9- Japon meselesi

2.2K 148 409
                                    

İyi okumalar 🌼

---

Hayatının en berbat gününü yaşadığına emindi Yoongi. Sabaha yakın gördüğü saçma rüya zaten güne huysuz bir şekilde başlamasına neden olmuşken birde rüyanın üstüne Jungkook'un şu an ki yaptıkları gelmişti.

Belindeki kollardan kurtulmaya çalışıyor kurtulamayınca sinirleniyordu. Sert bir nefes verip gözlerini kendisinkine nazaran büyük gözlere dikmişti.

"Sana beni bırakmanı söyledim. Kendine gel kim olduğunu ve kim olduğumu hatırla bir daha beni öpmeye kalkma."

"Sen beni öpmüştün ama."

"Sikeyim sarhoştum!"
Sabrının son demlerindeydi, her an biri amfiye girebilirdi ve bulundukları pozisyon açıklanamayacak türdendi.

"İkimizde o gece bilincinin yerinde olduğunu biliyoruz hyung içkilere atma suçu. Beni sen öptün iznimi almadan birşey söylemeden dudaklarıma yapıştın."

Sürekli o geceyi Yoongi'ye hatırlatması büyük olanı ağlatacaktı neredeyse. Unutmak için büyük çaba sarfediyorken Jungkook'un gelip kasıtlı olarak hatırlatması acımasızlıktı ona göre.

Jungkook'a olan yakınlığı boğuyordu onu, ya da kravat yüzünden nefessiz kaldığını hissediyordu, bilemiyordu.
Gencin gözleri üzerindeyken ve kolları belindeyken kendini iyi hissetmiyordu. Namjoon'dan başka bir tenin bu denli yakınında olması onu boğuyordu, boğacaktı. Nasıl yatmıştı bu gençle aklı hayali almıyordu.
Bunları düşünmesi yine bir pişmanlık rüzgarı estirmişti yüreğinde. Gözlerinin hafiften dolduğunu hissetmişti ama ağlayamazdı, bu veledin önünde.

Ağzını aralayıp konuşmak isterken sol yanağına bir öpücük kondurmuştu Jungkook. Dudaklarını çekmemişti öptükten sonra, öylece durmuştu. Yoongi'nin tepkisini ölçmek ister gibiydi. Ama Yoongi tek bir tepki bile vermemişti. Kaslı kolları itmekten yorulan ince kollarını öylece bırakmıştı Jungkook'un kollarının iki yanına. Kalbi göğsünü delecekmişçesine hızlı atıyordu. Hayır hayır, heyecandan değildi tamamen korkudandı. Bu yakınlaşma midesini bulandırmıştı. Farklı bir ten, belini saran başka kollar, Namjoon'un kokusuyla yakından uzaktan ilgisi olmayan başka bir koku ve sağ tarafında hissettiği başka birinin kalp atışları. Bunları hissetmek istemiyordu o kocasından başka adamlara bu kadar yakın olmak istemiyordu. Yanağındaki dudakları istemiyordu tıpkı belindeki kolları istemediği gibi. Ama karşı koyamıyordu en azından şu an koyamıyordu. Kafası düşündüklerinden ötürü karışıktı ve şu an Jungkook'a karşı bir otorite sergileyemiyordu.

Jungkook'ta bu fırsatı değerlendiriyordu tabiki. Kendisini çok dizginlemişti o geceden sonra. İlk pişmanlık vardı kabul ediyordu ama şu an pişmanlığını unutmuş gibiydi, istisnasız her gece rüyasındaydı Yoongi. Çıplak bir şekilde altındaydı, her sabah boşalmış bir şekilde uyanmak bıktırmıştı onu. Bu günahı Yoongi başlatmıştı Jungkook'un o rüyaları görmesine Yoongi sebebiyet vermişti şimdi bedelini ödemeliydi değil mi? Başlattığı günahı Jungkook devam ettirecekken itiraz etmemeli ayak uydurmalıydı. Öyle düşünüyordu Jungkook.

Ellerini ince belden yavaş hareketlerle dolgun kalçalara indirmişti ve Yoongi'nin titremesine neden olmuştu. Yoongi gözleri kocaman olmuş bir şekilde elini Jungkook'un kollarına atıp durdurmaya çalışmıştı onu. Ama Jungkook'un durmaya niyeti yoktu ellerini arsızca dolgunluklarda gezdiriyor ve istediği gibi sıkıyordu.

"A-ah!"

Duyduğu inlemeyle istediğini almışçasına gülmüştü genç çocuk. Hızlı hareketlerle hyungunu ters çevirip sıraya yaslamıştı onu.

Yoongi nasıl bir durumun içinde olduğunu kavrayamıyordu. Yabancı ellerin bedeninde özgürce hareket etmesi ve kendisinin hiçbir şey yapamaması ağlama isteğini tetikliyordu.
Ellerini sıraya yaslamış oradan güç alıyordu yoksa titreyen ayakları onu taşıyamayacaktı.
Kalçasındaki eller iğrenç bir şekilde kendisine zevk veriyorken birden kaybolmaları kesik bir nefes salmasına neden olmuştu.
Başını yana çevirip arkasındaki gence bakmak isterken birden Jungkook'un üzerine eğilmesiyle ve kalçaları arasında bir sertlik hissetmesiyle gözlerini sıkıca kapatmıştı.

Betrayal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin