~3.Bölüm~

24K 1.2K 136
                                    

Aynı tavırla gözlerini çeken Umut, sinirle içeri girdi. Şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Koskoca evde onunla yalnız kalmıştık.

Yatağa oturdum ve onun merdivenlerdeki ayak seslerini dinledim. Etraf yine sessizliğe bürünse de bir süre sonra kulakları sağır edecek bir gürültü ortaya çıkınca ellerim istemsizce kulaklarıma gitti.

Hemen dışarı attım kendimi. Sesler odanın dışından daha bir artmıştı. Umut'un bulunduğu odanın kapısına doğru gidince o gürültülerin nereden geldiğini anlamış oldum.

Umut hem bağırıyor hem de etrafı yerle bir ediyordu.

"Allah kahretsin!"dedi bam! Vazoya yazık oldu.

"Neden ben ha neden!" Bam! Çerçeveye de artık gerek kalmadı.

"Nefret ediyorum hepinizden! Hayatımı mahvettiniz!"dedi ve bu sefer de yatağı dağıtmaya başladı.

"Allah belanızı-"diye devam edemeden beni fark etti ve ellerini yataktan çekti. Kahve gözlerini üzerime dikip dik bir pozisyona geldi ve üzerime yürümeye başladı. Korkudan neredeyse altıma edecektim. O bebeksi, masum yüzü bile öfkesini bastıramıyordu.

Gözlerimi yumup olacaklara hazırladım kendimi. Şükürler olsun ki o sadece kapıyı suratıma kapatmakla yetinmişti. Aksi takdirde olacakları düşünemiyordum.

Dalgın ve çaresiz az önceki oturduğum odaya geri döndüm ama kapıyı kapattığımı unutmuş olmalıyım ki kafamı çarptım. Unutkanlığımın cezasını şimdi kafam ödüyordu. Hep Umut yüzünden! Kafa mı bıraktı mübarek buz kütlesi!

Odaya girer girmez hemen üstümdeki fazla ağırlıklardan kurtuldum. Gelinlik de hakikaten fazla ağırdı. Kısa bir duştan sonra üzerime bir etek ve uzun kollu bir bluz giydim. Allah'tan makyaj yapmalarına izin vermemiştim. Makyaj yapınca yüzüm aynı palyaçoya benziyor. Sonra da gel uğraş!

Son olarak da yazmamı da taktığımda karnım zangır zangır guruldamaya başladı. Görgüsüz mide ne olacak! Daha bu evde ilk günümüz yahu. Biraz boğazına mukayyet ol ama değil mi?

Elimi karnıma bastırıp mutfağa indim. Vallahi şu an hiç görgülü rolü yapamazdım. Gözlerimden kalpler fışkıra fışkıra daldım mutfağa. Önce bir bardak su içip yemek yapmaya koyuldum. Umut da acıkmış olabilirdi. O yüzden yemek yemeyip önce ona bir tepsi hazırladım ve korkulu adımlarla merdivenleri çıkıp odasına yaklaştım.

Odası dedim de galiba ayrı odalarda kalacaktık, Umut böyle davrandığına göre... Aman Allahım! Ben ne diyorum? Sanki çok meraklıyım onunla aynı odada kalmaya da ondan üzülüyorum. Tövbe estağfurullah.

Elim geri geri gitti resmen kapıyı tıklatırken ama tık tık sesiyle yetinmedim. Ses gelmeyince bu sefer hayvan gibi giriştim kapıya. Derken Umut rüzgar gibi kapıyı açınca elim az daha ağzının ortasına çarpacaktı.

"Ne var! Ne istiyorsun!"diye bağırınca sesim içime kaçtı. Kedi gibi miyavlayıverdim.

"Şey... Ben yemek yaptım da belki acıkmışsındır diye-"

"Senden yemek isteyen mi oldu! Sen git o masum kız ayaklarını babama yuttur. Şimdi beni rahat bırak!"deyip yine gürledi alemin kralı!

"Ama sabahtan beri hiçbir şey yeme-" yine lafı boğazıma tıktı.

"Sana beni rahat bırak diyorum!"diye bağırıp elimdeki tepsiyi yere devirdi.

O an sinirle ikimiz de birbirimize baktık.

"Bak! Artık yemek filan yok!"dedi ve yine sertçe kapıyı yüzüme kapattı.

Dolan gözlerimi öfkeyle içime akıtırken etrafı toplamaya başladım. Ne sanıyor kendini bu buz kütlesi! Bana böyle davranmaya hakkı yoktu! Her ne olursa olsun! Kocam olsa bile.

ADI MUCİZE OLSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin