İçeriye girdiğimde ne kadar üşüdüğümü fark ettim. Tam mutfağa geçiyordum ki Sadık baba "Kızım Umut nereye gitti?"diye sorunca "Şey... Babacığım biraz işleri varmış da akşamleyin bize katılacakmış."dedim ama yüz ifadesi sertliğinden bir şey kaybetmemişti. Belli ki Umut'a inanmıyordu ama ben inanıyordum. Akşam geleceğim diyorsa gelecektir benim kocam!
Sadık baba ekstra bir şey daha demeyince ben de mutfağa geçtim ve annemin, ablamın ve kızların birlikte yemek yaptıklarını gördüm. Buna rağmen kızlara bana gülmenin cezasını ödetmeye kararlı girdim mutfağa ancak annem "Kızım arkadaşına bir selam vermek bu kadar mı uzun sürdü? Kocan sana evde doyamıyor mu?"diye önündeki biberleri kese kese tencereye atıp söylenince ağzım öylece açık, yerin dibine girdim. Kızlar ve ablam ise gülme krizine girdi.
"Anne ya! Ulu orta söylenecek şey mi bu! Senin de hiç ağzının ayarı yok he!"diye kulağına fısıldadım ve ellerimi göğsümde bağladım.
"Ay ne var? Biz bizeyiz işte. Siz de amma utangaçsınız kızım, ne yapayım?"diye annem de gülmüştü. "Ee ne zaman bana torun vereceksiniz?"
"Anne!" Bu sefer hepsi birlikte gülmüştü, ben burada utancımdan mosmor olurken!
"Gülün gülün. Şimdi istediğiniz kadar gülün. Sonra çok ağlayacaksınız."diye kızlara gözlerimi kıstığımda hemen gülmeyi kestiler. Ne de olsa ikisine karşı kozum vardı, bunu anlamışlardı. Biri ağabeyim, diğeri kocamın en yakın arkadaşıydı.
"Tehdit etme kızları cimcime."diye gülerek birdenbire mutfağa dalıp kolunu omuzuma atan ağabeyim burnumun ucuna da vurmayı ihmal etmemişti. Hatice'nin az önceki halinden eser yoktu. İçine büzülmüş, ya ağabeyimin gitmesini bekliyor ya da kendisi bir an önce buradan gitmek istiyor gibi gergin bir hali vardı. Gözlerimi bu sefer ağabeyime çevirdiğimde Hatice'ye baktığını gördüm. Demek Hatice bu yüzden domatese dönmüştü. Bu ikisi yakında olurdu inşaAllah. Sümeyye ile birbirimize göz kırptık. Önemli olan ağabeyimin boş olmamasıydı. Artık ondan da bir şüphem kalmamıştı evelAllah ki. Ablam, annem ve Sümeyye sohbet ederken ben onları izliyordum. Sonunda Hatice dayanamayıp patladı.
"Sümeyye çok geç oldu artık. Hadi biz gidelim. Güzide teyzeleri daha fazla rahatsız etmeyelim."
"Aa olur mu öyle şey kızım? Hayatta bırakmam. Akşam yemeğini birlikte yiyeceğiz. Sonra Muhammed bırakır sizi eve."diyen annem ile Hatice şok olmuş gözlerle ağabeyime döndü.
"H-hiç gerek yok. Gerçekten hiç gerek yok. B-biz kendimiz gideriz. Valla!"
"Seni yememden mi korkuyorsun?"diyen ağabeyimle Hatice daha da köşeye sıkıştı. Sesi de içine kaçtı. Ay kıyamam ya!
"Estağfurullah. Ben öyle demek istemedim. Sadece rahatsızlık vermek istemedim."
"Kız kardeşimin arkadaşları beni hiçbir zaman rahatsız etmez, şüphen olmasın!"dedi ağabeyim sinirli bir şekilde. Gözlerimi tekrar yüzüne çevirdiğimde kaşlarını çatılı gördüm. Basbayağı Hatice'ye gider yapıyordu bu. Ama neden? Hatice'nin konuşması yarıda kalmıştı. Demek ki sonrasında olan şeylerde vardı ki Hatice köşe bucak kaçarken ağabeyim ona gider yapıyordu.
Yakında çıkardı kokusu!
***
"Ben bakıyorum!"diye çalan zile koştum.
"Bak bak! Kocası geldi diye nasıl hemen otuz iki diş koşuyor."diye dalga geçti ablam tabakları masalara dizerken. Biz hanımlar mutfakta, erkekler ise salonda yiyeceğimiz için iki ayrı masa hazırlıyorduk. Umut da gelmişti ve ablam haklıydı. O geldi diye bu kadar sevinmiştim.
Koşarak ve büyük bir heyecanla kapıyı açtığımda karşımda Umut ve Can'ı gördüm. Allah'tan üzerim müsaitti. Sümeyye! Hatice'yle birlikte bugün bittiniz! İçimden gülerken Umut kalbimi yara yara yaklaştı ve yanağımdan öpüp "Naber karıcığım?"dedi, sonra da montunu astı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI MUCİZE OLSUN
Fiksi RemajaSakar, komik, saf ruhlu, 21 yaşında, PDR okuyan, başarılı bir genç kız; Mucize Güngören. Sessiz-sakin, soğuk, 23 yaşında, mimarlık okuyan, bebek yüzlü bir genç adam; Umut Tekinoğlu. Aileleri tarafından hiç istemedikleri halde evlendirilen iki gencin...