🍂 Bölüm 40 🍂

4 0 0
                                    


" Sen bittin küçük sıçan! Sen beni hanımefendi çizgimden çıkardın artık! Yaptığın terbiyesizliklerin sonuncusu oldu bu! Senin buradaki son saatin bu Soho!"

🍃🍂🍃🍂🍃🍂

Efuli ve Jexu birbirlerine sarılmış tekli yatakta yatıyorlardı. Grubun dağılmış olması ve bu çiftin iki farklı liderin emrine verilmiş olması onları fazlasıyla üzmüştü. Özellikle liderlerden birinin Gofin olması ve o gruba Efuli'nin gitmesi ise herkes için büyük bir şok olmuştu. Ancak yapılacak bir şey yoktu. Bu tür işlerde dilekçe ise yaramıyordu. Kurul ne derse o yapılır, üstteki safkanlar memnun edilirdi.

Jexu yatakta doğrulup Efuli'nin kollarından ayrıldı. Efuli ise Jexu'nun yüzüne bakıp hala can acısı çekip çekmediğini anlamaya çalışıyordu. Ancak Jexu'nun yüzünde anlaşılır bir ifade yoktu.

" Güneş doğuyor. Bir saate kadar yola çıkmalıyız." dedi Jexu. Bunu söylerken Efuli'ye bakmamıştı. Oysa Efuli gözlerini ondan bir saniye bile ayırmıyordu. Jexu yataktan kalkıp kapının arkasındaki çantasını aldı.
" Sende hazırlan Efuli. İçeri geçelim. Vedalaşalım artık." dedi.

Jexu odadan çıkmadan Efuli onu durdurdu ve Jexu'nun açtığı kapıyı kapattı. Ellerini kenetleyip Jexu'nun üzgün gözleriyle kendisine bakmasını sağladı. Sonra da ona teselli vereceğini ümit ettiği sözlerini söyledi.
" Jexu'm!" dedi. " Bu kadar üzülme. Biz uzağa düşmedik. Eskişehir'le Bursa birbirine yakın şehirler. Ben denizi çok severim, bilirsin. İmkan oldukça gelirim."

Jexu Efuli'nin düşündüğü gibi teselli olmamış, aksine sinirlenmişti.
" Sen gerçekten bu söylediklerine inanıyor musun? Gofin köpeği seni benim yanıma gönderir mi sanıyorsun? Bitti Efuli! Bitti! Biz ayrı düştük! Nikah için geç kaldık! Her şey için geç kaldık! Ama bunlar için seni de suçlamıyorum. Sen her daim beni sevdiğini belli ettin. Ben korktum. Ben duygularımı gizledim. Gofin varken kendimi sana yakıştıramadım. Senin hislerini de gelip geçici sandım.Ben korktum ve geç kaldım Efuli!" Jexu yine hüzünlenmişti. Ağlayan Efuli'ye sarılıp mırıldandı. " Özür dilerim. Özür dilerim bir tanem!"

Efuli Jexu'nun sarılmasına karşılık verdi. Hıçkırıkları dinene kadar da öyle kaldılar. Sonra Efuli Jexu'ya ufak bir veda öpücüğü vermek istedi. Ancak her romantik anların katili Yesis burada da bir katliam yapmaya niyetliydi. Dudaklar birleşmeden önce kapıyı açıp bağırmaya başladı.

" Gelsenize be içeri! Veda- vedaaalaşacaktık ammmaaa...Siz önce öp- ııı şey yapın. Aman önce siz vedalaşın sonra gelin." diyerek kapıyı açtığı gibi hışımla geri kapattı.

Jexu ve Efuli bozulan bu andan buruk bir gülümseme ile çıkıp diğerlerinin yanlarına gittiler. Yine Bungup salonda bir köşede, ayaktaydı. Ve telefonu ile ilgileniyordu. Ena ise hayıflanan Teta'yı teselli etmeye çalışıyordu.
" Uzak da olsa Yesis ile beraber olacaksınız. Birbirinize destek olursunuz." dedi.

Yesis oturduğu koltukta aşağıya kayarak " Tabi! Askerlik arkadaşı gibi olduk Teta. Şırnak sonuçta orası. Komutanımız da Lider Humi. Aman ne güzel!" dedi. Bir yandan da Teta kadar üzülmediğini belli ediyor, sık sık gülüyordu. Ena onu kâle almayarak Teta ile konuşmaya devam etti.

" Hayatta daha nelerle karşılaşacaksınız." dedi. " Daha ne acılar çekeceksiniz. Bu hiç bir şey değil ki. Bu kadar üzülme."

Ena her ne kadar Teta'ya üzülme dese de onu çok iyi anlıyordu. Teta da Ena gibi kardeşi için kahrolurken oradan çok uzaklara gönderiliyordu. Ena hangisi daha kötü bilemedi. Ölüm döşeğindeki kardeş mi daha çok acı çekerdi, yoksa saray zindanlarında ki kardeş mi?

" Jaha'yı göremiyorum. Ona veda edemiyorum. Ne durumda onu bile bilmiyorum." dedi Teta sonunda patlayarak. İçindeki endişeleri dilinden dökmesi uzun sürmüştü.

LN(Ara Verildi!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin