S i x t y o n e

9K 862 290
                                    



Jungkook lavabodan döndüğünde Jimin'in masada uyuyakaldığını görüp gülümsedi. Zaten yarım saattir uyukluyordu, iyi dayanmıştı. Yaşadıkları o özel andan sonra babasının seslenişi ile hemen ders çalışmaya devam etmişlerdi.

Jimin Jungkook'a soru anlatırken Jungkook ciddi bir ifadeyle onu dinlediğinde, Jimin gördüğü yüz ifadesinin onu öldüreceğini düşündü. Hatta ciddi anlamda birkaç dakika nefes alamadı ve donup kaldı. Jungkook lavaboya gideceğini söyleyip kalkınca da Jimin sakinleşmeye çalışıp baygınlık ve uyku arasında bir şeye dalmıştı.

Bir iç çekerek çocuğa yaklaştı ve yüzünün önüne gelen saçları çekerek gözlerini bir süre onda gezdirdi. Jimin uyurken, Jungkook daha cesaretli oluyordu çünkü söyleyeceği hiçbir şeyi duymuyordu. Hafif bir tebessüm ederek çocuğun bembeyaz yanaklarına baktı. Bütün beynine kazımak istercesine her bir hücresini inceledi.

"Uyuya mı kaldı?"

Jungkook irkilerek arkasını döndüğünde Bayan Park kapıda onları izliyordu. Jungkook kafasını sakladıktan sonra bir iç çekerek çocuğa döndü.

"Uykusuz kalmaya dayanamaz. Çabuk yoruluyor, ilaçları yüzünden."

Jungkook kalbine bir acı yayıldığını hissetti. O ilaçların onun yüzünden olduğunu biliyordu. Jimin'nin sürekli bayılma ve yorulma sebebinin, vücudunun yorgun düşmesinin, nefes krizlerinin... hepsinin onun yüzünden olduğunu biliyordu.

"Onu yatağına götüreyim."

Annesi bir şey demeden Jungkook çocuğu belinden ve dizinin altından tutarak onu kucağına aldı. Dün de onu öyle götürmüştü, bu yüzden odasının yerini biliyordu. Çocuğun bacaklarını dizine yaslayıp yorganı açıp onu yatağına koyduğunda Jimin birkaç mırıltı çıkararak yorganına tutundu. Jungkook hava soğuk diye katlanmış olarak duran pikeyi açtı ve gülümseyerek çocuğun üzerine örttü. Annesinin arkasında olduğunu tamamen unutmuştu. Jimin'e doğru eğilerek saçlarına minik bir öpücük kondurdu ve dudaklarını çocuğun kulağına getirerek fısıldadı.

"İyi uykular, rüyanda beni gör melek."

Gitmek için arkasını döndüğünde çocuğun annesinin hala orada durduğunu fark etti ve yaklaşık bir buçuk yıldır hiç yanakları kızarmayan çocuk kadının onun yaptıklarını görmesiyle kıpkırmızı olmuştu. Bayan Park onu utandırmamak için gülümsememeye çalışıyordu ancak pek başarılı olduğu söylenemezdi.

"Ben artık gideyim. Her şey için çok teşekkürler efendim. Yemekleriniz lezizdi."

Jungkook Jimin'in odasından çıkmış Bayan Park'a bunları söylerken hemen evine gitmek ve tek başına utanmak istiyordu.

"Önemli değil genç adam, her zaman bekleriz. Oğlumun gözleri hep böyle parlayacaksa ve tam üç saat boyunca Fizik çalışacaksa benim için sorun yok."

Jungkook üç saatin sadece bir saatinde Fizik çalıştıklarını söylemek istemedi ve sadece gülümsedi. Terasa gidip kitaplarını topladı ve telefonunu cebine koyarak kapıya doğru merdivenlerden inmeye başladı. Koridorda babasıyla karşılaşmış ve sadece gergince gülümsemişti. Bu adam Jungkook'a öldürecekmiş gibi bakıyordu. Bayan Park ona gülümseyerek kapıyı açtı ve Jungkook dışarı çıktığı an konuşmaya başladı.

"Her şeyin farkında olduğunu biliyorum Jungkook. Oğlumun seni sevdiğini sana söylediğini ve senin onu öpüp ona bunun önemsiz olduğunu söylediğini de biliyorum. Aslına bakarsan, her şeyi biliyorum. Size çok karışmamaya çalışıyorum ancak Jeon Jungkook, senin de oğlumu sevdiğini görebiliyorum. Gideceğin için ona umut vermek istemediğinin bile farkındayım ve hayır bir büyücü değilim. Sana tek söyleyeceğim şey şu, Jimin'i artık daha fazla kendine bağlama lütfen.

Gittiğinde daha çok acı çekecek. Filmlerdeki kötü annelerden değilim, tek isteğim Jimin'in eski haline dönmesi. Sen gittikten sonra o yıkılacak ve toparlamak zaman alacak. Onunla konuşma. Şu son bir ayı ona harika yaşat ve sonra gittiğinde ne yap biliyor musun? Numarasını engelle. Eminim daha iyi olur. Görüşürüz genç adam. İyi uykular!"

Jungkook ağzı açık yüzüne kapanan kapıya birkaç dakika boyunca baktıktan sonra aynı şaşkınlıkla arabasına doğru yürümüştü. Sabahta beri yüzüne çok sevimli görünen Bayan Park'dan an itibariyle korkuyordu. İçten içe ürkerek aynı zamanda dediklerini düşünürken arabasına bindi ve Park ailesinin herhangi bir üyesi onu öldürmesin diye dua ederek evine doğru sürdü.

where do broken hearts go? ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin