1.7

912 102 22
                                    

"Hyung~şimdi o hediyeyi veriyorsun ve yaptıklarının hoş olmadığını söylüyorsun!" Tembihlercesine söylediği şey ile Taeyong küçük bir çocuk gibi sızlandı. "Nasıl özür dileyeceğim?" Omuzlarından onu itti. "Gitsene artık!"

"Heyecanlandım,dur!" Haechan onun bu haline kıkırdadı. Karşısındaki adam daha geçenlerde kimse ile konuşmayıp yemeğini her zaman tek yerden şimdi ise heyecandan elleri titriyordu.

"Fighting!" Ellerini yumruk yaparak kaldırdıktan sonra Derin bir nefes aldı bankta tek başına oturan kıza ilerleyeceği sırada sevgilisinin gelmesi bir oldu. Elindeki kahveler ile. "Üşümüşsündür." Yanına oturduğunda ikisine baktı. "Teşekkür ederim."

Arkasını dönüp büyük adımlarla geri gittiği anda Haechan telaşla ona baktı. "Hey hey! Nereye gidiyorsun?"

"Boşversene! Boşu boşuna kuruntu yapıyorum." Kalbinin kırıldığı barizdi. Haechan üzgünce ona baktıktan sonra bankta oturan ikiliye baktı. Elindeki hediyeyi bir kenara koyduktan sonra yutkunup gözlerini kırpıştırdı. "Kızın sevgilisi var sevgilisi!"

"Hyung sen daha yakışıklısın! Eminim sana bakacaktır." Taeyong dudaklarını ıslatıp küçük kardeşine baktı. "Kız benden korkuyor." Haechan dayanamayıp gözlerini devirdiğinde sinirle ona baktı. "Pes etmek yok Hyung! Hem kıskanmak sevmenin bir üst seviyesidir." Taeyong yüzünü buruşturarak ona baktığında Haechan gülümseyerek ona baktı.

"Sinirimi bozuyorsun ve ben kıskanç bir değilim."

Haechan elini kaldırıp ona vuracağı anda vazgeçmişti. Bahçenin ortasında dayak yemek istemiyordu. "Aish~! Kıskanıyorsun işte! Kıskanmak,sevdiğin kişiyi paylaşmama isteğidir, bunu bile bilmiyorsun! İlişki hakkında en ufak bir fikrin bile yok." Haechan ciddi ciddi onu azarlıyordu ve Taeyong buna izin veriyordu. 

Hediyeyi eline hızlıca alıp havaya kaldırdı. "O çocuk uzun boylu,yakışıklı,kibar olabilir!" Haechan'a kaşlarını çatıp baktığında daha fazla batırdığını hissetti.

"Pes etmek yok Hyung! Tek ikiniz olduğu bir zaman verirsin." Koluna vurduğunda uzun boylu ve tavşana benzeyen çocuk onlara kulak misafiri olmuştu.

"O hediyede ne öyle?" Gelen sesle Taeyong'un telaşla gözlerini açması ve hediyeyi Haechan'dan alıp arkasına saklaması bir olmuştu. "Doyoung Hyung,Taeyong Hyung-" tam konuşacağı anda kalçasına sert bir tekme atılmasıyla sustu. "Ah!ah! Ne vuruyorsun!?" Art arda bedenine inen vuruşlarla acıyla inledi.

Doyoung ise sinsi bir sırıtma ile ikisine bakıyordu. Bir şey vardı. "Ne saklıyorsunuz siz?" Taeyong Haechan'ın ağzına elini koyup susturmaya çalıştığında elini ısırması ile bağırdı. "Seni kuduz!" Hiçbir sorun yokmuş gibi gülümsediğide Doyoung'u cevapladı. "Hiçbir şey! Emin ol hiçbir şey! Ders başlayacak gidelim biz."

Haechan'ı sertçe yere itip Doyoung'un kolundan tutmasıyla sınıfa doğru sürükledi. "Hyung elime düşeceksin!" Bağırması ile Taeyong daha da hızlanıp Doyoung ile sınıfa girdiler.

