F o u r t y s e v e n

10.5K 935 336
                                    


"Eee sende ne var ne yok?" Dedi Ga Eul Jungkook onu biraz da olsa toparladıktan sonra gülümsemeye çalışarak. Jungkook bir iç çekip karşısına bakınca Ga Eul baktığı yeri takip etti.

"Oh hayır hayır! Yoksa sevgilisi olan birine mi aşıksın? Dışarıdan gerçekten çok tatlı görünüyorlar."

Jungkook kaşlarını çattı ve Austin ile Jimin'i incelemeye başladı. Gerçekten sevgiliye benziyorlardı.

"Onlar sevgili değil, iki yakın arkadaş."

"Ve sen ona platonik aşıksın?"

Jungkook kahkahalarla gülmemek için zor durdu. O ve birine platonik olmak? Gerçekten birbirine fazlasıyla uzak iki kavramdı.

"Aslında o bana aşık. Hemde fena."

Bu Ga Eul Sean yüzünden Jungkook'un kollarında ağladığı iki yıl öncesini hatırlatmıştı. Jungkook'da aynı şeyi hatırlamış olacak ki birbirlerine baktılar.

"Eğer biri en yakın arkadaşından güç almaya çalışıyorsa, başka biri onun canını fazlasıyla yakmıştır Jungkook. Her gün kendi başına ağlayabilir ama cidden kırılmadıkça arkadaşının yanına gitmez. Şimdi anlat bakalım, çocuğa ne yaptın?"

Jungkook'un yüzü hafif düşmüşken Jimin'e bakarken her şeyi baştan anlatmaya başladı.

"Bir gün, telefonuma bir mesaj geldi..."

O sırada diğer çocukların uğraştığı şeyler çok farklıydı. Namjoon kütüphanede yaklaşan üniversite sınavına çalışırken, Seokjin uzun süredir konuştuğu kız olan Celine ile geziyordu. Yoongi her zaman ki gibi bir yerlerde uyukluyor, Taehyung ve Rosaleen bir köşede öpüşüyordu. Hoseok hala Nora'nın peşinden koşuyordu. Jimin ise ağlamasını durdurmuş, sadece Austin'in omzuna yatarken gökyüzünü izliyordu.

"Bu gökyüzüne bak Austin. Yakınımda ve onu görebiliyorum. Ama ona dokunamam, ona ulaşamam. Bu aynı Jungkook gibi. Aslında çok yakınımda ama bir o kadar da uzağımda. Yaklaşmaya çalıştığım her an daha çok uzaklaşıyor."

Austin bir iç çekti ve Jimin'in çenesinden tutarak ona bakmasını sağladı. Çocuğun dolu gözleri, Austin'in de yüzünün düşmesine neden olmuştu.

"Yapma Jimin. Kendini değmeyecek biri için bu kadar üzme. Senin gözünden akan o her damla yaş benim canımı yakıyor. Sen benim en yakınımsın ve üzülmemen için gerçekten uğraşıyorum. Ama o piç seni üzüyor. Jimin sağlığın ellerinden kayıyor. Lütfen, lütfen kendine gel."

Jimin kendisiyle beraber çevresindekileri de yıprattığının farkındaydı. Buna bir son verecekti. Onun için Jeon Jungkook artık eski değerini yitirecekti ve bu sefer oldukça kararlıydı.

***

"Beni peşinden koşturmaktan sıkılmadın mı Nora?" Dedi Hoseok Nora'nın yanında ona baka baka yürürken. Bu kıza verdiği aylar artık onu yormuştu. Aynı Jimin'in Jungkook'a verdiği yıllar gibi. Hoseok bu yüzden Jimin'in halinden anlıyor ve iyi olması için çabalıyordu.

Nora hafifçe gülümsediğinde, Hoseok sağa doğru kıvrılan pembe dudaklara bakmaktan kendini alıkoyamıyordu.

"Hayır sıkılmadım." Diye fısıldadı Nora gözlerini onunkilerle buluşturduktan sonra. Parmak uçlarında yükselerek Hoseok'un kulağına yaklaştı ve etkileyici bir şekilde fısıldadı. Hoseok'u delirtmek hoşuna gidiyordu.

"Çünkü böyle daha tatlı oluyorsun."

Hoseok'un boynuna çarpan nefes ve kulağının kenarına değen dudaklar, onun dayanma gücünü tamamen kırmıştı.

Nora'yı ani bir hareketle kucağına alıp hızlı adımlarla okula doğru yürümeye başladığında, Nora yardım nidalarında bulunmaya başlamışken, okulun erkekleri gülüyor ve "Kaptı yine kızı" diyerek şakalaşıyorlardı. Eh haliyle kızlar ise Nora'nın ne kadar şanslı olduğunu düşünüyorlardı.

"Bırak beni sersem herif!" Diye çığırdı Nora tepinmeye devam ederken. Hoseok Kimya laboratuvarının boş olduğunu bildiğinden oraya girdi ve Nora'yı yere bırakıp anında kapıyı kilitledi. Yüzüne çarpık bir sırıtma yerleştirip ellerini cebine koydu ve sırtını kapıya yasladı.

"Bugün buradan, benimle sevgili olmadan çıkmayacaksın Nora Jones."

***

Her şeyi özetleye özetleye on dakikada anlatan Jungkook, derin bir nefes verdi ve Ga Eul'e dönerek tepkisine baktı. Kız sadece şaşkın yüz ifadesiyle ona bakıyordu ve yüzünde dönmüş bir ifade vardı.

"Ga Eul?"

"O çocuğu kaybedersen, seni gebertirim Jeon Jungkook. Seni cidden gebertirim."

Ga Eul tehditkar bir ifadeyle bunları tane tane söylemişti ve şimdi Jungkook, yine ne yapacağını bilmez bir halde kalmıştı.

where do broken hearts go? ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin