*
Ben ömrümde Suat'a hiç sarılmadım. Bir kere bile.
Kollarımın ona sarılma isteğiyle ağrıdığı zamanlarda dahi tek yapabildiğim dirseğimi dizime, çenemi de avucuma yaslayıp bunun hayalini kurmak oldu. Hayaller gerçeklerin neresinde durur? Bu sorunun cevabını unutana dek Suat'a sarılmayı düşlediğim günlerin sonunda işte buradaydık. Mahallemizde, arabadan yeni inmiş ve son sürat Suat'a doğru koşan bir hortlağın karşısında...
Hayaller gerçeklerin bazen tam çaprazında durur. Bazen hemen arkasında. Çoğu zaman da çok uzağında.
Elbette bu sarılmaya müsaade edeceğimi düşünen yoktur. Benim Suat'a sarılamamam ayrı bir meseleydi, bir başkasının Suat'a sarılmasını izlemek zorunda kalmam apayrı... Bu nedenle sanki bir kurşunun önüne atlar gibi, bir bıçak darbesinden sevdiğim yâri korur gibi, ona gelen bir felaketi göğüsler gibi Zeliha'nın önüne atlarken bundan zerre kadar pişmanlık duymuyordum. Yapmam gereken neyse onu yapmıştım. Delikanlı kızları tanıyın.
Sanki kırk yıllık dostmuşuz da Zeliha aslında böyle deli danalar gibi bana doğru koşuyormuşçasına karşısına çıkıp ona sarıldığımda ikimiz de bir şaşırdık tabii. Bugünün kapanışını Zeliha'nın kollarında yapacağımı söyleseler ne gülerdim. Fakat hayat bizi bu noktaya sürüklemişti işte. Bir an önce Suat ile baş başa arabanın içindeydim, bir an sonra hortlak Zeliha'ya sarılıyordum sıkı sıkı. Güler misin, ağlar mısın?
"Yaa Zeliha!" diye heceleri gereksizce uzatarak bağırmayı ihmal etmedim tabii bu arada. "Seni nasıl özlemişim ben nasıl? Kız sen nerelerdesin? Bir gittin bir pir gittin. Özlettin kendini yani. İnsan hiç aramaz mı sormaz mı? Gözlerim yollarda kaldı, ay."
Tek elimle sırtına, elimi hiç korkak alıştırmadan vururken bir yandan da olduğumuz yerde iki yana sallanmamızı sağlıyordum. Böylece Zeliha'nın kafası iyice karışsın, Suat'ı unutsun istiyordum. Bence güzel plandı. Zaten bir kere ona aniden sarılarak küçük bir şok yaşatmıştım. Biraz da şöyle çalkalarsam... Oh mis gibi giderdi aklı.
Yeterince kafa karışıklığına vesile olduğuma kanaat getirdiğimde ve Zeliha'ya daha fazla sarılamayacağım o noktaya geldiğimde geri çekildim. Bu sırada Suat çoktan tehlikeli bölgeyi terk etmişti. Tam bir beyefendi gibi Haluk amcayla İffet teyzeye hoş geldiklerini söyleyip ellerini öpüyordu. Hortlak Zeliha'nın ilk atağını başarıyla savuşturmayı başarmıştım yani.
Züleyha 1 – Zeliha 0. Hadi bakalım.
Dikkatlerin bizim üzerimizde olmadığını fark ettiğim anda Zeliha'nın suratına bile bakmadan yanından ayrıldım. Bu kadar yüz göz olmamız bile fazlaydı aslında ama işte şartlar... Suat'ın adımlarını takip ederek Haluk amca ve İffet teyzenin ellerini öptüm. Kızlarının aksine epey tatlı insanlardı. Benimle kısa bir sohbet edip halimi hatırımı sorduktan sonra içeri girecek oldular. Bu sırada Atiye teyze –kendisi Suat'ın annesi olur, hatırlarsınız- beni de çaya davet etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalci
Humorha.yal.ci 1. (isim) Bir şeyi gerçekleşmiş gibi kabul edip zihninde tasarlayan kimse, ütopist. 2. (isim) Karagözcü. 3. (sıfat) Hayale kapılan, hayal kuran, hayalperest, hayalperver.