Neredeyse iki bölüm uzunluğunda bir bölüm bırakıyorum ve 1250 oy geldiğinde yeniden görüşeceğimizi söyleyerek keyifli okumalar diliyorum!
Zeliha'nın benim evimde kaldığını hiç kimseye, hatta Suat'a bile söylememeyi planlamıştım. Bunu bir sır olarak yalnızca Zeliha'yla ikimizin arasında tutmak istemiştim çünkü en doğrusunun bu olacağına inanıyordum. Fakat Suat Züleyha'ya, Zeliha'nın sığınma evine gittiğini anlatınca Züleyha başıma çökmüş ve onu Zeliha'nın yanına götürmem için beni sıkıştırmaya başlamıştı. Hatta ben onu reddedince gaza gelmiş ve beni anneme şikâyet edeceğini bile söylemişti. Ben de mecburen ona Zeliha'nın benim evimde kaldığını söylemek zorunda kalmıştım. O öğrenince Suat da öğrenmişti tabii.
Neyse ki her ikisinin de bu sırrı tutacağına olan güvenim tamdı. Suat, bu mesele yüzünden başımın belaya gireceğinden delicesine korktuğu için ağzını açıp tek kelime etmiyordu. Züleyha ise Zeliha'nın sığınma evinde kalmamasına minnettar olduğu için sesini çıkarmıyordu. Fakat ikisi de gelip Zeliha'yı görmek, ona yardımcı olabilecekleri bir durum var mı diye bakmak istiyorlardı.
Ben bu işe çok gönüllü değildim. Zeliha'nın bundan rahatsız olabileceğini düşünüyordum. Birilerinin onun burada kaldığını bilmesi onu tereddüde düşürebilir gibi geliyordu. Bu yüzden neredeyse bir ay kadar ikizimle sevgilisini oyalamayı ve evden uzak tutmayı başarabilmiştim. Ama en sonunda bir akşam Züleyha beni aksine ikna etmeyi başarmıştı.
"Kız bir aydır evin içinde. Kimseyle görüşmüyor. Tek arkadaşı yaşlı bir teyze. Bırak da iki insan yüzü görsün kızcağız. Evde hapis hayatı yaşaması yetmiyormuş gibi bir de yakında duvarlarla konuşmaya başlayacak." Durup dehşet içinde bana baktığında neredeyse komik görünüyordu. "Belki de başlamıştır bile."
Zeliha'nın sürekli evde olması beni de rahatsız eden bir durumdu. Aslında ona çıkıp dışarılarda dolaşabileceğini, çok uzaklaşmadıkça bunun bir sorun olmayacağını söylemiştim. Hatta ona bir cep telefonu bile ayarlamıştım. Benden gelen herhangi bir maddi yardım teklifinde inatçı bir gurur abidesine dönüştüğü için yeni bir şey alamamış, benim eski telefonuma bir hat takıp ona vermiştim ama yeterliydi. En azından evden uzak olduğumda arada sırada mesaj atıp bir ihtiyacı var mı diye kontrol edebiliyordum. Buna rağmen Zeliha evden çıkmıyordu. Ara sıra sitenin bahçesindeki çocuk parkına inse ve sitenin içindeki markete gitse bile site sınırlarının dışına adım bile atmıyordu. Hal böyle olunca görüp konuştuğu insan sayısı da Habibe teyze ve benden öteye geçmiyordu. Bu yüzden Züleyha'nın ısrarlarına yenilmem çok zor olmamıştı.
"Tamam," demiştim. "Ama önce Zeliha'ya soracağım. Eğer o isterse Suat'la ikiniz bu hafta sonu bana gelirsiniz."
Doğrusunu isterseniz Zeliha'ya durumu açıklamak zannettiğimden daha kolay olmuştu. Cuma akşamı akşam yemeğimizi yerken ona olan bitenden bahsetmiş, kızmadığını görünce de Züleyha'nın onunla görüşmek istediğini söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalci
Humorha.yal.ci 1. (isim) Bir şeyi gerçekleşmiş gibi kabul edip zihninde tasarlayan kimse, ütopist. 2. (isim) Karagözcü. 3. (sıfat) Hayale kapılan, hayal kuran, hayalperest, hayalperver.