" Anladım." dedi İbrahim safkanı incelemeye devam ederken. Adamın iki metrelik boyu nedensizce Çakı'yı rahatsız etmişti. Çakı da kısa denebilecek bir adam değildi sonuçta. Sonunda yan yana durmak istemediği için hızlanıp Kırımlı'nın yanına gitti.
🍃🍂🍃🍂🍃🍂
" Fatih!" üye seslendi. "Ritüelleri bilmiyorum ben." Kırımlı ise ona bakmadan cevap verdi.
" Mezara girmeden anlatırım her şeyi."Birkaç dakika daha dar koridorda ilerlediler ve sonunda çift kanatlı büyük bir kapının önüne geldiler. Çakı kapının üzerindeki oymaları inceledi. Oldukça karışık bir deseni vardı. Gül ve dikenler arasında bazı harfler bulunuyordu. Ancak okunur biçimde değildiler.
Nöbetçi Maksimillian öne geçerek kapıyı tıklattı ve büyük maun kapı gıcırdayarak açıldı. Önde iki nöbetçi arkada ise saray grubu mezarın bulunduğu odaya girdiler.
Mezar odası Çakı'nın beklediği gibi bir yer değildi. O daha çok toz kokan, mumlarla aydınlatılmış kasvetli bir oda bekliyordu. Ancak oda sarı ışık veren avizelerle aydınlatılmış ve oldukça temiz bir yerdi. Kullandıkları temizlik malzemeleri de Çakı'nın banyosu için kullandığı malzemeler ile aynıydı. Bunu kokusundan anlamış ve ortamın bütün büyüsü gitmişti onun için.
" Çamaşır suyu kokuyor!" diyerek bu bilgiyi diğerleriyle paylaştı Çakı. Kırımlı ile beraber iki nöbetçi de garip bir şekilde Çakı'ya baktılar. Sonra ise önlerine dönüp odanın sonundaki büyük mermer yapıya ilerlediler. Bu mermer yapı atalarının mezarı oluyordu. Kırımlı saygıyla eğildi mezarın önünde. Emirhan, Şadiye ve Çakı da aynı şekilde atalarını selamladılar. Daha sonra Kırımlı dünyadaki tüm safkanların ortak marşını okumaya başladı. Diğerleri elleri kalplerinde marşı dinlerken iki Rus nöbetçi ise asker duruşu ile Kırımlı'nın marşı bitirmesini bekledi.
Marş sonrası nöbetçi Maksimillian Çakı'ya yaklaşarak " Yapman gerekenleri sana anlatırım ben." diyerek kendisine göre bir incelik yaptı. Çakı bu durumdan pek memnun olmasa da Maksimillian'a teşekkür etti. Ve yine Kırımlı'nın önderliğinde ritüelin ilk adımı olan Safkan Yemini'ni etmeye başladılar.
🍃🍂🍃🍂🍃🍂
Boynumdaki rahatsız edici hisle kendime geldiğimde Ulah karşımdaki koltukta yayılmış beni izliyordu. Ne zamandır uyuduğumu ya da ne zaman uyuyakaldığımı bilmiyordum. Ama hissettiğim tutulmadan kısa bir süre olmadığını anladım.
" Günaydın." dedi Ulah gülümseyerek.
" Günaydın. Çok mu uyudum?" diye sordum.
Kolundaki kırmızı saate bakıp " Tam olarak 8 saat 23 dakika uyudun." dedi. Sonra da " Ama saniyesini hesaplamadım." diye ekledi.
" 8 saat mi?" diye sordum şaşkınlıkla. Ne kadar çok uyumuştum. Üstelik altımdaki koltuk uyumak için hiç rahat sayılmazdı.
" Çabuk yoruluyorsun Aviva. Ne kadar ihtiyacın varsa o kadar uyu. Bunu sorun edecek kimse yok burada."
" Evet ama sıkılmış olmalısın. En azından sohbet ediyorduk." dedim gerinirken.
" Sorun değil. Ben de ekibimle iletişime geçtim sen uyurken. Talimatlarımı ilettim. Onları başıboş bırakamam."
" Ekibin kaç kişi?" Merak ettiğim bir konuydu bu. Acaba bir sınır var mıydı? Ekipteki herkes aynı işi mi yapıyordu? Yoksa farklı görevleri ve mertebeleri mi vardı?
" 12 kişiler." dedi.
" Her ekip aynı sayıda olmuyor demek ki."
" Kurul alt ve üst sınırlarını belirliyor. Lider ise ihtiyacına göre dönüşmüş vampir talep edebiliyor. Yani sayı bize bağlı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LN(Ara Verildi!)
VampireTEKRAR YAZILACAKTIR! OKUMAYINIZ! DİĞER HESAPTAN PAYLAŞILACAKTIR. Hep yurtdışında, Amerika'da geçen vampir hikâyelerini okumaktan sıkıldınız mı? Öyleyse sizi 'Lanet-Nakoleia'ya davet ediyorum. Eskişehir'de başlayıp Nevşehir'de devam eden bu hikaye be...