Jimin yavaş adımlarla okula giderken endişeliydi. Eğer Jungkook onu tüm okulun önünde rezil ederse, onunla dalga geçerse, Jimin gerçekten yıkılırdı. Jungkook onun en değerlisiydi. Ailesine bile anlatmıştı. Tabi yaptığı birkaç şeyi atlayarak. Jimin bir nefes verdi ve kafasını okuluna çevirdi. Jungkook her zaman ki gibi okulun önündeki boş alanda çocuklarla beraberdi."Dostum aşk mektubuydu! Şaka yapmıyorum, sıramın üstünde buldum. Okulda gizli bir hayranım var! Aynı senin ki gibi Jungkook!"
Jungkook ve Yoongi birbirlerine baktılar ve gülmemek için dudaklarını ısırdılar. Jimin Jungkook'u öyle görünce bayılacağını sandı. Jungkook bakışlarını hissetmiş olmalı ki biraz uzağında duran Jimin'e döndü. Göz göze geldikleri anda Jimin kafasını çevirerek hızlı adımlarla okulun kapısından girdi. Jungkook ise sadece gülümsedi. Çocuk korkuyor olmalıydı.
"Bütün 12. sınıf öğrencileri konferans salonuna! Sınav hakkında bilgi edinmek için konferans salonuna!"
Müdürün sesini duyunca hepsi gözlerini devirdi ve okula girdiler.
"Ben diyorum ki okumayalım altımız bir müzik grubu kuralım ve para kazanalım!" Hoseok böyle dediğinde Jungkook kasılırken, Diğerleri göz devirdi.
"Biz beş kişi olalı aylar oldu, Hoseok. Unutkanlığın mı var?"
Hoseok hatasını fark edince kendi kendine homurdandı.
"Hadi ama! Siz de onu özlemiyor musunuz?"
"Ben özlüyorum." dedi Seokjin kısık sesle. Jungkook arkadaşlarını kırmamak için dişlerini sıkarken olduğu yerde kaldı. Etrafına biraz baktıktan sonra konferans salonuna yürüyen Rosaleen ve Taehyung'u görmüştü. Daha fazla kasılırken arkadaşlarına onları gösterdi.
"Özlediğiniz adam orada, istiyorsanız vakit geçirebilirsiniz. Ben konferans salonuna gidiyorum."
Jungkook hiçbir şey demeden hızlı adımlarla Taehyung ve Rosaleen'in yanından geçerek salona indi. Büyük salondaki uğultular kaşlarını çatmasına sebep olurken gözleriyle salonu taradı. Arka sıralarda en köşede oturan ve müzik dinleyen Jimin'i görünce ne yaptığını düşünmeden yanına doğru ilerledi.
Jimin gözlerini kapatmış, kafasını duvara yaslamış müzik dinliyordu. Henüz Jungkook'dan bir atak gelmemişti ve gelmemesini umuyordu.
"Kalk!" Jimin kulaklığına rağmen kulağından geçen sesi duyunca gözlerini açtı. Jungkook Min Ho'nun kollarından tutup onu kaldırdığını görünce gözlerini büyüttü.
"Sen ne yapıyorsun!?" Dedi Jimin Jungkook'un elini Min Ho'nun omzundan iterek. Min Ho'nun sinirlendiğini hissedince Jimin kuzeninin omzunu destek verircesine sıktı. Jungkook'un gözleri Jimin'in eline kayınca gözlerinin sinirden dolmaması için dua ederken yüzünü buruşturdu.
"O özlü sözleri Min Ho'yu düşünerek yazıyordun sanırım? Senin de o sürtüklerden farkın olmadığını biliyordum!"
Jimin donmuş kalmışken, Jungkook sinirle kapıyı çarparak salondan çıktı. Geriye sadece salonda birkaç kişi, şaşkınca Jungkook'un bu hareketini izleyen Rosaleen, Taehyung ve diğerleri vardı.
Jimin, Min Ho'nun yanından koşarak Jungkook'un peşinden gittiğini görünce girdiği şoktan anca çıkabilmişti.
"Siktir." dedi ve o da koştu. Diğer çocuklar, hatta Taehyung bile arkalarından gittiler. Okulun tüm popülerlerinin içinde bulunduğu bir kavga başlayacaktı ve bu hiç iyi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where do broken hearts go? ✔️
FanficJimin, Jungkook'a 1,5 yıldır platonik aşıktı ve en sonunda ona mesaj atmaya karar verdi -jikook