🍂 Bölüm 27 🍂

8 2 0
                                    

" Ulah!" diye haykırdı yeniden. Ancak gıcırdayan kapıdan Ulah değil, beklediğinin aksine bu durumu öğrenmemesi gereken kocası Kırımlı girdi."

" Ulah yok. Bana söyle Şeya!"

🍃🍂🍃🍂🍃🍂

Şeya yatakta yatan oğlunun üstünü aceleyle örttü. Yüzüne her zamanki hoş gülümsemesini yerleştirdi ve kocasına doğru ilerledi.

" Sen Zift ile görüşmeyecek miydin hayatım?" diye sordu.

Kırımlı, Şeya'nın konuyu değiştirmeye çalıştığını anlasa da sorusuna cevap verdi.
" Henüz saraya giriş yapmamış. Anlaşılan biraz geç gelecek." dedi.

" Ah öyle mi? Boşuna bekledin bunca zaman onu öyleyse." diyerek kocasının yanağını öptü. Ardından da koluna girerek onu odadan çıkarmaya çalıştı.

" Şeya...Oğluna zarar verecek değilim." dedi Kırımlı. Yüzü odaya girdiği zamanki kadar sertti.

" Öyle bir düşüncem yok zaten."

" Öyleyse neden böyle davranıyorsun? Odadan çıkarmak da ne demek oluyor?" Ses tonu Kırımlı'nın sinirlendiğini gösteriyordu. Ancak Şeya bu kez konuşmaya karar verdi. Her daim yumuşak davranan, her konuyu alttan alanın kendisi olması artık canına yetmişti.

" Ondan hoşlanmadığını ikimizde biliyoruz. Saklamana gerek yok Kırımlı." dedi kocasının kolundan çıktığında.

" Kırımlı ha?" Küçük bir kahkaha attı. Ardından ceketinin üst iki düğmesini açarak odanın kapısını kapattı." Kocana sen de mi Kırımlı mı diyeceksin?" diye sordu.

" Neyse ne Fatih. Seninle tartışmak istemiyorum. O sebeple buradan gitmeni istedim. Çünkü oğlum burada kalacak. Ve sen bunu kimseye söylemeyeceksin. Bu kez benim istediğim olacak. Bir kez de ben hoşnut kalacağım. Anlayış bekliyorum senden. Jaha ağır yaralı." dedi.

Kırımlı olumsuz bir tepki vermeyince Şeya Jaha'nın yanına ilerleyip örtüsünü açtı ve Jaha'nın sırtını görmesine izin verdi.

Kırımlı ağır adımlarla büyük yatağa yaklaştı. Bir süre yarayı incelendikten sonra işaret parmağını Jaha'nın sırtında gezdirdi. Parmağının ucundaki yanma hissini tanıyınca kaşlarını çattı.

" Lanet..." diye mırıldandı Şeya'ya bakmadan. " Lanet bedenine işlemiş."

" Lanet mi? Jaha lanetlenmiş mi?"

" Hayır, bulaşmış. Sakabe ile karşılaşmış. Ah şanssız çocuk!"

" Sakabe mi yapmış bunu ona? Nasıl peki? Neden bir iyileşme göstermemiş bunca zaman oğlum? Fatih ne yapacağız? Ölmesini istemiyorum. Henüz çok genç Jaha. İyileşir değil mi? Nasıl geçecek?"

Şeya ağlamak üzereydi. Kocasının geniş omuzlarına ellerini koyarak kendisine bakmasını sağladı. Bir umut ona bir cevap vermesini bekliyordu. Ancak Kırımlı bir şey demeden sadece Şeya'yı izledi. Birkaç dakika sessizlikten sonra da kapıya yöneldi.

" Nereye gidiyorsun Fatih?"

" Kurula gidiyorum. Sorduğun sorunun cevabını almaya..." dedi.

" Olmaz. Jaha'yı buraya aldığımı öğrenirlerse senin için de sorun olur. Palho'nun ihanetinden sonra Melezlere olan güvenleri iyice azaldı. Yardım etmeyi bırak onu buradan gönderirler."

" Saf olma Şeya! Burada tesadüfen bulunmuyorum. Jaha'nın burada ve yaralı olduğunu duyup geldim. Ben duymuşsam diğer üyeler de duymuştur. Gardiyanlar senden emir almazlar. Elbet söyleyeceklerdi." dedi.

LN(Ara Verildi!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin