Gözlerini kapattı ve onu açmaların başında ilk defa gördüğü zamanı hayal etti. Elindeki mala ile dikkatli bir şekilde kazıyordu önünü. İşine odaklanmıştı. Hiçbir şeyden haberi yokken nasıl da güzel ve masum görünüyordu.
" Seni görmek zorunda mıydım sanki?" diye mırıldandı. " Seyitgazi'de olmak zorunda mıydın Aviva?"
🍃🍂🍃🍂🍃🍂
Hava kararmıştı. Biz yine salonda toplanmış Ena ve Efuli ile sohbet ediyorduk. Bugün beraber dışarı çıkmış, ihtiyacım olan yatak, gardırop ve birkaç eşyayı sipariş etmiştik. Ena gitmeden önce bir fikrim olsun diye bana baştan aşağı kırmızı olan odasını göstermişti. Öyle bir odada rahat yaşamanın imkanı yoktu. Ancak Ena kırmızıyı sevdiğinden onun için sorun olmuyordu. Ben odam için krem rengini tercih etmiştim.
Sohbetimizi odaya koşarak giren Jexu böldü. Tökezleyerek köşe takımının arkasına geçti ve saklandı. Hemen arkasından Jaha girdi ve elindeki tavlayı sallayarak seslendi.
" Tavşancık girdiği delikten hemen çıksın. Yoksa skorumuzu herkese söylerim."
Jexu bulunduğu yerden anında çıkarken Jaha'ya yalvarıyordu.
" N'olur ablam. Tuttuğun altın olsun ablam. Söyleme ablam." dedi uzata uzata.
Bu manzaraya Ena ve Efuli alışık görünüyordu. Sohbete kaldıkları yerden devam ederken ben gülerek Jaha ve Jexu'yu izliyordum.
" O zaman paşa paşa yenildiğini kabul et ve bana bir daha abla deme." dedi Jaha.
Jexu iki elini de teslim olur gibi kaldırdı ve Jaha tavlayı onun koltuğunun altına koydu. Jaha arkasını dönüp giderken Jexu yanaklarını şişirip ofladı.
" Tavlada iyi misin Aviva? Ben her seferinde Jaha'ya yeniliyorum."Başımı hayır anlamında salladım. Jexu tavlayı sehpanın üzerine bıraktı.
" Müsaitsen biraz konuşalım mı?" diye sordu.Birlikte salondan çıkıp alt kata indik. Jexu önde ben arkada Jexu'nun odasına girdik. Odası son gördüğüm günden beri daha da dağılmıştı. O toplamadığı yatağına otururken ben duvara yaslanıp onu dinledim.
" Bahçede konuştuklarımızı kimseye söylemedin değil mi?" diye sordu bana.
" Söylemedim. Söylemem de. Bu seninle alakalı. Etraf bilecekse senden duyacaklar."
" Teşekkürler Aviva." dedi. Sonra da başını kaşıyarak asıl konuya değindi.
"Senin durumunu Bungup'a sordum. Bungup sana ufak birkaç test yapmamı söyledi. Ona göre cevap verecek."Merak etmiştim şimdi. Ne testiydi bu? Sonuca göre konuşacaksa bir şeyler biliyor demekti.
" Yapalım öyleyse." diye cevap verdim.
Jexu pencereyi açıp beni yanına çağırdı.
" Şimdi sesleri dinle Aviva. Bana duyduğun her şeyi anında söyle." dedi.
Başımı salladım ve gözlerimi kapayarak dışarıdaki seslere odaklandım. Uzaktan duyduğum bazı sesler vardı. Anlamlandırabildiğim kadar saymaya başladım.
" Bahçedeki fıskiyenin sesi ve yanındaki kuşların sesini duyuyorum. Uzaktan bir araç geçiyor ancak büyük bir araç bu. Kamyon olabilir. Rüzgar da hafifçe uğulduyor. Bir ağaçkakan var. Sürekli ağacı gagalıyor. Bunun dışında güvenlik görevlilerinin dedikodusunu duyuyorum. Çok ayıp! Başka da bir şey yok."Gözlerimi açtığımda Jexu dikkatle bana bakıyordu.
" Emin misin?" dedi Jexu.Cevap vermeden biraz daha dinledim etrafı. Saydıklarımdan başka bir ses yoktu. Zaten burası merkeze yakın bir yer de degildi. Alışveriş yapmak için bile 1 saatten fazla yol gitmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LN(Ara Verildi!)
VampireTEKRAR YAZILACAKTIR! OKUMAYINIZ! DİĞER HESAPTAN PAYLAŞILACAKTIR. Hep yurtdışında, Amerika'da geçen vampir hikâyelerini okumaktan sıkıldınız mı? Öyleyse sizi 'Lanet-Nakoleia'ya davet ediyorum. Eskişehir'de başlayıp Nevşehir'de devam eden bu hikaye be...