"Sosyalleşme vakti!" Yanan bütün neşesiyle Yeroin'in odasına daldığında telefondan bakışlarını çekip abisine yöneltti. Bu kadar enerjik olması normal değildi. "Ne diyorsun?" Sızlanarak söylediği şeyle Yanan gözlerini devirdi. "Duyduğuna göre dans klübüne üye olmuşsun. Kaynaşmak için öğrenciler küçük bir parti veriyor!"
Ancak kız odasında kalıp Korece çalışmayı hedeflerken Yanan onun tüm planlarını bozuyordu. "Bunu sen nerden biliyorsun?" Yanan sinsice sırıttı. Kesinlikle bir şeyler karıştırıyordu. "Ajanlarım var." Bu sefer göz deviren kız olmuştu.
"Ne giyineceksin?" Yeroin onunla tanıştığından beri dış görünüşüne çok önem verdiğinin farkına varmıştı. Hayatında tanıdığı en bakımlı erkek olabilirdi.
"Annemden haber var mı?" Üzgünce sorduğu soru ile Yanan ani soru ile ciddileşerek kaşlarını çattı. "Şey..." Yeroin meraklı gözlerini Yanan'dan çekip ellerine baktı. Gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordu.
"Tamam." Havalimanından sonra asla ona ulaşamamışlardı,sanki yeryüzünden silinmişti ve bu Yeroin'i çok korkutuyordu.
Bu korku,anlatılamazdı. Sanki içine ateş düşüyordu. Yeroin'in tek sahip olduğu şey Yanan'dı. Ona olan minnetini göstermek için hızlıca yataktan çıkıp sarıldığında genç oğlanın elleri havada kaldı. Sarılmalı mıydı? Evet sarılmalıydı,küçük kardeşine destek olmalıydı.
"Sen... beni bırakmazsın di mi?" Tereddütle sorduğu soru ile Yanan gülümseyip sağ eliyle saçlarını okşadı. "Bırakmam."
Çaresizlik tüm bedenini sarmış gibiydi,zavallı olmak canını acıtıyordu.
Yanan bu hüzünlü havayı dağıtmak için kızı kollarından tutup dolabına yönelttiğinde pişkince gülümsedi. "Ee... ne giyeceksin?" Yeroin ona gülümsediğinde karnına sanki biri yumruk atar gibi oldu. "Converse ve pantolon yeterli olacaktır~" uzatarak söylediği şey ile Yanan itiraz edecek olacaktı ki üstüne gitmek istemediği için sustu.
İçindeki moda ikonu ağlıyordu.
Hala dolaba yaşlanmış bir şekilde durduğunu gören Yeroin sinirle bağırdı. "Çıksana artık,giyineceğim!" Yanan utançla elini ensesine götürerek kaşıdı. "Ha~doğru."
-
"Seni rahat bırakacağım ancak kurtlardan uzak dur. İstediğin zaman mesaj at,hemen seni almaya gelirim." Hızlıca konuşmasıyla Yeroin sadece onu onaylamak için kafasını sallayıp arabadan çıktı. Sakin bir yapısı vardı.
Uzun çitlerden yapılmış kapıyı açtığında orta miktardaki kalabalık ile karşılaştı. En azından insanların öpüştüğü bir parti değildi. Sakin adımlarla uzun sandalyeye oturduğunda etrafı süzmekle meşguldü. Tipik bir ev partisiydi. Gençler flörtleşiyorlar ve ailelerinden gizli aldıkları sigaralarını içiyorlardı. Etrafı süzerek uzun ve dönebilen sandalyelere oturduktan sonra tanıdık bir yüz gördü,ve o yüz ona doğru ilerliyordu.
Bu Yutaydı,bana yer açan çocuk. "Hey,geleceğini düşünmemiştim." Gülümseyerek ona baktım. "Baş belası bir abim var." Gözlerini korkar gibi açarcasına dalga ile gülümsedi. Her zaman gülümsüyordu. Ancak bu gülümseme çapkın bir gülümsemeydi. "Tüh, desene abin beni öldürecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Racism | Lee Taeyong ✓
FanfictionTaeyong ne kadar soğuk gözüksede çok merhametliydi ancak yanlışlıkla bazı hatalar yaptı,sadece yanlışlıkla. "Gülümsediğinde kalbimde oluşan hissi bilmiyorsun." -Taeyong @thelivarina| 2020 Lee Taeyong. ✓ Tamamlandı.