Kapıyı açtığım da karşılaştığım kırmızı güllerle bir adım gerileyip, karşımda ki kareye baktım. Mükemmel, paha biçilemez tarifi imkansızdı. Dakikliğini konuşturmuştu sevdiğim. Tam saat dokuzu gösterirken şuan karşımda kocaman kırmızı gül demeti ile bana bakıyordu. Karenin mükemmelliği ile
'Sevgilim' diyerek bana bakması üzerine bütün yüzümü kaplayan kocaman tebessümüm ile
'Sevdiğim' diyerek ellerimi uzattım. O kadar güzeldiler ki. İstediğimi anlayan sevgilim gül demetini elime verip beni yanına çekti. Çiçeği aldığım gibi sarıldığım beden ile
'yıl dönümümüz kutlu olsun Aydam' diye söyledi. Onun bu sahipleniciliği aklımı başımdan alıyordu. Yürümeyi unutuyordum resmen. Gerçi ona her gittiğimde yürümüyor, koşuyordum ya.
'kutlu olsun aşkım' diyerek dudaklarını öptüm. Nefesini nefesime kattım. Ne güzeldi nefesi, sonsuzluk gibiydi. Parmak uçlarına kadar ona aşıktım ben, parmak uçlarıma kadar aşıktı bana. Dudaklarımın üzerinde ki sıcacık dudakları hafif hareketler ile kıpırdadığın da büyük özlemle karşılık verdim. Saatlerdir görüşememiş ve konuşmamıştık. Sabah ki tartışmamızdan dolayı tavır aldığını düşünerek korkmuştum fakat asla düşündüğüm gibi olmamıştı. Bunu dudaklarıma değen sıcak nefesten anlayabiliyordum. Dudaklarımızı hafif bir şekilde ayırdığımızda ikimizin de gözleri gülüyordu. Aşkımızın yemini gözlerimiz idi.
'Nasılsın' diyerek açık olan kapıyı kapatıp, uzattığı elini tutarak oturma odasına doğru ilerledik
'iyiyim sen' diyerek ilerlediğimiz koltuğa oturup beni de kucağına aldı. Çiçekleri vazoya koymak istiyordum fakat ondan da bir saniye ayrılmak istemiyordum. Karamel kokan boynuna doğru ilerlettiğim burnum ile derince kokusunu içime soludum. Parmak uçlarım karıncalanıyordu.
'Seni özlemekle meşgul olduğumdan babamdan sürekli azar işittim' demesi ile burnumun yerini dudaklarım almıştı. Damağıma bulaşan tadı ile tebessüm edip
'akif amca haklı' diye mırıldandım. Anıl her hata yaptığında beni bahane olarak gösteriyor ve babasından hatırı sayılır azar işitiyordu.
'Bak sen' diyerek ellerini ağır bir şekilde bacaklarımdan gezdirerek yukarı doğru çıkardı. Aşırı cesur olan hareketlerine asla müdahale etmiyordum. Bu günün o gün olduğunu zaten hareketlerimle göstermiştim. Bunun farkında olan sevgilim bunu değerlendiriyordu. Ağır bir şekilde getirdiği elini çeneme değdirerek bakışlarımı ona çevirmemi sağladı
'Sen babamı çok mu seviyorsun' diye sorması ile bana bu mükemmelliği getiren adamı nasıl sevmezdim. Ben ailesine bana böyle mükemmel bir insan getirdikleri için minnet duyarken nasıl sevmezdim
'evet' diyerek kucağına daha fazla yayıldım. Şuan tam anlamıyla kucağında sayılırım
'aydam kışkırtıyorsun beni' diyerek dudaklarını yanağıma bastırıp beni kucağından indirdi. İşte böyleydi. Hep uç noktalara getirdiğim halde asla ilerisine gitmezdi ben istemediğim sürece. Kendine hakimiyetine aşıktım bu adamın. Bütün suratımı kaplayan kocaman tebessümüm ile
'gel haydi yemek hazırladım' diyerek elini tutup yemek odasına ilerledik. Hazırlamamış olabilirdim fakat bütün fikir bende çıkmıştı. El ele ilerlediğimiz salonda masayı görmesi üzerine
'bunları sen mi hazırladın' diye sordu. Bir çok kez ona yemek hazırladığım için yaptığımı söylersem inanacaktı. Ama bu ilişki de asla yalana yer olmadığı için
'nesli abla ' diyerek elini bırakıp konsolda ki vazoya gülleri yerleştirdim. Çok güzel olmuş ve ortama uymuştu. Acaba kaç taneydiler.
'çok güzel görünüyorlar' diye söylemesiyle geri dönüp yanına geçerek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIĞIM (TAMAMLANDI❣️❣️)
ChickLit'Y-yapma' diye ellerinden kurtulmaya çalışırken, saçlarımdan tutulduğum gibi sırt üstü yere düştüm. Yere çarpan sırtımın acısından çok kadınlığım da ki sızı acıtıyordu canımı 'Paranı peşin verdim ulan' diyerek zemine bacaklarımı sabitledi. 'D-dur y...