7.Bölüm "arkadaşım"

7.8K 649 367
                                    

Mesajı okurken gözümden akan yaşa engel olamadım. Jungkook neler yaşamıştı böyle? Bir de ona bunları yaşatan Ji Won olduğu bir gerçek vardı.

Şimdi anlamıştım, ilk geldiğim günden beri herkesin neden Jungkook'a böyle davrandığını. Oysa o suçsuzdu. Her şeye kayıtsız kalmıştı. En önemlisi ise hep yalnız kalmıştı. Bakışlarım ona dönerken bir gözyaşı damlası daha intihar etti. Jungkook bunu fark ettiği gibi kaşlarını çattı. Konuşacağı sıra boğazındaki yumruyu fark etti ve kafasını cama doğru çevirdi. O sırada dikkatimi dağıtan, yine Ji Won'un sesi oldu.

"So Young!" Demişti sert bir tonla. Ona 'ne' anlamında kaşlarımı kaldırdığımda gözleri Jungkook'a döndü.

"Biz dün ne konuştuk So Young?" Dedi hesap sorarcasına. Ona kızıp bağırmalı mıydım? Yoksa sakin bir kafayla ne yapmam gerektiğini mi düşünmeliydim? İkinci tercihimi seçtiğimde Ji Won'a umursamaz bakışlarla bakıp konuştum.

"Jungkook'un sana saldırdığını konuştuk. Bana ondan uzak durmam gerektiğini konuştuk." Dedim ve biraz ona doğru eğilip tekrardan konuştum.

"Yanlış mı hatırlıyorum?" Dediğimde Jungkook'un beni izlediğini fark ettim. Ji Won şaşırmış olacak ki, hiçbir şey demeden sırasına geçti. Jungkook'a dönüp gülümsedim. Bana karşılık verirken telefonumu açıp whatsapp kısmına girdim.

~Ben: Ben sana inanırım Jungkook. Ben senin arkadaşın olurum. Tabi kabul edersen?

Jungkook telefonuna düşen bildirim sesiyle kaşlarını çatıp mesajı açtı ve okudu. Ona bakıyordum, çünkü ne tepki vereceğini merak ediyordum. Mesajı okuduğunda çatılmış kaşları gevşemiş, tavşan dişleri ortaya çıkmıştı. Bana bir iki saniye baktığında utanıp kafasını çevirdi. O sırada hoca içeri girdi. Son kez telefonuma baktığımda mesaj da gelmesi bir oldu.

~Jungkook: Teşekkür ederim, arkadaşım.

...

Sıkıcı bir dersten sonra teneffüsteydik. Kafamı masaya gömüp uyumayı düşünüyordum ki öyle de yaptım. Kafamı masaya yatırdım. Gözlerimi kapatacağım sıra bir hareketlilik sezdim. Gözlerimi tekrar araladığımda Jungkook'un da uyumak için pozisyon aldığını gördüm. Kulaklığın tekini kendi kulağına, diğerini ise bana uzatmıştı. Kavradım ve taktım. Gözlerimi kapatırken Jungkook'un sesini işittim.

"İyi uykular arkadaşım." Dediği an heyecanlandığını anladım. Çünkü kekelememişti. Sıcak bir tebessümle 10 dakikalık uykuya daldım.

...

"So Young ha-hadi u-uyan. Hoca gel-geldi."

"So Young." Diye kolumu dürten Jungkook'a karşı göz devirdim. Kafamı kaldırdığımda hocayla göz göze geldik. O an anlamıştım derse girdiğimizi. Hızlıca kitabımı açıp hocanın derse başlamasını bekledim. Hoca derse başlayınca yanımda kıkırdayan Jungkook'la gözlerim ona döndü. Kıkırdaması hızlı hareket ettiğim içindi sanırım. Dikkatimizi derse verdik. Ve dersin bitmesini bekledik.

...

Nihayet teneffüs geldiğinde Jungkook'la beraber kantine inmeye karar verip, ayaklandık. Sınıfın kapısına doğru ilerlediğimizde önümüzü kesen Jimin'le duraksadık.

"Miden bulanmıyor mu, So Young?" Dedi bana bakarken.

"Neyden bahsediyorsun sen?" Dedim, sanırım biraz sert tonla. Gözleri Jungkook'a kaydığında onunla ilgili kötü bir şey söyleyeceğini anlamıştım.

"Sen-" dediği an sözünü kestim.

"Beni bu okulda sadece sen midemi bulandırıyorsun Park Jimin."

"Öyle mi Kim So Young?" Dedi hayret edermişcesine.

"Öyle."

"Sen! Sen nasıl beni sevmezsin?!" Bağırması, titreyen göz bebekleriyle birlikte, burnundan da soluyordu. Onun yerine, Jungkook'u seçmem, onun için büyük bir travma olmalıydı.

Ona cevap vermeksizin Jungkook'a döndüm ve gitmemiz için işaret verdim. Kantine doğru ilerlerken Jungkook'un sessizliği dikkatimi çekti. Biraz morali bozulmuşa benziyordu. Onu neşelendirmek adına konuştum.

"Çikolatalı süt mü, çilekli süt mü?" Dedim aegyo yaparak.

"Immm, çikola-lata-talııı." Dedi o da uzatarak. Halimize gülerken sütlerimizi ve hamburgerlerimizi alıp bir masaya oturduk. Telefonuma bildirim sesi geldiğinde ekran kilidimi açtım. İnstagramdan tanımadığın biri mesaj atmıştı. Onay vermeden ana sayfama geçtim ve biraz gezindim.

"Ne yapı-pıyor-yorsun So Young?" Jungkook'a telefonumu gösterdiğimde ilk defa görmüş gibi bakıyordu.

"Bu ne-ne ki?" Dediğinde güldüm.

"İnstagram işte. Bilmiyor musun?" Dediğimde kafasını hayır anlamında salladı. Durumun ciddiyetini anladığımda biraz şaşırmıştım. Ama bozuntuya vermeden konuştum.

"Hadi sana da bir hesap açalım Jungkook."

"Ne işe yarı-rıyor-yor ki?"

"Yani gönderi paylaşıyorsun. Yeni arkadaşlar ediniyorsun. Arkadaşlarının nerede olduğunu falan takip ediyorsun Jungkook." Dediğimde hayretle beni dinliyordu.

"Tama-mam  aça-lım." Deyip telefonunu bana uzattı. 2 dakika içinde ona hesap açtım ve kendimi takip ettim. Ona instagram hakkında her şeyi öğrettikten sonra;

"Hadi Jungkook poz ver. İnstagramda paylaşayım." Dediğimde şaşırdı.

"Na-nasıl poz vere-reyim ki?"

"Hamburgeri biraz yukarı doğru kaldır ve gülümse." Biraz çekinerek de olsa, poz verdi ve fotoğrafı çektim. Ona gösterdikten sonra instagramda paylaştım.

 Ona gösterdikten sonra instagramda paylaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@jeonjungkook: Merhaba! İnstagramda yeniyim. Umarım hoş karşılarsınız!

Telefonu ona döndürdüğümde sevinmişti. Bu beni de sevindirirken kendi hesabımda fotoğrafını beğendim.

"So Young, bak-baksana bu-bu sen misin?" Dedi hesabımı gösterirken.

"Evet benim."

"Çok güz-zel çık-çıkmışsın." Utanarak başımı eğdiğimde hâlâ gülüyordu. Teneffüs zili çaldığında sınıfa doğru ilerlerken Jungkook'un telefonuna bir sürü bildirim gelmişti. Ve hepsi instagramdandı! Çoğu kişi istek atmış, çoğu kişi ise gönderisine yorum yapmıştı. Tanrım daha yeni açtık hesabı!

Sanırım hesabı açarak çok büyük yanlış yaptım! Bu kadar kız yorumu beklemiyordum ki. Gözlerim telefonumdaki yorumlara bakarken. Neden kıskanmıştım? Hiçbir fikrim yoktu ve...

Ve sanırım bu kıskanma hiç de iyi değildi.

🧡🍁

Evet, So Young geçmiş olsun canım hshhssj. Neysem, yorumlarınızı bekliyorum. Oy vermeyi de unutmayın hshsj.

𝐃𝐢𝐬𝐞𝐚𝐬𝐞「 JJK 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin