YAZARDAN
Rüyanın annesi kızı ortalıktan kaybolduğundan beri perişandı.Bursa'ya diye yola çıkan kızından hiçbir haber yoktu.Üstelik Bursaya falan da gitmemişti.
"Oğlum nereye gider benim kızım.Günlerdir haber yok.Telefonu da kapalı.Bul onu bana ne olur!"
Çaresiz ve yakarış dolu sözlerinden sonra salonda öylece duvara bakan Kerem de kardeşinin nerede olduğunu bilmiyordu.Öylece oturmuş boş boş düşünüyordu.Onların bu hâllerini gören Yaren ve Serkan da haberi aldıklarından beri buraya gelmişlerdi.
Belki annesi ve Kerem bir şey bilmesede Serkan ve Yaren az çok ne olduğunu tahmin edebiliyorlardı.Çünkü Rüya bundan birkaç gün önce her şeyi onlara anlatmıştı.Miraçın asıl amacının ne olduğunu ve geriye kalan her şeyi.Ancak bu konudan Kereme bahsedip ya da bahsetmemeleri konusunda kararsızlardı.Yine de en sonunda Yaren dayanamayarak her şeyi anlatmaya karar verdi.
"Kerem şey biz biraz konuşalım mı mutfakta?"
Kerem çaresiz bakışlarını ona çevirip hafifçe başını sallayıp onu onayladığını belirtti.Serkanda onlarla birlikte kalkıp mutfağa doğru gittiler.
"Bak şimdi bizim sana söylememiz gereken bir şey var ama önce sakin ol tamam mı?"
Tek kaşını kaldırıp ne dediğini anlamaya çalıştı Kerem.
"Ne diyorsun kızım!?Doğru düzgün anlatın şunu!"
Yaren ve Serkan son defa biribirlerine tedirginlikle bakıp anlatmak ve onun tepkisini ölçmek için derin bir nefes aldılar.
...
RÜYADAN
Gözüme çarpan güneş ışıklarıyla gözümü açtım.Uyuduğum yerde biraz daha kıvrandıktan sonra doğruldum.Ah doğru ya.Burası benim her gün uyandığım odam,evim değildi.Gerçekler bir tokat vuruldu yüzüme.Ben buraya ait değildim.Bu ev,üzerinde huzursuzca uyuduğum bu yatak...Hepsi çok yabancıydı bana.
Benim ne yapıp ne edip bir an önce buradan kaçmam lazımdı.Yoksa ömrüm bu evde tutsak hayatıyla çürüyecekti.En önemlisi ailem ne çok merak etmişlerdir beni.Annemi,yaramaz Azrayı hatta ve hatta o hep dalga geçtiğim abimi bile özledim...
Kim bilir şimdi ne haldedirler.Beni düşüncelerimden ayıran şey kapının tıklandıktan sonra açılma sesiydi.Başımı oraya çevirdiğimde annem yaşında çok tatlı bir kadın odaya girmişti.Üzerindeki kıyafetlere bakılacak olursa sanırım bu evin çalışanıydı.
"Efendim Miraç bey hazırlanıp kahvaltıya inmenizi söyledi"
Niye bana efendim diye hitap ediyordu ki.
"Ablacım sen bana Rüya de.Efendim deme"
"Olmaz öyle şey.Miraç bey çok kızar sonra"demesiyle sinirle gözlerimi devirdim.O lanet adam bana nasıl seslenileceğine de kızıyor anlaşılan.
"Olur olur.Sen bana Rüya tek söyle yeter"dedim sevgiyle.
"Peki kızım öyle olsun.Miraç bey 5 dakika içinde kahvaltıya insin dedi"dedikten sonra cevap vermemi beklemeden gitti.
Tabi ya ben kimim ki cevaplarım ve söz hakkım olsun.O nasıl isterse öyle olur.Maço kılıklı adam...
Sinirlendirmemek için çabucak banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.Düne göre biraz daha iyiydim en azından.Ama yine de bir şeyler eksikti.Gülümsemem gibi.Artık hiç gülmüyordum.Gülemiyordum...Banyodan çıktıktan sonra 2 gündür üzerimde olan kıyafetlere baktım.Aslında Miraç bana dolapta istediğim her şeyin olabileceğini söylemişti.Dolaba yönelip kapaklarını açtığımda gözlerim kocaman açıldı Bir sürü, çeşit çeşit kıyafetler,ayakkabılar,t-shortlar ve daha neler neler...Birkaçının bedenlerine baktığımda hepsininde bedeni tam bana göreydi.Ama nasıl olurdu.Bedenimi nereden biliyordu bu.Sapık mı acaba??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDİŞ
General FictionBırak..gideyim..ne olu-rr Bakışları halâ buz gibiydi.Aynı onu ilk gördüğüm gün gibi.O zaman anlamalıydım bu zalim gözlerin ne demek istediğini.Ama çok geç farkettim en başından beri beni istediğini.Şu an ise köşeye sıkışmış gibi hissediyorum.Gururum...