Taeyong arka sırasına yerleştiğinde üstündeki şişme montunu çıkarıp hediyenin üstüne koydu. Böyle şeyler yapacak bir insan değildi ki o!

"Geldi! Geldi!"
"Utandım~"
"Oğlum tam fırsatı."
"Gidiyorum. Şans dileyin." Taeyong ön masasındaki konuşmalara tanık olmuştu ve şuan sınıfındaki çocuklardan olan Chenle'nin Yeroin'e doğru ilerlediğini görünce ağır çekimde kalktı.

"Yeroin ?" Genç kız gözlerini ona çevirerek gülümsedi. "Efendim?"

"Ha-yır!" Ani bağırışı ile tüm sınıf Taeyong'a bakıyordu. Şuan uyuyor olmalıydı ve o çok az konuşurdu neden bağırmıştı ki? Chenle bakışlarını ondan çekti. "Bu ak-"

"Hayır!" Sırasından çıkıp koşarak Yeroin'in bileklerinden tutmasıyla Chenle sinirle ona baktı. "Ya~ ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Asla olmaz asla!" Hem koşuyor hemde söyleniyordu.

Haechan camsız gözlüklerini düzelterek Taeyong'a ciddi bir şekilde baktı. "Kural 1,erkekleri ondan uzak tut. Yoksa ilk aşkına eldeva dersin."

"Aşk falan deme! Sinirimi bozuyorsun!" Haechan sinirle ona baktı. Hala kabul etmekte zorlanıyor ve utanıyordu. "Hyung falan demeyeceğim,vuracağım ya!"

Bunu uygulamazsa elinden giderdi. Ve Yeroin'i başkalarına yem etmek istemiyordu. "Ya~! Yeroin ile bir şey konuşmam gerek!" Bağırarak söylediği şey ile Chenle yüzünü buruşturdu. "Neden bağırıyorsun? Delirdin mi!" Taeyong onun yüzüne patlatmamak için kendini zor tutuyordu.

"Senin şuan diyeceğin şeyden daha önemli." Evet,Yeroin'i erkeklerden uzak tutmalıydı. Haechan çok haklıydı.

Ona göz devirerek  tuttuğu bilekleri kendisi ile birlikte sürükledi. Taeyong'un avuç içleri yanıyordu.

Yeroin ise şaşkın gözlerle bileklerindeki ele bakıyordu. Kalbinin ritmi hızlanmış ve yanakları al al olmuştu. "Bu akşam pratik yapmamız lazım. Saat 8'de aynı yerde."

Hızlı hızlı konuşup alt kata indiğinde Haechan'ın sınıfına girdi. Onun yanından kaçmak istemişti,heyecanlanıyordu.

"Haechan!" Sınıfa doğru bağırdığında tüm kızlar hayran bakışlarını ona gönderiyordu. O cidden popülerdi. "İşin düştü di mi Hyung?" Yavaş yavaş yanına geldiğinde Taeyong kolundan tutup onu sınıfından çıkardı.

"Akşam pratik yapmamız olduğunu söyledim ve dediğin gibi erkekleri ondan uzak tuttum." Hızlı hızlı konuştuğunda Haechan utançla gözlerini sıktı. "Ah,aptal mısın yoksa saf mı Hyung?" Taeyong sertçe göğsüne yumruk attığında acıyla inledi. "Ben senden büyüğüm."

"Tamam,tamam. Özür hediyeni bu akşam verirsin o zaman." Taeyong keyifle gülümsedikten sonra merdivenlere ilerledi.

"Hey!" Ona seslenilmesiyle kafasını çevirdiğinde Yeroin'in sevgilisini görmesi ile yüzü düştü. Onu gördükçe sinirleniyordu çünkü Yeroin'e sarılıyor ve saçlarını okşuyordu,bu hoş değildi. Neden onun adını seslenmiştiki.

"Sen Lee Taeyong musun?"

Taeyong kafasını şüpheyle salladı. Yoksa Yeroin'i sevdiğini mi öğrenmişti? Dayak yemeye gücü yoktu.

Vote: 15

Racism | Lee Taeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin