Sanki zaman durmuş ve biz o vaktin içinde hapsolmuş gibiyiz.Ne etraftaki alkış sesleri ne de çevreden gelen herhangi bir ses şuan kalbimin korkudan attığı gibi yüksek değildi.Şuanda hiçkimse umrumda değildi bir kişi hariç.O da birazdan bana ne yapacağını bile bilmediğim Miraç Korkmazdı.
Bir dakika ya.Ben niye ondan korkuyorsam.Beni burda gördüyse gördü.Ne yapacakki.Hem ona ne ki.Evet evet.Haklıydım.Bana bir şey demeye burda ne yaptığımı sormaya sorgulamaya hakkı yoktu.Ama yinede azıcık tırsıyordum yalan yok.Çünkü şuanda benim yerimde kim olsa bile bu zifiri karanlık misali gözleriyle kor yangınları vaad eden bu adamdan korkmamak elde değildi.
Alkış sesleri halâ devam ederken o gürültüyü tek bir ses bastırdı.O da hiç şüphesiz Miraçtı.
"KESİN LAN!"
Kulakları sağır edecek derecede bağırmasıyla herkes birden put kesilmişti.Bakışları tekrar beni bulduğunda bu sefer gözlerine bakmaya cesaret edemedim.Keşke yer yarılsada içine girip kaybolsam.
Alkış sesleri sustuğunda benim gibi herkes ne olduğunu ya da ne olacağını merak ediyorlardı.
"Toplantı bitmiştir.Boşaltın burayı!"
Kimse tek kelime bile etmeden hemen hızlı bir şekilde kafeyi terk ettiler.
Acaba bende gitsem mi.Bir yanım gitmenin iyi bir fikir olacağını bir diğer yanımda gitme diyordu sanki bana.En sonunda ayaklarım benden izinsiz sahneyi terk etmek için harekete geçmişti ki Miraç bunu anlamış olacakki tekrardan bağırdı.
"Olduğun yerde kal"
Dişlerimi sıkarak istemeyerekde olsa arkama dönüp gitmedim.Hadi bakalım sonumuz hayrolsun.
Sürekli gözlerimi kaçırıp duruyordum.Onun olmadığı her yere bakıyordum şuan.Oysa gözlerinin benim üzerimde olduğunu çok iyi biliyordum.
Ortamdaki bu sessizlik Yılmaz amcanın gelmesiyle son buldu.
"Miraç bey bir sorun mu var"
Ellerinin önünde birleştirmiş başı eğik bir şekilde duruyordu.Oysaki o Miraçtan çok daha büyüktü.
"Kaybol burdan.Kimse de ben izin vermeden buraya girmeyecek.Anlaşıldı mı!"
Yılmaz amca şaşkın bakışlarıyla bir bana bir de ona bakıyordu.Miraç cevap alamadığı için sinirlenmiş olsa gerek tekradan bağırdı.
"ANLADIN MI DEDİM LAN SANA?!"
Kükremesiyle Yılmaz amca hemen cevap verdi.
"An-nladım abi"
Kekeleyerek konuşmasından korktuğu belli oluyordu.
Konuştuktan sonra bir şey demeden hızlıca gitti.İşte şimdi bitmiştim.Miraç bakışlarını benden ayırmadan üzerime doğru geliyordu.O geldikçe bende aksine geri geri gidiyordum.En sonunda sırtım duvara değince kaçacak başka yerimin kalmadığını anlamıştım.
Tam dibimde bitip ellerini duvarın her iki yanınada koyup hareketlerimi kısıtladı.Gözlerini gözlerime dikip ondan beklenilmeyecek bir sakinlikle konuştu.
"Sadece bir defa sorucam.Eğer istediğim cevabı alamazsam senin için hiç iyi şeyler olmayacak.Senin burda ne işin var?"
O kadar sakin söylemişti ki çok şaşırmıştım.Normalde olsa çoktan bağırıp küfür etmesi gerekiyordu.Belki de onunkisi fırtına öncesi sessizlikti.
Cevap vermediğimi görünce burun kemiğini sıkıp derin bir nefes aldı.Yavaş yavaş sinirlendiğini anlayabiliyordum.Birden yanımdaki duvara yumruk atmasıyla neye uğradığımı şaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDİŞ
General FictionBırak..gideyim..ne olu-rr Bakışları halâ buz gibiydi.Aynı onu ilk gördüğüm gün gibi.O zaman anlamalıydım bu zalim gözlerin ne demek istediğini.Ama çok geç farkettim en başından beri beni istediğini.Şu an ise köşeye sıkışmış gibi hissediyorum.Gururum...