Sabah saatleri güneş tam tepede ve şirket çalışanları daha yeni yeni geliyorlardı.Rüyada tabi.Herkes işinin başına geçmek için yerlerine gidiyorlardı.Rüyada daha yeni gelmişti şirkete.İçinde halâ dünkü adama ne olduğunu bilmediği bir bilinmezlik vardı.Ama yinede umutludu.Çünkü hangi patron sadece yanında çalışan bir asistanını bu kadar savunur ki diye düşünüyordu.Ama bilmediği bir şey vardı.O da Miraçın uğruna ne bedeller ödeyeceği hatta onun için ölüp de öldüreceğini bilmiyordu.
RÜYADAN
Şirkete gelince benim için ayrılmış olan yerime geçmeden önce bir kahve almak için aşağıya inmeye karar verdim.Asansöre binmek yerine lanet merdivenleri kullanacaktım.
5 dakikalık işkenceden sonra aşağıya inebilmiştin.Tam kafeteryaya yönelecekken arkamdan sesimi duydum.
"Rüya"
Dönüp baktığımda dün tanıştığım ama yenide olsa çok sevdiğim danışman olan Helini gördüm.
"Günaydın nasılsın canım?"
Sıcakkanlılıkla söylediği üzerine bende tebessüm ettim.
"Sanada günaydın iyiyim bu arada sen nasılsın?"
Gülümseyerek cevap verdi.
"Bende iyiyim sağol"
"Şey ben kahve alacaktım sende ister misin?"
Tam cevap verecekken aklına yeni bii şey gelmiş gibi hemen hızlıca konuştu.
"Olur ama önce yukarıya çıkman gerekli Miraç bey gelir gelmez Rüya gelince odama gelsin dedi"
Off yine mi bu adam ya.Ben ondan köşe bucak kaçarken ve yüzünü bile görmek istemezken o inatla dibimde bitiyordu.
Salak.Adamın şirketinde çalışıyorsun birde yüzünü görmek istemiyorsun.
İç sesime küfürler yağdırırken bir yandan da hak veriyorum aslında.Şirketinde çalışıyordum birde yüzünü görmek istemiyordum.Bende çok şey istiyordum canım.
"Tamam önce şu kahveyi alayım.Sonra giderim."
Anında cevao verdi.
"Hayır!Önce ona uğra.Bilirsin bekletilmeyi sevmez"
Bıkmıştım ama artık ha.Daha 2 gündür buradayım.Herkes bana yok bilmem lafını ikiletme,bir şey derse sorgusuz hemen ya,sözünü kesme,onu yap,bunu yapma.Yeter artık.Oldu olacak birde karşısında saygıyla da eğilelim.Gerçi onu adamları yapıyor ya neyse.
"Off tamam Helin.Gidiyorum bir kahve içmemize izin vermediniz ya"
Sitem ederek ve söylenerek yjne lanet olasıca merdivenlere yönelmiştim.
Dakikalar içerisinde yukarıya gelebilmiştim.Odasının önüne gelince önce derin bir nefes alıp ardından Bismillah çekip kapıyı tıklattım.
"Gel"komutunu duyuna kapıyı açıp içeri çıktım.Sevgili patroncum!arkasını bana dönmüş bir şekilde koltuğuna oturmuştu.
Geldiğimi farketmiş olacak ki o sert ve buz gibi sesiyle konuştu.
"5 dakika geciktin"
Bu adam şakamıydı.Resmen dakikaları sayıyordu.Kendimi zorda olsa tutarak cevap verdim.
"Bir daha olmaz.Merak etmeyin"
Nihayet arkasını dönüp bana bakmaya başladı.Koltuğuna daha çok yaslandı.Sanırım otoritesini gozume sokuyordu.Bir şey yapmasına gerek yoktu.Zaten her yerinden ego fışkırıyordu mübarek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDİŞ
General FictionBırak..gideyim..ne olu-rr Bakışları halâ buz gibiydi.Aynı onu ilk gördüğüm gün gibi.O zaman anlamalıydım bu zalim gözlerin ne demek istediğini.Ama çok geç farkettim en başından beri beni istediğini.Şu an ise köşeye sıkışmış gibi hissediyorum.Gururum...