8 - Suat

16.7K 2.3K 808
                                    

*

"Yuh oğlum yuh! Hiç çekinme, tekme tokat dal sen istersen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yuh oğlum yuh! Hiç çekinme, tekme tokat dal sen istersen. Boks mu yapıyoruz burada? Futbol oynuyoruz futbol."

Hiç tasvip etmediğim el kol hareketleriyle üstüme yürüyen ikizimi göğsünden itip kendimden uzaklaştırırken "Sen oynadığın şeye futbol mu diyorsun?" diye sorup küçük, sinir bozan bir kahkaha savurdum. "Bana topla saklambaç oynuyormuşsun gibi geldi daha ziyade."

"Ya bırak!" dedi Fuat hırsla. Sonra hakem olarak seçtiğimiz arkadaşa dönüp ben işaret etti. "Görüyorsun sen de. Faul var işte. Ayrıca hakaret de ediyor. Fair-Play ruhuna yakışan hareketler mi bunlar? Soruyorum size."

Tam ona hak ettiği türden bir cevap verip Fair-Play ruhunu parçalamaya hazırlandığım sırada Âdem abim araya girdi. Beni omzumdan tutup kendinden yana çekerken "Ulan sizi aynı takıma koysak başka dert, rakip takıma koysak başka dert," diye bağırdı. "Hacivat, çekil geriye. Karagöz, sen de biraz yavaş ol oğlum. İnsan gibi oynayın şu oyunu. Beni delirtmeyin, kaleye geçiririm ikinizi de."

Âdem abinin müdahalesine diğer arkadaşlar da eşlik edince Fuat'la birbirimizden uzaklaştık ve oyun tekrar başladı. Yedişer kişilik takımları ayarlamamız bir saatimizi almıştı. Halı sahayı işleten Abdulkadir abiyi arayıp saat ona yerimizi ayırtırken maçı izlemeye Züleyha'nın da geleceğinden haberim yoktu. Eğer bilsem bu rengi solmuş eşofmanı giymezdim tabii. Fuat'ın cafcaflı şeylerinden birini araklardım. Ama ancak mahalleden topladığım çocuklarla halısahaya vardığımda onun tribünde oturup gecemi aydınlatacağını öğrenme şansım olmuştu.

Maç başladığından beri sürekli elim ayağıma dolanıyordu. Züleyha nasıl oluyor da beni her seferinde bir sersem ilkokul çocuğuna çeviriyordu, bilmiyorum. Ama top peşinde koştururken iki de bir dönüp ona bakmak, gol atınca ona doğru koşmak istiyordum. En ufak başarımı bile fark etsin istiyordum. Bak nasıl çalım attım, gördün mü Züleyha? Nasıl taktım topu doksana?

Elbette bizi izleyen bir dünya insan varken sürekli dönüp ondan yana bakamıyordum. Gol attıktan sonra Âdem abi bana sarılıp sırtımı sıvazlarken kafamı sola doğru çevirip Züleyha'nın ela gözleriyle buluşamıyordum. Fakat Allah'tan Âdem abimin ikiz kızları Yasemin ve Nazenin de tribündeydi de arada onlara şebeklik yapmak için o tarafa koşturduğumda Züleyha'nın geniş gülümsemelerinden payıma düşeni alıp şöyle derin derin iç çekiyordum. Ben Yasemin'in bana uzattığı minik parmaklarına öpücükler kondururken Züleyha'nın da Nazenin'e neden gol atmaya çalıştığımızı açıklamasını duymak beni gol atmaya teşvik ediyordu.

Arada bizim takımdan ya da karşı takımdan diğer çocukların da Züleyha'dan tarafa baktığını görünce içimde bir kıskançlık çoğalıyordu ki sormayın. Öyle anlarda karşıma şak diye Fuat'ın çıkması da kaderin tatlı cilvelerindendi işte. Ne kadar hırsım varsa ikizimden çıkarıyor, onu da zıvanadan çıkarmanın kıyısına geliyordum.

HayalciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin