Hikayemizin çalma listesi yayında! Profilime linkini bırakacağım ama Spotify'da hayalci. yazarak da bulabilirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyor, ithafları yorumlar arasından seçiyorum. Keyifli okumalar!
Ben, Züleyha Arman, İstanbul'un tam olarak neresi olduğuna emin olmadığım bir yerinde, bir pizzacıda, karşımda Suat Alazlı ile pizza yiyordum. Ve bu eşsiz anın tarihe altın harflerle not edilmesini istiyordum. Üstüne biraz da yıldız tozu dökülsün ve i harfinin noktaları kalplerle yazılsın... Rica ediyorum.
Bunun bir rüya, bir fantezi, ne bileyim bir gündüz düşü olup olmadığına çok kafa yormuştum. Her türlü ihtimali değerlendirmiş, kendimi çimdiklemiş, içimden çarpım tablosunu saymış ve dün akşam yemeğinde ne yediğimi hatırlamaya çalışmıştım. Ancak bütün bu testleri başarıyla geçince bu anın gerçek olduğuna kanaat getirdim. Gerçekten Suat'la baş başa pizza yemekteydim. Bu kimin duasıydı da kabul olmuştu bilmiyorum ama şu gariban Züleyha kulunu mutluluktan kafayı yeme noktasına getirdiği ortadaydı.
Suat ile aramızda yalnızca bir masa vardı. Bir masa ve on dilim pizza... İnanabiliyor musunuz buna? Şahsen ben inanmakta çok zorlanıyordum.
Yani biz Suat'la hiç yalnız kalmazdık ki. Mahallenin gençleriyle bir şeyler yemeğe çıkardık arada sırada. Eğer çok şanslıysam Suat yanıma ya da karşıma otururdu. Bazı akşamlar annemle birlikte onların evine çaya giderdik ve yine eğer şanslıysam Suat kahvehaneden, gezmeden ya da işten erken dönmüş olurdu. Beraber bir şeyler yer içerdik ama bunu hiç baş başa yapmazdık. Bu bizim ilk kez baş başa pizza yiyişimizdi. O yüzden ayağa kalkıp olduğum yerde zıplamamak için kendimi zor zapt ediyordum.
Aniden zıplamaya başlasam Suat ne şaşırır ama?
"Güzel yermiş," dedim pizzamdan bir ısırık almadan önce. "Sık geliyor musun buraya?"
Suat başını ağır ağır iki yana salladı. "Beni böyle yerlere Fuat getirir genelde," derken uzun ve düzgün parmaklarıyla bir dilim pizzayı kavramasını izledim. Keşke yaptığı en ufak hareketten bile bu kadar etkilenmeseydim. Belki o zaman karşısında daha rahat davranıp onu kendime âşık etmeyi başarabilirdim. Bilirsiniz, şu filmlerdeki aşırı özgüvenli kadınlar gibi. Geniş gülümsemeli ve şuh bakışlı kadınlardan bahsediyordum...
Onlardan biri gibi davranmayı denemeye ve Suat'ın ağzından laf almaya çalışmaya karar verdim. O karşımda tek ısırıkta bir dilim pizzanın yarısını yerken ben tatlı bir gülümsemeyle "Sen kimleri getirirsin peki?" diye sordum.
Kısa bir an duraklayıp hafifçe kaşlarını çattı. Sonra lokmasını yutup "Seni getirdim işte," dedi.
Bu saf cevabı o kadar hoşuma gitti ki kıkırdamamak için kendimi zor tuttum. Gerçekten beni getirmişti işte. Başkalarını da getiriyorsa bana söyler miydi bilmiyorum. Ama bizim mahallenin dedikodu ağına epey güveniyordum. Eğer Suat'ı birileri birileriyle görmüş olsa bu bir şekilde benim kulağıma çalınırdı. Ama kulağıma çalınan hiçbir şey yoktu. O yüzden şimdilik başka ihtimalleri düşünüp kendimi üzmeme gerek de yoktu. Zeliha geldiğinde yeterince afakanlar basacaktı zaten beni. Sabrımı hemen tüketmesem akıllılık ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalci
Humorha.yal.ci 1. (isim) Bir şeyi gerçekleşmiş gibi kabul edip zihninde tasarlayan kimse, ütopist. 2. (isim) Karagözcü. 3. (sıfat) Hayale kapılan, hayal kuran, hayalperest, hayalperver.