S e v e n t y f i v e

7.8K 791 287
                                    


Haziran olmasına rağmen soğuk olan hava yüzünden giydiğim hırkaya biraz daha sarıldım ve bahçe kapısından içeri girdim. Çalışma öncesi moral için bir sürü yiyecek almıştım ve gidip geldiğim şu on dakika içerisinde evimizde değişen şeyler vardı.

Örneğin, kapımızın önünde kocaman mor bir kutu vardı. Bu bir bomba olabilirdi ve saniyeler içinde paramparça olabilirdim ancak korkmadan kapıya doğru ilerledim. Anahtarla açtıktan sonra kutuyu içeri ittirdim, annemle babam evde olmadığı için gayet rahat davranıyordum.

Sınava bir hafta kala hastalanmıştım, sevdiğim çocuğu yarın son görüşüm olacaktı, hala biyoloji çözemiyordum, meslek olarak ne seçeceğim hakkında bir fikrim dahi yoktu, mezuniyet günü aklımdan çıkmıyordu ve Chris beni dün arayıp geçmiş olsun diyerek kalbime vicdan azabı duygusunu aşılamıştı.

Hayatımda normal ilerleyen hiçbir şey yoktu ve oldukça yorulmuştum. Eskiden olsa bu koca paketi gördüğüm an birinin bana aşık olduğundan bahseder ve ego tatmin ederdim ancak şimdi sadece koltukta oturmuş öylece bakıyordum. Bir iç çektim ve mor kutunun kurdelesini açarak yavaşça kapağını kaldırdım.

Bunu beklemiyordum, bunu harbiden beklemiyordum.

Peluş oyuncak zürafa ve mor ejderhayı gülümseyerek kutudan çıkartırken, altlarında gözüken sayamadığım kadar çikolata gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Onu neden sevdiğimi şimdi daha iyi anlıyordum. Kutuda bir de zarf gördüğümde koca bir gülümsemeyle elime aldım, az önceki cansızlığımdan eser yoktu.

"Gerçek istediklerini yerine getiremeyeceğim için ne kadar üzgünüm bilemezsin. Sana cidden zürafa alamam, gerçek bir ejderha bulamam ve bitmeyen çikolata icat edemem. Ama sana peluş bir zürafa ile ejderha ayrıca birçok çikolata alabilirim. Sana her şeyi olması gerektiği gibi yapamam ama yapabildiğim kadarını hep yaptım. Eğer gitmem gerekmeseydi, o dileğini de gerçekleştirirdim ama maalesef bu imkansız.

Çikolataların hepsini farklı aldım, bir ay idare eder diye umuyorum. Aslında tek demek istediğim, iyi ki varsın Jimin. Bu çirkin el yazısıyla dolu kağıda bile sırf benden geldi diye gülümseyerek baktığın için iyi ki varsın.

—Jungkook. Bok Parçası Olan."

Gözümden düşen damlanın sebebini bilmiyordum, ancak ihtiyacım olan şeyin daha fazla ağlamak olduğunu biliyordum. Zürafayı elime aldığımda yüzümde oluşan buruk bir gülüşle beraber ona sıkıca sarıldım ve göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

Yarın her şey son bulacaktı. Yarın son kez siyah incilerine bakacaktım, yarın son kez onunla aynı ortamda bulunacaktım. Yarın sadece bunların sonu olmayacaktı, yarın benim de sonum olacaktı. Onun bu kadar iyi kalpli olması, sevdiğim insanın böylesine harika olması bana beni sevmediği için ona kızgın olma fırsatı bile yaratmıyordu.

Gözlerim bulanık görürken telefonumu cebimden çıkardım. Bu hislerin verdiği cesaretle ona bin kere onu sevdiğimi söyleyebilirdim ancak yapmayacaktım. Yarın son bir kez gözlerine bakmak istiyorsam, bunu yapmayacaktım.

Jimin: Teşekkür ederim

Jimin: Çok teşekkür ederim

Jimin: Bu kadar güzel bir kalbin olduğu için

Jimin: Bana tüm bu hisleri yaşattığın için

Jimin: Beni her düştüğümde kaldırdığın için

Jimin: O her zaman istediğim zürafaya beni kavuşturduğun için

Jimin: Var olduğun için

Jimin: Bana aşkı öğrettiğin için ve

Jimin: Beni olgun bir insan yaptığın için teşekkür ederim

Jimin: Bana yaşattırdığın her güzel şey için sana minnettarım

Jimin: Kore'ye gideceksin. Seni özleyeceğim. Bana hissettirdiklerini özleyeceğim. Gülüşünü özleyeceğim. Masum yüzünü özleyeceğim. Şapşallıklarını özleyeceğim.

Jimin: Yıllar sonra belki de bu kadar acı çektiğim için, yaptıklarım için, bu kadar fazla sevdiğim için pişman olacağım

Jimin: Ama biliyor musun Jungkook

Jimin: Seninle pişmanlığım bile güzel

where do broken hearts go? ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin