F i f t y f o u r

10.2K 892 258
                                    


Jimin siyah pantolonunu üstüne geçirdikten sonra beyaz baskılı tişörtünü ve kot ceketini giydi. Zaten sabahın erken saatlerinde olan bu geziye hazırlanmak için neden bu kadar çaba harcadığını bilmiyordu.

Elleri saçlarını yapmak için hareket ediyordu, gözleri aynaya takılı kalmış onu izliyordu ancak kalbinde tek bir heyecan kıpırtısı veya beyninde hiç hayal yoktu. Bomboştu.

Jungkook her zamanki siyah dar pantolonlarından birinin üstüne siyah kısa kollu tişörtlerinden birini geçirdi. Ardından lacivert bir gömlek giyip önünü açık bıraktı. Pantolonuyla aynı renk çerçevesi olan ve takmasındaki tek amaç daha seksi görünmesini sağlaması olan gözlüğünü de taktıktan sonra aynada saçlarını düzeltti. Bugün hiçbir planı yoktu ve hatta geziye neden gittiğini bile bilmiyordu.

Seokjin Celine ile, Hoseok Nora ile takılacaktı. Taehyung İle Rosaleen her gezide yaptıkları gibi arkada yiyişeceklerdi ve Yoongi ile Namjoon da diğer sınıftaki arkadaşlarıyla eğleneceklerdi. Jungkook ise sap olarak tek gezinecekti. Ga Eul geziye gelseydi onunla olurdu ancak okula yeni geldiği için dersleri toparlamaya çalışıyordu. Bir iç çekti ve telefonu ile cüzdanını alarak aynada son bir kez kendine baktı.

"Mükemmellik karşımda duruyor." Gibisinden birkaç sözle kendini şımarttıktan sonra gezi otobüslerinin kalkacağı yere, okula doğru arabasını sürmeye başladı.

"Jimin? Geziye gitmenin özel bir nedeni var mı?" Diye sordu oğlunun günden güne ifadesizleştiğini fark eden adam araba sürerken. Jimin hafifçe tebessüm etti ve iç çekti.

"Kafamı dağıtmam lazım. Hem bilirsin müzikalleri severim."

Gezi planına göre belirlenen saate kadar bırakılan yer ve etrafında vakit geçirmek serbestti. Ardından saati geldiğinde müzikal izlenecekti ve gece yarısı herkes evinde olmuş olacaktı. Babası bir şey demedi ve sessiz bir araba yolculuğunun ardından oğlunu okulun önüne bıraktı.

"Dikkatli ol, telefonun hep açık olsun. Gece iki gibi gelecektiniz değil mi? Uyuduğunda Mia seni uyandırsın. Beni ararsan seni okuldan alırım. İyi eğlenceler."

Jimin babasına sarıldıktan sonra çantasını alarak arabadan indi. Bahçedeki otobüslerin etrafı öğrencilerle doluydu. Sıkıntıyla nefes verdi ve her otobüsün üstüne yapıştırılmış listelerden birinde sınıfını bulmak için zar zor göz gezdirdi. En köşede duran son otobüste sadece son sınıflar olacaktı.

"Harika(!)" diye mırıldandı kendi kendine kalabalık arasından otobüse binmeye çalışırken.

"Jungkook ile aynı otobüste olacağım. Tanrı'm yardım et." Diyerek en arkaya doğru ilerledi. En arka dörtlü sıranın iki önünedeki yere geçerek cam kenarına oturdu.

Kalkış saati yaklaşırken Jungkook hızla otobüse bindi.

"Gelmeyi düşünmüyorsun sanmıştık!" Dedi gezide sorumlu öğretmen sinirle.

Jungkook sesini çıkarmak ve günü mahvetmek istemediğinden arkalara doğru hızla ilerledi. Dolu otobüsteki kızlar ona bakarken, Jungkook Hoseok'a gözlerini kısarak baktı.

"Bana yer tutmadınız mı oğlum?"

Onun sinirli konuşmasına hiçbir ses çıkmayınca sinirle nefes verdi ve çevresine bakındı. Jimin'in yanının boş olduğunu görünce yüzüne piç gülüşünü takarak yanına doğru ilerleyerek oturdu.

"Seni sikeceğim diyordun en son. Ben de bir şey olur diye buraya oturdum."

Jimin utanç ve şaşkınlıkla gözlerini büyütürken Jungkook kıkırdayarak kafasını öne çevirdi. Ardından yolculuğun başladığına dair olan anons duyuldu ve Jungkook yanındaki Jimin'e bakarak içinden geçirdi.

Bu gezi, kesinlikle şimdiye kadarki en iyisi olacak.

where do broken hearts go? ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin