1.4

919 86 15
                                    

"S*keyim ya!" Vicdanı susmuyordu.

Sarı sıvıyı kafasına diktiğinde aldığı acı tatla yüzünü buruşturdu. "Az iç Hyung." Haechan'ın rahatsızca söylediği şey ile Taeyong yüzünü ona yaklaştırdı. "Burası neden bu kadar gürültülü?" Haechan sinirle bir nefes aldığında zorla gülümsedi.

Sarhoş olmuştu ve sarhoş olunca asla çekilmiyordu. Lee Taeyong'un zaafı alkol olabilirdi. "Bana neden Hyung diyorsun? Aynı sınıfta değil miyiz?"

Küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdüğünde Haechan gözlerini devirdi. "Lise birde iki kez sınıfta kaldın!" Yüksek sesli müzikten dolayı bağırarak söylendiğinde Taeyong başının ağrısıyla yüzünü buruşturdu. "Ah~ çok aptalmışım." Kahkaha attığında yaşadığı ani değişimden dolayı dudaklarını büzüp kafasını tezgaha koymuştu.

Gözlerini kapatıp Wong Yeroin hayatında girdiği andan beri ne kadar değiştiğini düşündü. Dudaklarını oynatıp sızlandı. "Başıma gelsin istemiyorum." Onun yüzünden azar görmüştü,başından beri buna engel olmalıydı. Fakat s*kik gururu yüzünden hiçbir halt yapmamıştı. Kendine küfür edip duruyordu.

Kafasını aniden kaldırınca Haechan şaşkın gözlerle ona baktı. Böyle devam ederse geriye düşebilirdi. "Hyung biraz dikkatli olsana~!"

"Ben sanırım birinin kalbini kırdım." Elini çenesinin altına koyarak dizilmiş olan içkilere baktı. Haechan merakla kulak kesti. En küçük olduğundan Taeyong onu buraya sürüklemişti ve hiçbir söz hakkı tanımamıştı. Sonunda deydi diye düşündü. "Onu korumam gerekiyordu. Ama korumadım."

"Peki... bu koruman kişi bir kız mı Hyung?" Tek merak ettiği şey bu olabilirdi. Lee Taeyong sinirle ona baktığında Haechan aniden kafasını geri çekmişti. Yüzünde bir yara istemiyordu.

"Çok kötü biriyim! Neden korumadım ki." Yanaklarını şişirip Haechan'ın göğsüne sertçe yumruk attığında yumruğun eskisi ile yüzünü buruşturdu. Taeyong ile arasında en az 2 metre olmalıydı.

"Resmen göre göre hata yaptım. Jung Jaehyun biraz daha dayak hak ediyor." İçindeki intikam ateşine engel olamıyordu. Haechan şaşkınlıkla gözlerini açtığında koca ağzını da açması bir olmuştu.

"Ne- ne! Jaehyun Hyung'un yüzündeki morluklarla gezmesinin sebebi sen miydin yani? Ah~! İnananıyorum Hyung,yine harikasın. Hem... o kadar dövdüğüne göre buna sebep olan kişi senin için büyük biri olmalı." Hızlı hızlı konuştuğu için Lee Taeyong onu anlamakta zorluk çekiyordu.

"Aaaa~! Biraz yavaş konuş,anlayamıyorum." Kaşlarını çatıp dediklerini tekrar düşündüğünde kafasına dank etti.

Dudaklarını büzerek söylediği şey ile oldukça şirin gözüktüğünü düşünürken,sonunda sadede gelmesi ile rahat bir nefes verdi ancak o nefes Lee Taeyong yüzünden geri tıkılmıştı. Lee Taeyong yakalarından onu tutup yüzüne yaklaştırmıştı.

"Ya~ sarhoş olabilirim ama beni kandıramazsın." Haechan'ın yüzünde alaylı bir sırıtış oluştuğunda oturduğu tabureden zıplayarak kalktı. "Taeyong Hyung aşık olmuş! Taeyong Hyung aşık olmuş!"

Cidden sinirlerini bozuyordu ve ona vurma isteği artıyordu. "Ya~! Ya~! Ya~! Bana bak seni küçük- yakalayacağım seni!"

Haechan koşarak bardan çıktığında Lee Taeyong hızlıca arkasından koştu ancak bir şey unutmuştu.

"Hey,ödeme yapmayı unuttunuz!" İkiside bunu asla umursamamıştı. İki arkadaş birbirini kovalıyordu.

"Sen aşık mı oldun~!" Hala dalga geçmesi Taeyong'u çıldırtıyordu. "Seni yakalayacağımı biliyorsun değil mi?" Haechan dalga geçercesine dil çıkardığında ay ışığı altında koşturmaya devam ettiler.

Sessiz bir şekilde anahtarı kapı deliğinde çevirdiğinde ayakabısını çıkartıp parmak uçlarında mutfağa doğru ilerledi,başının ağrısı için ağrı kesici alacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sessiz bir şekilde anahtarı kapı deliğinde çevirdiğinde ayakabısını çıkartıp parmak uçlarında mutfağa doğru ilerledi,başının ağrısı için ağrı kesici alacaktı. Herkes uyumuş olmalıydı ve kimseyi rahatsız etmek istemiyordu.

Mutfağa girdikten sonra ışığı açtığında Jung Jaehyun'u görmesiyle gözlerini sıkıp kendine küfür etti. Jung Jaehyun doldurduğu suyu içtiğinde sorgulayan gözlerle ona baktı. "Nerelerdeydin?" Lee Taeyong gözlerini devirerek dolaba ilerledi. Cevap vermeye tennezül etmemişti,sinirlerine hakim olamayıp üstüne saldırmak istemiyordu.

Jaehyun alayla gülümsedi. "Hımm, cevap vermiyorsun demek. Yeroin yüzünden mi kızgınsın." Onun ağzından adını duymak istemiyordu. Arkasını dönmeden sertçe konuştu. "Onun adını ağzına alma."

"Oh,kıskanç Tae~" arkasını dönüp gözlerini onunla buluşturduğunda nefesini burnundan soluyordu. "Kimseyi kıskandığım yok." Ellerini tezgaha dayayıp gövdesini Taeyong'a yaklaştığında Taeyong onun ne kadar itici olduğunu düşündü. Ve bu tehlikeliydi,Lee Taeyong pençelerini her an ona geçirebilirdi.

"Onu korumak istemen,kıskanman,sahiplenmen... bunların tek bir anlamı var Taeyong. Kabul et ve korkak olma." Su bardağını sertçe tezgaha koyduğunda sinirden kıprkırmızı olmuştu. Kimse onun duygularını bilemezdi. Kimden hoşlandığını da anlayabilecek kapasitedeydi.

Gerçek Yeroin'i öğrenmek istiyordu,kim olduğunu. Okula geleli birkaç hafta olmuştu ancak kimse onun hakkında bir şey bilmiyordu tek bildikleri şey adıydı. Lee Taeyong'unda öyle. Ancak Lee Taeyong onu öğrenmek istiyordu.

"Herkes bunu zırvalayıp duruyor! Sevmiyorum kimseyi." Hızlı adımlarla odasına çıktığında Jaehyun'un dedikleriyle uykuya daldı.

Lee Taeyong sanırım korkuyordu,sevmekten.

Racism | Lee Taeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin