Medya~ Jungkook
🧡🍁
"Yanılıyorsun, So Young. Ben senin tam 4 yıldır yanındaydım..."
"Ne? Nasıl?"
Söylediği şeyin hâlâ şokundayken, eliyle burnuma dokundu. Sonra burukluk içeren gülümsemesini sundu.
"Aslında ben senin için gitmiştim. Yani o zamanlar ergendim ve seni unutmanın o kadar da zor olacağını bilemiyordum. Unutamadım da zaten..."
Gözleri dolduğunda başını eğdikten sonra konuştu bu sefer.
"Dayanamadım burada. Her yer üstüme doğru geliyordu sanki. Nefes alamıyordum bu ülkede So Young. Her adımımda sen vardın. Her nefesimde yine sen vardın..."
Gözlerim dolduğunda, kalbimin acıdığını hissettim, tekrar ve tekrar. Güldü. Gözyaşlarını silerken güldü.
"Ama hesap etmediğim bir şey daha vardı. Başka ülkeye gitsem, seni unutabilirim sandım. Olmadı So Young. Unutamadım, her anımda seni düşündüm. Kanada'ya tedavimi bahane ederek gitmiştik ailemle. 3 yıl boyunca orada kaldım. Orada hem tedavi görüyor, hem de üniversiteyi okuyordum. Daha sonra babaannem rahatsızlandı ve acilen Kore'ye dönmek zorunda kaldık. Kore'ye döndüğümüzde, ne olursa olsun seni bulmak istedim. Sonucu ne olursa olsun..."
Elleri ellerime uzandı, kavradı. Baş parmağıyla elimin üzerini severken gözlerime değindi.
Kaybolduğum sandığım gözlerinde, meğersem saklanıyormuşum. Beni hep saklıyormuş...
"Burada üniversitemin kalan 2 yılını okumaya başladım. Seni o zaman buldum So Young. Üniversitemiz aynı yerdeydi. Arada sadece 2 sokak vardı. Her okul çıkışı seni görmek için geliyordum. Ama sen beni hiçbir zaman görmedin..."
Evet, üniversitemin 2 sokak altında bir üniversite olduğunu biliyordum. Ama o kadar içe kapanık bir kızdım ki o zamanlar, sadece kendimle ilgileniyordum.
"Neden görmemi bekledin? Neden gelmedin Jungkook? Ben, ben..."
Hıçkırıklarımın arasında konuşurken, gelip sarıldı. Karşılık vermemiştim. Ellerim havada asılı kalınca, geri indirdim. Beline saramadım, yapamadım. Ona hâlâ kızgındım...
"Geldim So Young. Seni aradım, konuşamadım ilk. Sonra bir daha aradım. Annen..."
Birden duraksayınca aklıma yanlışlıkla annemin telefonumu kırdığı gün gelmişti. Elinden düşürmüştü balkondayken. Paramparça olan telefonumdan sadece hafıza kartımı alabilmiştim. Sim kartımı almak aklımdan bile geçmemişti. Daha doğrusu annemin "boş ver, yeni hat ve telefon alırız" cümlesine uymuştum.
"Annemle mi konuştun Jungkook?"
Kafa sallayışını, omuzuma gömdüğü kafasından anlıyorum. Ağladığını yine omuzuma değen yaşlarından hissediyorum.
Benim annem bir katildi. Jungkook ve benim katilimdi. Hatta So Min'in bile katiliydi.
"Hadi ama ağlama, koca bebek!"
Sahte bir serzenişle konuşuyorum. Burnunu çekiyor ilk, ayrılıyor benden. Elleri bu sefer gözlerimde yer alıyor. Siliyor gözyaşlarımı.
"Sen de ağlama ama..."
"Annemin yüzünden mi gittin Jungkook? Taşındığımız o gün, bu yüzden mi gittin?"
"Evet. Ben üzgünüm So Young. Ergence davrandığım için üzgünüm. Sizin evinize geldim, üniversiteden mezun olunca. Kapıyı senin açmanı o kadar istedim ki... Sen değil, annen açtı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐢𝐬𝐞𝐚𝐬𝐞「 JJK 」
FanfictionBen, So Young. Herkesin korktuğu, herkesin garip bakışlarına maruz kalan Jeon Jungkook'a aşık oluyorum... 🧡🍁 #hayrankurgu 3 ✨ #bts 2 ✨ #jimin 1 ✨ #jjk 1 ✨ #disease 1 ✨ #soyoung 1 ✨