14 - Suat

17.7K 2.4K 1.1K
                                    

*

Züleyha'yı öptüğümde her şeyin bittiğini zannettiğim o noktaydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Züleyha'yı öptüğümde her şeyin bittiğini zannettiğim o noktaydım. Hava kararmıştı. Sokak lambalarının cılız ışığı çıkmaz sokağı çok az aydınlatıyordu. Ve benim gecemde sadece Züleyha'nın gözleri parıldıyordu. Öfkeyle kısılmış, hesap soran gözleri.

Yarım saat öncesine kadar aramızda bir şeyler başladığına nasıl eminsem, Züleyha bana "Yani, ne olacak?" diye sorarken her şeyin bittiğine de o kadar emindim. Dünyam başıma yıkılmadan önce Züleyha'nın dudaklarından ömür boyu yâdımda saklayacağım küçük bir öpücük çalmak istemiştim. Bunun hakkım olmadığını düşünmüştüm fakat yine de karşı koyamamıştım.

Züleyha'nın da beni sevdiğini nereden bilebilirdim ki?

Bilememiştim. Karşımda ağlamaya başladığında her şeyi düşündüğümden de kötü bir hale getirdiğimi zannettiğim küçük bir an yaşamış, ancak onun peşinden Züleyha beni sevdiğini söyleyince kendimi hiç tanımadığım bir mutluluk diyarının ortasında buluvermiştim. Alnımı onun alnına yaslanıp sözlerinin ruhuma sinmesini beklerken dünyanın en çiçekli bahçesi bu diyarda, benim kalbimdeydi. Burası sevdanın başkentiydi. Bu şehrin anahtarı benimdi.

Sonra tabii bazı sesler bize mevcudiyetimizin hangi dünyada, hatta hangi mahallede bulunduğunu hızlıca hatırlatmıştı. Birbirimizden uzaklaştığımızda içimdeki laf anlamaz, inatçı çocuk hemen suratını assa da bugün için daha fazla şansımı zorlayamayacağımı biliyordum. Bu yüzden o çocuğu susturmuş, Züleyha'yla eve doğru yürümeye başlamıştım.

Ayrılma vakti geldiğinde onun evine girmesini izlerken son anda bana dönmesini ve kalbimi kendine esir eden bir tebessümle "İyi geceler Suat," demesini beklemiyordum.

Karagöz değil.

Suat.

Sanki ilk kez bir adım olmuş gibi sevinirken bu sevinci kalbime nasıl sığdıracağımı bilemedim. Ve "İyi geceler güzelim," derken dilimden sızmasını engelleyemedim. Züleyha duydu mu bilmiyorum, tam bu esnada kapıyı kapatıyordu. Fakat duymasa da önemli değildi. Bir başka gece yine söylerdim. İsterse her gece söylerdim.

Evden içeri girdiğimde kendimi havada süzülüyormuş gibi hissediyordum. Oturup ev ahalisi ve misafirlerle kısa bir muhabbet ederken sık sık yüzümü yoklayan gülümsememi nereye saklayacağımı hiç bilemiyordum. Çok değil, dakikalar önce Züleyha'nın gül yüzüne dokunmuş ellerimi nereye koyacağımı bilemiyordum. Her şey çok fazla geliyordu. Sanki bir okyanusu bir kavanoza sığdırmaya çalışıyormuşum gibi hissediyordum. İmkânsızlara koşuyordum yani. Her zamanki gibi.

Neyse ki yorgun olduğumu ve erken yatmak istediğimi söylediğimde kimse oturmam için ısrar etmedi. Böylece kendimi odama, yatağıma atıp yanaklarımı ağrıtan o aptal sırıtışı özgür bırakabildim. Böyle bir sırıtışla, böyle bir mutlulukla tavanı izleyen bir adam ancak âşık olabilirdi. Sevdasına karşılık bulmuş olabilirdi. Ben olabilirdim. Çünkü hem âşıktım, hem de sevdama karşılık bulmuştum.

HayalciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin