1.8

887 100 26
                                    

"Çok gerildim." Genç kızın söylediği şey ile abisi destek olmak istercesine gülümsedi. "Emin ol, daha iyi olacaksın!" İkisi psikoloktan çıkmışlar ve oturmak için buldukları bankta konuşuyorlardı. Yeroin psikolojik destek almaya başlamıştı ve bu onun için oldukça zordu.

"Fighting! Fighting! Küçük Yeroin!" Ritimle söylediği şey ile aynı zamanda ellerini birbirine çarparak kendince küçük bir müzikal yapmıştı. Genç kız garip bakışlarını oğlana gönderdiğinde o katiyen bunu umursamamış konserine devam etmişti.

"Sessiz ol~!" Elini ağzına koyup onu engellemeye çalışmıştı ancak Yanan o kadar inatçıydıki boğuk sesler çıkarmaya devam etti.

"Utanç kaynağısın cidden! Abimsin saygı duyuyorum ama çok utanç vericisin anladın mı? Utanç verici ve iğrençsin abi! Ah! Neden elimi yalıyorsun!" Hızlıca elini çektiğinde ıslak eline bakarak iç çekti. O cidden durdurulmazdı. Elini oğlanın ceketine sildikten sonra yüzünü buruşturarak hala ona bakıyordu.

"Ah~ tamam şirin şey!" Ayağa kalkmış olan kızın kafasından tutup saçlarını karıştırmaya başladığında Yeroin ağzına giren saçlarından konuşamıyordu. "Yah! Bıraksana!"

"Seni küçük,tatlı,şirin şey! Agudu bugudu!-" Yanan ona bir bebekmiş gibi davranırken Yeroin pes etmiş bir şekilde sadece onu bırakmasını bekliyordu. Onun canını çok fena bir şekilde okuyacaktı. Resmen ona bebek muamelesi yapıyordu. "Küçük küçük Yereoinler-"

Sözünü kesen şey elindeki yemek kutusuyla dikilen Lee Taeyong'tu. Yeroin karışmış olan saçlarını umursamadan ona bakan oğlana baktı. Yanan ise hala kolunun altında olan kızı umursamadan sinir olduğu oğlana dik dik baktı. Onu daha yeni uyarmıştı. Ne diye Yeorin'in yanına yaklaşıyordu ki?

Yeroin, Lee Taeyong'un sinirli ve gergin duran bakışlarını görünce Yanan'ın kolundan hızlıca çıkıp saçlarını düzeltti. Taeyong'un gergin olduğunu anlamak zor değildi. Yumruklarını sıktığından beyazlaşan boğumlarından bu anlaşılabiliyordu.

Taeyong şüpheyle kaşlarını çattı. Ne diye sevgilisiyle fingirdeşmek için bir hastanenin önündeydi ki? Başka yer mi yoktu. Hem neden onun gözüne sokuyordu ki! Zaten yeterince üzülüyordu. "Ah Taeyong!" Ona seslenmesiyle kulaklarını ona dikti.

Şuan çok sinirliydi ve onun kalbini kırmak istemiyordu. Hiçbir şey demeden ona baktığında Yanan hiçbir tepki vermeden onları izliyordu. "Nasılsın?" Sakinleşmek için dişlerini sıkıyordu. Neden bu kadar sinirlenmişti ki. Çok iğrenç bir histi ve bundan kurtulmak istiyordu. Oldukça kötü hissettiriyordu zaten. Zorla gülümsedi.

"İyiyim. Sen burada ne arıyorsun?" Merak ettiği soruyu söylediğinde Yeroin telaşla dudaklarını yaladı. Şimdi ne cevap verecekti! Taeyong ise merakla cevabını bekliyordu. Neden psikologların dolu olduğu bir yardım merkezindeydi?

"Şey..." gözlerini ondan kaçırınca Lee Taeyong diyeceği yalanı merakla bekledi.

Kötü ama tatlı bir yalancı.

"Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum." Araya giren ses ile derin bir nefes aldı. O sesin sahibi onu daha çok sinirlendiriyordu. Cevap basitti,Yeroin tedavi görüyordu. Bunu anlamak zor değildi. Başka ne için burada olabilirdi ki ve neden bu kadar gerilebilirdi ki?

"Yeroin'e sormuştum." Ters cevabı ile Yanan gerilediğini hissetti. İkiside birbirinden o kadar nefret ediyordu ki, aralarındaki çekişme anlaşılabiliyordu. Yeroin ise ikilide gözleirini dolaştırıyordu. Kavga edilecek bir şey yoktu ki.

