Min Ho okulun revirinde homurdanarak oturuyordu. Hemşirenin pansuman yapmasını beklerken Jimin Jungkook'u düşünüyordu. O Min Ho'dan daha çok dayak yemişti bundan emindi. Yavaşça ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi."Nereye?"
"Lavaboya gidiyorum" diye yanıtladı Min Ho'yu. Yalan söylemek istemezdi ama Min Ho Jungkook'un yanına gitmesine izin vermezdi ki.
Müdürün odasının önündeki ecza dolabından gereken birkaç şeyi aldıktan sonra Jungkook'un nerede olabileceğini düşündü. Ya boş bir sınıftadır ya da arka bahçede. Jimin pencereden bahçeye baktığında Jungkook'u göremedi. Herkes konferans salonunda olduğu için birçok sınıf boştu.
Jimin hızla yukarı Jungkook'un sınıfına çıktı. Bir nefes alıp kapıyı açtığında tahmin ettiği gibi Jungkook oradaydı. Yine her zamanki gibi yapmıştı, yanına gelen herkesi kovmuş ve yalnız başına oturarak sabit bir noktaya bakıyordu.
Jungkook kafasını kaldırdıktan sonra Jimin'i görünce hiçbir şey demedi, onu da kovmadı. Sadece ifadesizce tahtayı izlemeye devam etti. Jimin sınıfın kapısını kapatarak Jungkook'a doğru ilerledi. Oturduğu sıranın yanına oturup ona baktı.
Masum yüzünün etrafında kurumuş kan lekeleri vardı, burnu kanamıştı. Gözünün etrafında morarmıştı. Gerizakalı Min Ho diye geçirdi içinden. Jungkook'un pürüzsüz yüzü şimdi lekelerle doluydu.
"Kavga etmeni sevmiyorum." dedi Jimin. Jungkook onu dinliyor ama ona bakmıyordu. Ne dediğini düşünmeden devam etti.
" Yüzünün morluklarla kaplanması sinirimi bozuyor."
Jungkook hafifçe tebessüm ettiğinde Jimin kendine bir tane çarpmamak için zor duruyordu. Derin bir nefes aldı ve elindekileri salladı.
"Yüzünü temizlesem iyi olacak. İznin var mı?"
Jungkook yavaşça çocuğa döndü. Neden Jungkook'u seviyordu ki? Benim sevilecek hiçbir özelliğim yok diye geçirdi içinden. Kafasını yavaşça salladığında Jimin tebessüm etti ve ıslak pamukla kurumuş kan lekelerini silmeye başladı. Kalbi zaten aşırı hızlı atıyordu ve titriyordu, Jungkook'a böylesine yakın olması ve yüzüne dokunuyor olması ayrıca Jungkook'un ona bakıyor oluşu ölmesi için yeterliydi.
"Neden beni seviyorsun?" Sordu Jungkook, Jimin yanağındaki kan lekelerini hafif dokunuşlarla temizlerken. Jimin bir süre durdu, bu sefer Jungkook ona bakıyordu ama Jimin bakmıyordu. Kirlenmiş pamuğu bir kenara koydu ve yeni bir tane alarak onuda morluğa sürmek için ilaçla ıslattı. Yavaşça Jungkook'un sağ gözünün altına değdirdiğinde Jungkook acıyla inledi.
"Soruma cevap vermedin." Dedi acıdan yüzünü buruşturmuşken. Jimin dudaklarını ısırdı ve Jungkook'un canını yaktığını bildiğinden dolan gözlerini kırpıştırdı. Sanki Jungkook'u duymamış gibi morluğun üstünde pamuğu gezdirmeye devam etti. Jimin son olarak küçük yaralara yara bandı yerleştirdiğinde işi bitmişti.
Jungkook Jimin'in elini tutup aşagı indirdiğinde Jimin gözlerini büyülterek kafasını kaldırdı. Fazla yakınlardı, çok çok fazla. Jimin'in kocaman gözlerini gören Jungkook yine tebessüm etti.
"Benim sevilecek neyim var ki?" Dedi. Jimin'in elini hala bırakmamışken. Neredeyse burunları değiyordu ve Jimin tir tir titriyordu. Jungkook kalbinin atışların duyuyordu çocuğun ama sorun şuydu ki, Jungkook'un kalbi öyle atmıyordu.
Jungkook elini yavaşça kaldırdı ve Jimin'in yanağına koydu.
"Çok masum ve şirinsin." dedi fısıldayarak. Jimin'in başı dönmeye başlamıştı. Ölüyordu burda yahu!
"Ama ben seni, senin gibi birinin sevgisini hak etmiyorum."
Sol yanağını hafifçe okşadı Jimin'in. Asıl pürüzsüz olan onun yüzüydü.
"Ben gitsem iyi olacak." dedi Jimin hızla ayağa kalkarken. Biraz daha burda dursaydı kalbi yerinden çıkabilirdi. Jungkook ona bakarken getirdiği şeyleri topladı ve kapıya doğru ilerledi. Tabi bu sırada birkaç kere sıralara çarpmış, düşme tehlikesi geçirmişti.
Jungkook'un kıkırtısı kulaklarına dolunca yüzü kıpkırmızıydı. Pamukları çöpe attıktan sonra kapıyı araladı ve çıkmadan önce Jungkook'a döndü.
"Seni neden sevdiğimi bilmiyorum. Ama aşk, nedensiz sevmek değil midir zaten?"
Ve Jungkook bir şey diyemeden gülümseyerek kapıyı kapatıp, kalp atışlarını kontrol ederek dans ede ede gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where do broken hearts go? ✔️
أدب الهواةJimin, Jungkook'a 1,5 yıldır platonik aşıktı ve en sonunda ona mesaj atmaya karar verdi -jikook