"Beğendin mi?"
Seoul'un en lüks restoranlarından birindeydiler. Mekan tamamen kapatılmış sadece kendilerine hizmet ediyordu. Mekanın balkon kısmına güzel şekilde bir masa yerleştirilmiş ve süslenmişti. Seoul'un da eşsiz manzarası karşılarındaydı.
İçeride Namjoon'un isteğiyle çalınan klasik müzik eşliğinde yemeklerini yiyorlardı. Herşey çok güzel ve kusursuzdu. 'tıpkı Namjoon gibi' demişti Yoongi.
"Herşey çok güzel hayatım."
Namjoon'un hazırladığı şeylerin güzel olmaması gibi ihtimal yoktu zaten.
Özel bir gün olmamasına rağmen Namjoon'un böyle sürprizlerine alışmıştı. Romantik bir adamdı Namjoon ara sıra eşini güzel manzaralı olan bir yere götürür sürprizler yapardı ona ilişkilerinin ilk başlarında Yoongi bu tür şeyleri garipsemişti çünkü daha önce kimse tarafından bu kadar sevilip değer görmemişti. Namjoon'un jestleri ve sürprizlerine alışmak zaman almıştı."Sırada ne var yakışıklı?"
Elindeki şarap bardağını masaya bırakıp karşısındaki eşine odaklamıştı bakışlarını. Namjoon'un sürprizlerinin sadece manzara karşısında bir yemekle sınırlı olmadığını biliyordu.
"Sırada," Demişti ayağa kalkarak.
Masanın diğer tarafındaki eşine yaklaşıp elini uzatmış ve sözlerine devam etmişti.
"Bu yakışıklıyla dans etmek var."
Gülerek kendisine uzatılan eli tutmuştu Yoongi. Masadan biraz uzaklaşıp çalınan müziğin ritmine göre yavaşça dans etmeye başlamışlardı. Elinin teki esmerin geniş omzundayken Namjoon'un da eli belindeydi, diğer elleri ise birbirine kenetlenmiş dünyanın en güzel uyumunu ortaya koymuşlardı.
"Yoongi'm,"
Gözlerini birbirlerine kenetlemişlerdi. Namjoon öyle güzel bakıyordu Yoongi'nin gözlerinin içine beyaz tenli kalbinin ilk gün ki gibi attığını hissediyordu. Kendisi de eşine olan aşkını gözlerine yansıttığını umut ederek çekmiyordu gözlerini bir çift iristen.
Şu an yaşadığı mutluluğu ve huzuru başka hiçbir yerde yaşayamayacağını biliyordu. Namjoon gibi bir adam geçmişinde hiç çıkmamıştı karşısına geleceğinde de onun gibi biri olmayacaktı biliyordu, Namjoon tekti. Tek ve özel kendisine özel. Onun gibi seveni de asla bulamayacağını biliyordu şu an bile sadece esmerin gözlerine bakarak onun kendisine ne kadar aşık olduğunu görebiliyordu. Kendisine nasıl değer verdiğini, mutsuz olduğunu hissettiğinde mutlu etmek için ne kadar uğraş verdiğini çok biliyordu Yoongi. Bütün bunların farkında olmasına rağmen ve kendisi de Namjoon'u sevmesine rağmen neden defalarca aldatmıştı onu bilmiyordu.
Namjoon'dan başkasına ihtiyacı yoktu ki seks konusunda eşi kendisini yeterince doyuruyordu, yeterince tatmin ediyordu. İhanet etmesinin sebebi cinsel açlığını değildi kesinlikle. Hatta Yoongi'ye göre seks konusunda Jungkook Namjoon'un yanından bile geçemezdi.
Duygusal açıdan da çekilmemişti Jungkook'a. Kendisini deliler gibi seven böyle bir adam varken başka adamlara aşık olma veya sevgi bekleme ihtimali çok düşüktü.
Yoongi'ye göre Jungkook sadece bir alışkanlıktan fazlası değildi. Canı istediğinde eğlendiği bir oyuncakta denilebilirdi. Çünkü Yoongi'nin Jungkook'a ihtiyacı yoktu hayatını her anlamda yeterince dolduran bir adam vardı zaten. O sadece Jungkook'u bir alışkanlık haline getirmişti. İleride başına iç açacağını bilmediği bir alışkanlık.
"Şu an dünyanın en kusursuz adamının kollarındayım ve bana sevgi sözcükleri fısıldıyor benim ise düşündüğüm saçma şeylere bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betrayal
RandomKim Namjoon çok sevmişti, Min Yoongi'de sevmişti. Kim Namjoon çok değer vermişti, Min Yoongi'de değer vermişti. Kim Namjoon çok sadık kalmıştı, Min Yoongi birazcık sadık kalmıştı. Kim Namjoon hiç aldatmamıştı, Min Yoongi'yse çok aldatmıştı... Namg...