Taeyong yan omzundan sarkan siyah çantayı düzeltti. Aklına gelen şeyle dudağı yavaşça kıvrıldı. Hediye çantasındaydı ve tam da vermenin sırasıydı. Çantasını yana indirip fermuarı açtığında şirin poşetteki hediyeye uzandı.

Yanan ve Yeroin ise dikkatle onu izliyorlardı. Büyük adımlarla Yeroin'e yaklaştığında Yanan iç güdüyle elini kızın beline koydu. Taeyong kızın belindeki ele baktı,onu gebertmek istiyordu. Pembe poşeti kıza uzattığında kız anlamaz gözlerle ona baktı. "Bu ne?" Hediyeyi eline aldığında şaşkın gözler ile hala Taeyong'a bakıyordu.

"Özür hediyesi." Kısa cevabı ile kız hafifçe gülümsedi. Taeyong'un heycanla kalbi çarptı. Güzel şeyler her zaman kalbi çarptırır. Haechan'ın öğütleri aklına doldu. "Onu üzdün mü?" Korumacı bir tavırla söylediği şey ile Taeyong sinirle gözlerini devirdi. Şuan tek umrunda olan Yeroin'di. Umarım ona aldığı hediyeyi beğenirdi.

Yeroin gülümseyerek ona baktığında Taeyong heyecanla okul çantasının sapını tuttu. "Aslında... bende sana özür hediyesi verecektim. O gün ağır konuştum." Taeyong'un midesi kasıldı. Onu düşünmesi hoşuna gitmiş ve bunu yanındaki kıl herif varken söylemesi daha da hoşuna gitmişti. Yeorin yanında taşıdığı hediyeyi ona verip beyaz dişlerini göstererek gülümsedi.

Taeyong heycanla hediyeyi alıp ona gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Gözleri Yanan'a doğru kaydı. İmalı bir şekilde ona sırıttı. Eğer Yanan,Yeroin'i seviyorsa Lee Taeyong asla rahat durmazdı.

"Ve sorun değil Yeroin." Kolundaki saatine baktığında annesinin öğle yemeği vaktinin yaklaştığını gördü. Çok çalışıyordu ve ona sürpriz yapmak istemişti bu aralar onu çok ihmal ediyordu. "Ah,benim gitmem gerek. Umarım hediyeyi beğenirsin."

Yeroin'in gülümsemesi yavaşça soldu. Gitmesini istememişti. "İstersen bizimle yemek yemeye gelebilirsin." Onu davet ettiğinde Yanan hunharca kafasını salladı. Taeyong bunu gördüğünde onun kuduruşunu zevkle izledi. "Çok naziksin. Ancak annem beni bekliyor,bu aralar onu ihmal ediyorum."

O çok kibar. "Önemli değil Tae." Kısaltması ile Taeyong'un heycanla göğüs kafesi doldu. Yeroin ise kendisine kızdı. Çok mu samimi olmuştu? "Aa~a! Benim gitmem gerek. Okulda görüşürüz." Ona hızlıca el sallayarak oradan ayrıldı. Az daha orada durursa kalp krizi geçirebilirdi.

"Gel." Kapıyı tıklattığında annesinin seslenmesiyle içeri girdi. "Taeyongie~" mutlulukla söylendiğinde oğlunun elindeki yemek kutusuna baktı. Oğlunun bu şirin jestiyle kendini alamayıp yanaklarını avuçları içerisine alarak onu öptü.

"Anne~ ben küçük değilim." Onun bu şakayla karışık isyanına gülümsedi. "Sen hala benim küçük oğlumsun."

Taeyong montunu ve çantasını bir kenara koyduktan sonra ikiside koltuklara oturmuşlardı. "Çok yoruldun mu?"

"Aslında...hayır. Sadece bir hastam geldi. Durumuna oldukça üzüldüm." Taeyong'un kaşları kalktı. "Ne yaşamış ki?" Annesi çubuğunu iki yana sallayarak onu reddetti. "Hastalarımın bilgisini paylaşaman Taeyongie." Taeyong küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzüp mızmızlandı.

"Anne~~~" annesi onun bu haline küçük bir kahkaha attı. Taeyong annesine oldukla düşkündü. O kadar soğuk bir insan gibi gözüküyordu ki kimse onun böyle böyle haraketler yapacağını düşünemezdi bile. Sadece annesine özeldi. "Güzel bir kızdı." Cevabı ile Taeyong kaşlarını çattı.

Güzel ve kız kelimeleri birleşince aklına ilk gelen kişi Yeroin'di. Kafayı yemiş olmalıydı. Kore'de bir sürü güzel kız vardı ve koskoca hastanede annesine denk gelmiş olamazdı di mi?

Olmazdı bence. "Anladım."

Ya da hayat onlara küçük bir oyun oynuyordu.

Vote: 20

Racism | Lee Taeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin