F i f t y o n e

10.4K 899 264
                                    


Jimin yemekhane sırasında beklerken kafasını uzatıp ne olduğuna baktı. Tavuğu gördüğü anda gözleri parıldamaya başlamıştı.

"Fırında tavuk varr!" Mutlulukla bunu söylediğinde Mia ve Austin kıkırdadı. Sıranın yavaş ilerlemesi sinir bozucuydu. Tavuk Jimin için Romeo gibiydi. İmkanı olsaydı gerçekten onunla evlenmek isterdi. En sevdiği yiyecek diyebilirdi.

Onun da en sevdiği yiyecek. Diye konuştu çocuğun iç sesi. Yüzünün düşmeye başladığını hissetse de sıranın ona gelmiş olması bunları aklından silmesine yardımcı oldu. Açlığı elindeki yemeklere baktıkça artıyordu.

Boş bir masaya oturduğunda karşısına Austin yanına da Mia oturmuştu. Jimin mutlulukla tavuğunu keserken aynı zamanda Austin'in yaptığı espiriyi gülüyordu. Elindeki çatalı bıraktı ve Mia onlara göz devirirken Austin ile yumruklarını tokuşturdular.

Eğlenip aynı zamanda yemeklerini yerken Jungkook birkaç ilerideki masadan onları izliyordu. Çocuğun gülüşünü ilk defa görüyordu. Jungkook ile Jimin ne zaman birlikte olsa, Jimin ya ağlıyor ya heyecanlanıyor ya da küçük bir tebessüm ediyordu. Hiçbir zaman böylesine güldüğünü görmemişti ve itiraf etmeliydi ki böyle çok sevimliydi.

"Kook? Yoksa tavuğa olan aşkın son mu buldu? Neden yemiyorsun?"

Karşısındaki Ga Eul'un sesiyle kendine geldi ve ona döndü. Hiçbir şey demeden sadece gülümsedi ve tavuğunu kesmeye başladı. Aynı zamanda da Ga Eul ile konuşuyordu.

Jimin tavuğuyla aşk yaşarken Austin ve Mia'nın konuşmalarını dinliyordu. O ikisinden mükemmel çift olurdu. Gözleri Austin'in birkaç sıra arkasında Ga Eul ile konuşup yemek yiyen Jungkook'a takıldığında bir süre durdu.

Jungkook Ga Eul'un söylediği bir şeye gülmeye başlayınca sesi ona kadar ulaşmıştı. O kusursuzdu. Gözleri kısılmış, gamzesi çıkmıştı ve masaya tutunarak gülüyordu. Jimin gülümserken birden Ga Eul'un yerine kendisinin orada olduğunu hayal etti.

Jungkook gülerken dibinden onu izlediğini ve ona "Çok mükemmelsin." diye fısıldadığını... Birbirleriyle konuşurken aynı zamanda tavukla bakıştıklarını. Herkesin imrendiği çift olduklarını ve en çok da Jungkook'um da onu sevdiğini hayal etti. Hayali bile gözlerini doldurmuştu çocuğun. Buruk bir tebessüm etti ve yemeğini aklındaki görüntülerle yemeğe devam etti.

"Sen ve Jimin'de, benle Sean'ı görüyorum Jungkook." dedi Ga Eul birdenbire. Jungkook durdu ve kafasını kaldırarak çocukluk arkadaşının ciddi yüzüne baktı. Arkasından görünen Jimin'e de göz ucuyla bakıyordu.

"Nasıl yani?" dedi Jungkook sanki umrunda değilmiş gibi ağzına son tavuk parçasınıda attıktan sonra.

"Jimin seni seviyor, sen de fark etmesen de ondan hoşlanıyorsun. Ama korkuyorsun. Acı çekmekten, acı çektirmekten. Ve Jimin sana canını istesen verebilecek kadar seviyorken, senin korkaklığın yüzünden asla birlikte olamıyorsunuz."

Jungkook kaşlarını kaldırıp Ga Eul'u dinledi. O da Jimin gibi felsefik konuşmayı seviyordu. Jungkook daha bir şey diyemeden Ga Eul konuşmaya devam etti.

"Az önce onu izliyordun. Sen kafanı çevirdikten sonra o da seni izledi. Ve gözü doldu Jungkook. Hayatımda gördüğüm en garip çiftsiniz."

"Biz çift değiliz." diye mırıldandı Jungkook. Ga Eul alaycı bir gülüşle sandalyeden kalktı ve tepsisini aldı.

"Kendinle yüzleş ve korkaklığı bir kenara bırak Jungkook. Ve asla sonu pişmanlıkla bitecek bir şey yapayım deme. Çünkü hiçbir şeyin geri dönüşü yoktur."

Jungkook öylece Ga Eul'un arkasından bakarken kafasını Jimin'e çevirdi. Göz göze geldiklerinde ikisi de gözlerini kaçırmadı. Jungkook çocuğun her zaman heyecan olan yüzünde sadece hüzün görüyordu. Ayağa kalktı ve tepsisini alarak çıkışa doğru ilerledi.

Çocuğun yanından geçerken masalarına ellerini koydu. Austin onu görmesiyle sinirlenmişken Jungkook sadece Jimin'e bakıyordu.

"Afiyet olsun, arkadaşım." diyip başıyla selam vererek uzaklaşmasına kimse bir anlam verememişti. Ama ilk tepki Jimin'den geldi. Arkasından bakarken "Sana da" diye mırıldandı ve ardından yüzünü buruşturdu. "Arkadaşım."

where do broken hearts go? ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin