2.8

901 87 30
                                    

"Peki en sevdiğin renk ne?" Taeyong ilgi ile ona baktığında Yeroin gülümsedi. Bu kadar ilgili olması hoşuna gidiyordu. "Beyaz."

"Peki... Aish soracak soru kalmadı." Dudaklarını büzüp yumruk yaptığı elini yanağına bastırdı. "Yeroin,yaptıklarım için gerçekten özür dilerim." Ciddi bir ifade ile ona baktığında Yeroin bakışlarını ondan kaçırdı.

"Benden kaçma. Jaehyun'dan korkuyorsan inan bana yanına yaklaşamaz bile. Onu bağlayıp- ay ağzımdan kaçırıyordum." Telaşla kendini susturduğunda Yeroin gözlerini açıp ona baktı. "Ne? Ne yaptın?"

"Kızarsın söyleyemem." İşaret parmaklarını birbirine değdirip ben suçsuzum dercesine baktığında Yeroin ise onu bir anne gibi azarlıyordu. "Taeyong! Söyle dedim."

"Madem o kadar ısrar ettin. Çok bir şey yapmadım; ona güzel bir dayak atıp,bağladım ve ormanda. Altına işiyordur şuan muhtemelen."

Çok normal bir şeymiş gibi tüm bunları anlatırken Yeroin 'sen ne yaptın?' Bakışlarını ona atmakta meşguldü. "Hey,o ne kadar kötü olsa da ben kötü biri değilim. Kaç gündür orada?"

"Hmm, iki veya üç." Yeroin şaşkınlıkla ağzını açtığında Taeyong onun bu tatlı haline dayanamayıp yanağına sesli bir öpücük kondurdu. "Ya,ne öpüyorsun?"

Yeroin umursamıyormuş gibi yapıp pencereden baktığında Taeyong ellerini çekiştirip ona bakmasını sağladı.

"Benimle ilgilen.~" Yeroin inatla ona bakmadığında gülmemek için yanaklarını ısırdı.

"Ama senin bana bakıp anılarını anlatman gerekiyordu. Sonra bizim sevgili olmamız,sonra el ele tutuşup Yanan'a inat eve geç gitmemiz gerekiyordu."

Sesini yükselterek isyan ettiğinde yan masadaki grup ona garip bakışlar atmakla meşguldü. "Ne bakıyorsunuz? Kendimi affettiriyorum. Tabi siz anlamazsınız,saplar." 

Hepsinden iri yarı olan çocuk gürültülü bir şekilde ayağa kalktığında Taeyong ona baktı. Taeyong onun yanında oldukça cılızdı. "Domuz gibi." Sessizce mırıldandığında çocuk sinirle ona baktı.

"Ya! İki saattir üzümlü kekim diye geziniyorsun ortalıkta,artık bıktım. Kız seninle ilgilenmiyor bro artık anla."

Taeyong kaşlarını çatıp çocuğa baktı. "Bana bak şişko,seni üzümlü kek ile döverim lan!" Omzularından itip ona bağırdığında Yeroin telaşla ayağa kalktı.

"Hey,Taeyong sakin ol." Omuzlarından tutup onu oturtmaya çalıştığında işler çoktan rayından çıkmıştı. "Sen bana domuz mu dedin? Çubuk kraker gibisin bu kız nasıl baktıysa sana."

Taeyong seri bir şekilde çocuğun tombul yanağına yumrum atarken tüm kafe çığlık çığlığa kalmıştı bile. Yeroin ise elini ağzına götürerek şaşkınlığını bastırmaya çalışıyordu.

"Bittin sen!" Çocuk Taeyong'un üzerine atlamaya çalışınca tüm kıvraklığı ile yana doğru çekilip Yeroin'i de kendi ile beraber çekmişti.

"Üzerime bir otursa ezilirim lan ben. Koş koş!" Tüm eşyaları düzensiz ve hızlı bir şekilde alıp Yeroin'i de elinden tutup sürükledi.

"Beyefendi,ödemediniz!"

"Hesabıma yaz!" Can havliyle kafeden çıkıp arkasından gelen çocuklardan kaçarken oldukça bir film sahnesinde gibi gözükselerde ikisininde damarlarından adrenalin pompalanıyordu. "Şişko bırak peşimizi ya!"

Dalga geçmesi ile Yeroin onu susturmaya çalıştı. "Neden kaçacaksan vuruyorsun?"

"Üzümlü kekim ne kadar korkmazmış gibi gözüksemde benimde götüm yemiyor."

Yeroin ona kahkahalar ile gülerken Taeyong ani bir hareketle sağa doğru saptı.

İkisi derin nefesler alırken göğüsleri birbirine değiyor bu da Yeroin'in heyecanlanmasana sebep oluyordu. "Gittiler mi?" Dikkatini dağıtmak için sokağa baktığında Taeyong kızın belindeki ellerini sıkılaştırarak kendine yasladı.

"Hm,gittiler." Taeyong yüzünü kızın yüzüne yaklaştırdığında Yeroin dudaklarını yaladı.

"Yeroin... bu sefer seni öpsem kızar mısın?" Gelen soru ile kız bakışlarını yakınındaki gözlere sabitleyerek, "e-evet."

"O zaman seni öptüğümde beni dövebilirsin." Bu sözleri söyledikten sonra kafasını yana eğerek dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Tek eli belinden kızın minik yüzüne çıkararak daha çok ister gibi kendine bastırdığında Yeroin ne yapacağını bilmez bir şekilde ellerini havaya kaldırdı.

Kızın alt dudağını dişlerken gelen sesi umursamadan kızı öpmeye devam etmişti. "Çubuk kreker ve üzümlü kek öpüşüyor!"

"Iy,gidelim burdan." Yeroin gelen seslere dayanamayıp gülümsediğinde Taeyong onun kıvrılan dudağındaki her santimini teker teker öptü. "Ben çok pis aşık oldum." Dudaklarını çekmeden konuştuğunda Yeroin gözlerini kırpıştırdı. Çok heyecan vericiydi.

"Telefonunu verir misin?" Ani soru ile Yeroin ne kadar anlamasada telefonunu ona uzattı. "Nedenki?"

Birkaç saniye sonra Taeyong tüm şirinliği ile gülümseyerek ona bakarak telefonu  ona çevirdi.

'Sevgilin❤️'

"Sevgilin.~" Yeroin ona kahkahalar ile gülerken Taeyong şakacı bir ifade ile kaşlarını çattı. "Ya! Komik mi? Resmî olarak sevgiliyiz bundan sonra!"

Kızarcasına söylediği şeyler ile Yeroin başını salladı. "Ne kabul ettin mi şimdi?"

Yeroin yeniden başını salladığında gelen sevinç ile yüzünü avuçları arasına alarak ona baktı. "Çok heycanlandım."

Kendini tutmayayım yüzününün dört bir yanına öpücükler bir yanına bırakırken Yeroin mutlulukla gülümsedi.

"Ya! Yine de burnundan fitil fitil getireceğim. Sevgilim olman bir şey değiştirmez."

Yeroin kırgınlığının hala devam ettiğini gösterdiğinde Taeyong kollarını ayırmadan ona baktı. "Beni istediğin kadar kır,parçala, ben yine seni severim."

"... ve o şişkoya teşekkür etmem gerek."

Racism | Lee Taeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin