"Her şeyimi elimden alıyorsun!" Jung Jaehyun sinirle karşısındaki oğlana bağırdığında tepki vermemesi onu daha da çıldırıyordu.
"Neyi istesem onu alıyorsun. P*çin tekisin." Lee Taeyong son sözü ile gözleri sertleşirken Jung Jaehyun ne dediğinin farkında bile değildi. Aniden yakasına yapıştığında sırtını duvara vurarak resmen tıslayarak konuştu. "Ah~" Dudağından acıyla ufak bir inleme çıktığında sinirle gözlerini yumdu.
Lee Taeyong'un dudağı ufak bir şekilde patlamıştı. Jung Jaehyun ona vurmuştu ama o kesinlikle karşılık vermemişti. Taeyong, sessiz bir tipti.
"Bana bak Jaehyun. Sırf babamın hatrına susuyorum ama ileri gidersen seni yaşatmam." Lee Taeyong,Jung Jaehyun'a olan sevgisini kaybetmişti.
İkisi birbirine iddialı bakışlar atıyorlardı,kimsenin bilmediği bir yarış vardı sanki aralarında.
Jung Jaehyun kahkaha attığında Taeyong onun delirmiş ifadesine baktı. Yıllardır ona nasıl katlanıyordu o bile buna şaşırıyordu. "Lee Taeyong, o kızı elimden alırsan seni s*kerim. Anlıyor musun? Bu sefer onu istiyorum." Lee Taeyong insanları hırsı için kullanmasından nefret ediyordu ve bir kurbana daha istemiyordu.
O kız oldukça yıpranmıştı;hüzünlü gözleri her şeyi ortaya seriyordu. "O kızdan uzak duracaksın." Jung Jaehyun sertçe yakasındaki elleri itti.
"Hoşlanıyor musun ondan?" Dalga geçercesine sorduğu soru ile Lee Taeyong sinirle yüzünü buruşturdu. Onu korumak dürtüsü ondan hoşlandığı anlamına gelmiyordu ya? Hiç kimseden hoşlandığı yoktu.
"Saçmalama." Sıkıştığı zaman kaçma yöntemi böyle oluyordu. Yere düşen çantasını alıp gideceği an Jaehyun omuzlarından sertçe itip onu durdurdu. "Kaçıyor musun?" Jung Jaehyun gerçekten çok kaşınıyordu.
"Soojin ile sevgiliydik,bana senden hoşlandığını söyledi. Somi'yi az daha seni öpecekken yakaladım.Ama bu sefer izin vermeyeceğim." Lee Taeyong hiçbir zaman onun kızlarını çalmamıştı. O gerçekten dikkat çekici biriydi.
"Bunlar benim sorunum değil. Tamamen senin s*rtük sevgililerin sahte sevgisi." Jung Jaehyun yüzünü buruşturdu. Küfür etmekten çekinmiyordu.
"Lee Taeyong,o kız nasıl yatağıma giriyor. İzle ve gör." Onu sarsıp ittiğinde Taeyong hırstan dolayı gözü dönmüş üvey kardeşine baktı. "Sen takıntılı bir manyaksın." Çantasını alıp ordan uzaklaştı. "Korkağın tekisin." Lee Taeyong sadece yumruk olan elini beyaz olana kadar sıkmıştı.
Daha fazla dayanamayıp pek kullanılmayan bahçeden hızlı adımlarla çıkınca dans stüdyosuna ilerledi. Müzik sesini duyduğunda aniden kafasını kaldırıp çevresine bakınca insanların salsa eşliğinde müzik açıp dans ettiklerini gördü. Ya biliyorlardı ya da bilmiyorlardı. İçlerinden geldiği gibi haraket ediyorlardı. Morali bozuk olsada bu tabloya gülümsedi. Dans eden insanlara göz gezdirdiğinde dikkatini çeken bir ikili olmuştu.
Daehwi ve Yeroin. Yeroin? Ama o dans etmekte iyi değildi ki. Kaşlarını çatıp ikileye baktı.
Daehwi'den haz etmiyordu,yapışık bir herif olduğunu düşünüyordu. İyiki kafasını tuvalete sokmuşum. Taeyong kızın belini ve elini tutan ellerine baktı,bu onu rahatsız etmişti ancak farkında değildi. Olay çıkarıp yeniden disipline gitmek istemediğinden sustu. Hem onu ilgilendiren bir durum yoktu.
"Bu konuda berbatım!" Kızın kahkaha atarak söylediği şey ile yeniden aynı şey olmuştu.
Gülüşü çok güzeldi,inkar edilemeyecek kadar güzeldi hemde. Onu kara kalemde çizmeyi çok istiyordu. Derin bir iç çekti,bu düşünceler yanlıştı. Kendisine kızıyordu,Taeyong düşüncelerine ve hislerine sahip olamıyordu resmen. Onu incelemesi bile yanlıştı. Onun birine ihtiyacı yoktu. -hele de bir kıza-
"Aslında dansta iyisin!" Daehwi resmen çığlık atıyor,Yeroin ise ona kahkahalar atıyordu. Neden yanında böyle gülmüyordu? Ortalık şölen alanı gibi rengarenkti. Taeyong ona ters bakışlar atmaktan çekinmiyordu. Müzik bittiğinde herkes birbirini alkışlamıştı. Gözlerini devirmesine engel olamadı.
Yeroin mutlu bir şekilde etrafa ayak uyduruyordu. Tatlı diye düşünmeden edemedi. Dile getiremese bile ağzından kaçırmış gibi kendine tokat atası geliyordu.
İlk defa bu kadar gülümsediğini farketti.
"Güzel değil mi?" Taeyong yanından bir ses gelince bakışlarını oraya yöneltti. Yan sınıftan Hyeroin kolunu göğsünde bağlamış bir şekilde Yeroin'e bakıyordu. Kendisi feminizm grubunun başkanıydı,insanlar tarafından kurnaz diye tanınıyordu. Lee Taeyong ile konuşmuşluğu bile yoktu. Taeyong şüpheyle kulaklarını diktiğinde sarışın kız sinsice gülümsedi.
"Jung Jaehyun,kötü şeyler planlıyor. Üvey kardeşini o kızdan uzak tut."
Arkasını dönüp gideceği anda Lee Taeyong önünü hızlıca kesti. "Ne demeye çalışıyorsun?" İnsanların açık konuşmamasından nefret ediyordu.
"Sadece dediğimi yap." Neden birileri tarafından Wong Yeroin'i koruma görevi ona verilmişti ki. Sevgilisi vardı,onu koruyabilirdi. Bir yandan da onu koruma dürtülerine engel olamıyordu. Umursamamayı tercih etti.
"İstemiyorum." Arkasını dönüp büyük adımlarla ordan ayrıldığına gözlerini gökyüzüne dikti. Bu
Ne ara bu kadar birini düşünür olmuştu? Bunu uzun zaman önce bırakmıştı. Kapşonunu kafasına geçirip sıkıntıyla üfledi. Jung Jaehyun yüzünden çekmediği kalmıştı. Ve bir gün çok güzel dayak yiyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Racism | Lee Taeyong ✓
FanfictionTaeyong ne kadar soğuk gözüksede çok merhametliydi ancak yanlışlıkla bazı hatalar yaptı,sadece yanlışlıkla. "Gülümsediğinde kalbimde oluşan hissi bilmiyorsun." -Taeyong @thelivarina| 2020 Lee Taeyong. ✓ Tamamlandı.