🍂 Bölüm 42 🍂

1 0 0
                                    

" Daha fazla ağlama Nirvan. Şimdi gideceğim ve yetkili biriyle görüşeceğim. Şikayetçi değilim diyeceğim. Belki hapisten çıkaramam ama en azından ölüm cezasını kaldırtabilirim."

🍃🍂🍃🍂🍃🍂

Bunu yapabileceğimden emin olmasam da şansımı denemeliydim. En azından elimden geleni yaptığım için vicdanım rahat olacaktı.

Nirvan yaşlı gözlerle bana baktı. Bakışında bir şaşkınlık vardı. Sanki ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.

" Haydi ağlama artık. Şimdi kalkıp konuşmaya gideceğim. Seni burada bu halde bırakmak istemiyorum. Lütfen topla kendini." dedim.

Gözyaşlarını bir kez daha silip " Ama o seni kaçıranların, seni esir tutanların ve seni öldürmek isteyenlerin yanında yer aldı." dedi.

" Ama bana kötü davranmadı. Bir şey yapmadı. Ve Cemni senin için çok önemli. Öyle değil mi? Ve sen de benim için önemli birisin Nirvan. Senin üzülmeni istemiyorum."

" Daha tanışalı ne kadar oldu ki? Nasıl bu kadar yakın olduk seninle? Aklım almıyor. Bu yaptığın çok büyük bir iyilik."

" Evet birbirinizi daha yeni tanıdık. Ancak sen bana sırrını vermedin mi az önce? Kollarımda ağlayan sen değil miydin?" diye sorduğunda sakince başını salladı. Artık ağlamıyordu. Ben de konuşmama devam ettim. " Zaman kavramının şu an için bir önemi yok Nirvan. Önemli olan tek şey mutlu olmanız, beraber olmanız. Ve ben bunun için elimden geleni yapacağım."

Nirvan'ın bir şey demesine fırsat vermeden kapıya yöneldim. Tam kulbu aşağıya indirmiştim ki Nirvan'la aramızda bir bağ olmasını istediğimi fark ettim. Tüm cesaretimi toplayarak ona döndüm ve kısa zaman önce kendime yaptığım o itirafı Nirvan'a da yaptım.

" Hem ben..." dedim. " Ben de Jaha'ya aşığım. Şimdi... İkimizde birbirimize birer sır verdik. Artık eşit durumdayız."

Nirvan'ı bir kez daha şaşkın bir şekilde odada bırakarak koridorda ilerlemeye başladım. Bir yandan ona bu sırrı vererek iyi mi yaptım diye düşünürken bir yandan da şimdi ne yapacağımı düşünmeye başladım.

Nereye gidecektim? Kime anlatacaktım bu konuyu. Safkan Şeya'ya gidemezdim ki. Oğlunun başına ne geldiyse orada gelmişti. Ona nasıl derdim Cemni'yi affettiğimi. Safkan İncibike ve Derya da onunlaydı. Kurul başkanına gitmek istesem öyle kolay ulaşabileceğim biri değildi.

Nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm bir süre daha. Ancak gidebileceğim birini bulamamıştım. Tam vazgeçip Safkan Şeya'nın yanına gidip bir şekilde durumu diğer iki safkana anlatmaya karar vermişken aklıma o geldi. Daha önce gardiyanların yanında gördüğüm kurul üyesi safkan. Safkan Zift! Evet, sanırım adı buydu. Bana bir sıkıntım olduğu takdirde gelmemi söylemişti. İşte sıkıntı, işte çözüm dedim içimden sevinçle. Gideceğim yer onun odasıydı. Tabi eğer yerini biliyor olsaydım. Safkan Zift kim bilir hangi katta hangi odada kalıyordu.

Ve bu beynim yine çalışmaya başlamıştı. Son zamanlarda beni şaşırtıyordu doğrusu. İlk dönüştüğüm günlerde aklımda hiçbir şey tutamazken şimdi arka arkaya beyin fırtınası yapıyordum.

Merdivenlerin olduğu geniş alana gittim. Safkan Zift'i gördüğümde yanında bulunan iki gardiyan yine orada bekliyordu. Beni gördüklerinde uzun boylu olan diğerine dönüp " Su getirsene. Ben burada beklerim. " dedi. Diğeri ise " Neden ben getiriyorum? Sen getir. Ben bekleyeyim." dedi.
" Mızmızlanma. Getir işte. Ne olacak sanki?"

" Su istemiyorum." diyerek aralarına girdim.

İki koca çocuk ise sessizce ne istediğimi söylemem için beklediler. Onlara Safkan Zift'in odasını sordum.

LN(Ara Verildi!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin