Taehyung Jungkook'un anasını ağlatacak hazır mıyız ;)
---
Öfke.
Taehyung'un damarlarında kan niyetine akan tek şeydi. Büyük bir öfke fokurduyordu içinde, Jungkook ve Yoongi'ye karşı. Elleri titriyor, gözleri seğiriyordu. İzlediği iğrenç görüntüler, ihanetin o ağır delili zihninin bir köşesine yapışmış gibiydi. O görüntüler tekrar edip duruyordu kafasında. Yoongi'nin o hali, Jungkook'un konuşma şekli. Söyledikleri, her birşey zihnine kazınmıştı Taehyung'un.
Arkasından gelen ve birazda olsa kendisini yatıştırmaya çalışan nişanlısını duymuyor, dinlemiyordu bile. Bir tek şeye komutlamıştı beynini, Jungkook'u bulmak ve tüm öfkesini ondan çıkarmak. Üniversite koridorlarını geçerken adımları yeri dövüyor gibiydi. Bir an öfkesini dışarı atmak istiyordu, bir an önce Jungkook'u bulmak istiyordu.
Çocukluk arkadaşıydı. O iğrenç videoda izlediği adam çocukluk arkadaşıydı. Abisinin eşiyle birlikte o videoda çocukluk arkadaşını görmüştü Taehyung. Kendi bildi bileli arkadaşı olan Jungkook'u görmüştü. Eniştesine 'bebeğim' diyordu, o videonun içerisinde oldukça samimi görünüyorlardı. Jungkook'un iltifatları, Yoongi'nin büyülenmişçesine Jungkook'u izlemesi ve Taehyung'un kaldıramayacağı birçok şey daha. Defalarca izlemişti o videoyu Taehyung Jimin'le birlikte.
Belki ilk izleyişleri onlarda büyük bir şok yaratıp olayları kavramlarına mani olmuştu ama video defalarca başı sarmıştı ve Taehyung defalarca izlemişti videoyu. Görmüştü videoda neler olduğunu, görmüştü abisinin nasıl ihanete uğradığını. Görmüş ve anlamıştı defalarca izledikten sonra.
"Jungkook!"
Arka bahçede bulmuştu arkadaşını, çocukluğunu...
Diğer arkadaşlarının yanında duruyordu. Gülerek birşeyler konuşuyordu onlarla. Bahçe, tüm fakülte oradaymış gibi kalabalıktı. Ve Taehyung'un yüksek sesi etraflarındaki birçok öğrencinin kulağına ulaşmıştı. Jungkook dahil, birçok öğrenci Taehyung'un yüksek ve öfke dolu sesini duyduklarında ona doğru çevirmişlerdi bakışlarını.Süratli adımlarla kendisine doğru gelmekte olan arkadaşının yüzündeki o kızgın ifadeye anlam verememişti başta Jungkook, az önce yüksek tuttuğunu sesine de anlam veremediği gibi.
"Aldın mı not-"
Sözlerini bitiremeden yediği kafayla geriye sendelemiş, ayakta duruşunu dengeleyemeyip hızla yeri boylamıştı. Elleri refleks ve hissettiği acıyla direk yüzüne giderken Taehyung aniden üzerine çıkmıştı. Neler olduğunu, Taehyung'un kendisine neden kafa attığını hiç bilmiyordu. Şu anda da yüzüne inen yumrukların sahibiydi arkadaşı, duyduğu küfürler, o kızgın ses tonu, ateş saçan gözlerin sahibi Taehyung'tu.
Fakat neydi onu bu denli öfkelendiren? Neydi çocukluk arkadaşını düşmanıymış gibi acımasızca dövdüren şey?
Düşünemiyordu Jungkook, o an düşünemiyordu. Üstüne çıkan ve kendisini etkisiz hale getiren arkadaşından hayatının en ağır yumruklarını yerken hiçbir şey düşünemiyor sadece acı hissediyordu. Felakat bir acı.
"Ulan piç kurusu! Ulan şerefsiz!"
Kıpkırmızı geçmişti Taehyung, solukları sertti. Yumruklarının ardı arkası kesilmezken ağzından çıkanların tek bir harfine bile özen göstermiyordu. Tükürüklerini saçarak bağırıyor, küfrediyordu Jungkook'un yüzüne.
Orada bulunan herkes, şoktaydı. Grup arkadaşlarından birkaçı ayırmaya çalışsa bile Taehyung'un kaba ve keskin uyarılarıyla pes etmiş ve çekilmişlerdi. Diğer bütün öğrenciler gibi şaşkınlıkla izlemişlerdi Taehyung'un Jungkook'u acımasızca dövmesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betrayal
RandomKim Namjoon çok sevmişti, Min Yoongi'de sevmişti. Kim Namjoon çok değer vermişti, Min Yoongi'de değer vermişti. Kim Namjoon çok sadık kalmıştı, Min Yoongi birazcık sadık kalmıştı. Kim Namjoon hiç aldatmamıştı, Min Yoongi'yse çok aldatmıştı... Namg...