9 - Züleyha

17.9K 2.3K 620
                                    

*

Zeliha'nın gelişinin bir felaket olduğunu düşünmüştüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zeliha'nın gelişinin bir felaket olduğunu düşünmüştüm. Fakat şöyle bir durup durumu değerlendirdiğimde yanılmış olabileceğimi görebiliyordum. Zira Zeliha geldiğinden bu yana Suat'ı daha çok görür olmuştum. Bir saksı çiçeği gibi pencere pervazlarında durup sevdiceğimin sokaktan geçmesini bekleyemediğim o korkunç günlere geldiğimizde kollarımı sıvamış ve kesişme ihtimali olan bütün yolları kesiştirmek için inanılmaz gayretlere bürünmüştüm. Bunun getirileri de ortadaydı elbette. Suat'la baş başa yaptığımız araba yolculukları bir kenara, halısaha maçında kenarda durup onu doyasıya izlemek veya Âdem abimlerin evinde, aynı masada yan yana oturup keyifli bir akşam yemeği yemek harika şeylerdi.

Bunları bugüne kadar neden yapmamıştım peki? Akıl edemediğimden değil elbette. Sadece kendimi bu sevdaya geri dönüşsüz bir şekilde kaptırmaktan korkuyordum. Suat bana âşık olabilir miydi? Bu imkânsız değildi, tabii ki olabilirdi. Fakat herkesten çok sevdiği, biricik Âdem abisinin kız kardeşine o gözle bakmanın hayatına etkilerini hesap ettiğinde bana âşık olmamayı seçmesi daha büyük bir ihtimaldi.

Hangi devirde yaşıyoruz ya demeyin hiç. Bu mahallede komşu kızına şöyle birkaç saniyeden uzun bakmak bile ayıplanıyordu. Hatta bundan üç dört sene evvel, şimdilerde kahvehaneyi işleten Yahya abinin kız kardeşini, yine Yahya abinin arkadaşlarından biri istemeye kalktığında buralarda büyük olaylar çıkmıştı. Şahsen "Sen benim bacıma nasıl yan gözle bakarsın?" diye köpüren Yahya abiyi fazlasıyla dramatik buluyordum. Selim abi, yani bu davanın diğer tarafındaki isim, Yahya abinin kız kardeşine yan gözle bakmamıştı ki. Gönül gözüyle bakmıştı. Sevmişti işte.

Melek abla, yani Yahya abinin kız kardeşi abisine aynen bunları söylemişti. Onu aklıselim davranmaya davet etmiş, ortada bu kadar büyütülecek hiçbir şey olmadığını ısrarla belirtmişti. Ama Yahya abi kendisine yanlış yapıldığı konusunda epey ısrarcıydı.

Selim abinin ne kadar üzüldüğüne bu gözler en ön koltuktan şahit olmuştu arkadaşlar. Suat'ın gözleri de öyle. Sonunda Selim abi ve Melek abla evlenmişlerdi. Fakat o düğüne kadar yaşanan olaylar ve üzüntüler de yadsınacak gibi değildi. Haliyle şimdi Suat, Âdem abim yüzünden beni kardeşi gibi görse onu nasıl suçlayabilirdim ki? Ya da şöyle söyleyeyim, suçlardım suçlamasına ama bu neyi değiştirirdi? Üstelik Âdem abimle Suat arasındaki abi-kardeş ilişkisi, Yahya abiyle Selim abi arasındaki arkadaşlıktan katbekat daha derindi.

İşte bu düşünceler yüzünden bunca zamandır Suat'la aramdaki bu takip mesafesini korumaktaydım. Eğer Suat'a doğru adımlar attığımda o benden uzaklaşırsa bununla nasıl savaşacağımı bilmediğim için yerimde saymaktaydım. Fakat Zeliha'nın gelişi dengeleri değiştirmişti. O geldiğinden beri Suat'a doğru koşmak istiyordum çünkü bunu ben yapmasam Zeliha yapabilirdi. En büyük kâbuslarımdan birisiydi bu benim.

Kâbusların aralarına bazen güzel rüyalar sızardı. Benim yaşadığımda işte buydu.

Zeliha'yla oynadığımız maçı 4-1 önde götürüyordum. Hortlak Zeliha dün sabah Suat'la beraber evden çıkıp sokaklarda yürüyerek bana penaltıdan bir gol atmayı becermişti. Ama ben de boş durmamıştım tabii. Dün akşam onları bir yarışma programına seyirci olarak postalamayı başarıp bir de üstüne Suat'la akşam yemeği yediğimde dördüncü golümü ağlara yollamıştım.

HayalciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin