Bazen etrafımızda olan biten her şeye kör ve sağır olabiliyormuşuz.Onu anladım bende.Bunca zaman nasıl anlayamamıştım beni istediğini.Daha doğrusu düşüncesi bile çok saçma geliyor bana.
Ben basit bir lise öğrencisi iken o ise bildiğim kadarıyla acımasız,duyguları olmayan karanlık bir adam.Sahi böylesine duygusuz bir adam aşk,sevgi ya da sevmek nedir bilir miydi?Bunun cevabını vermek sanki dünyadaki en zor soruya cevap bulmak gibi bir şeydi.
Şuan da ise bilmediklerimin cezasını çekiyordum.
"Bırak!Ne yapacaksın bana!?"
Bir yandan sorularıma cevap istiyor bir yandan da kolumu kurtarmaya çalışıyordum yoksa yarına moraracağına yemin edebilirdim.
Ben halâ yersiz bir çaba içerisindeyken elini giydiği paltonun cebine atıp telefonunu çıkardı.Ben ona anlamaz gözlerle bakarken yüzüne yerleştirdiği sırıtışla yüzünü bana çevirdi.
"Madem direnmek istiyorsun o zaman bende zor kullanmak zorunda kalıyorım küçüğüm!"
Ne demek istemişti şimdi.Telefonunu bana çevirince bende bakışlarımı oraya çevirdim.
Hayır!Olamaz bunlar ailemdi.İstemsizce dolan gözlerimden bir yaş firar etti.
"Allah belanı versin!Ne.istiyorsun bizden!?"
Omzuna vurup deli gibi ağlıyordum.Ama o halâ duygusuzca bakıyordu gözlerime.Hiç mi vicdanı yoktu?
"Benim istediğim tek bir şey var o da sensin.Yani ailenin hayatı sana bağlı Rüya."
En sonunda dayanamayarak yere dizlerimin üzerine çöktüm.Sadece bağırarak ağlamak istiyordum burada.
"Neden anlamak istemiyorsun?İstemiyorum seni!Seni istemeyen birini isteyecek kadar mı gurursuzsun?"
Söylediklerim onu sinirlendirmiş olacak ki o da benim gibi bir dizini kırıp yere çöktü.Ani bir hareketle elini çenemde hissettim.
"Bir daha benimle böyle konuşursan sana unutamayacağın acılar yaşatırım lan!"
Dişlerinin arasından tıslayarak söylemişti bunları.Boynundaki damarlardan çok fazla sinirli olduğu belli oluyordu.Cevap vermediğimi görünce çenemi daha çok sıkmaya başladı.
"ANLADIN MI!?"
Zar zorda olsa"Anladım"diyebildim sadece.Verdiğim cevaptan sonra yüzünde tatmin olmuş bir ifade belirdi ve çenemdeki eli yavaşça yanağıma değdi.Elinin tersiyle yüzümde geziniyordu elleri.
"Aferin benim güzelime.Şimdi kalk ayağa.Benim sevdiğim kadın bu kadar güçsüz olamaz"
Doğru söylüyordu.Bu durumu asla ama asla kabullenmeyecektim.Gözümdeki yaşları silip yavaşça ayağa kalktım.
"Bak güzelim ya şimdi uslu uslu benimle gelirsin ya da ben hiç zorlanmadan seni zorla götürürüm ve inan bu sana pahalıya patlar."
Ne yani hiçbir şey olmamış gibi onunla gitmemi mi istiyordu?
"Gelmeyeceğim!Asla anladın mı asla!"
Dik başlılıkla ve kararlılıkla söylediklerimden sonra dişlerini sıkmaya başladı.
"Ne demek gelmeyeceğim lan!Geleceksin!"
"Gelmezsem ne yaparsın?"
Dudakları yana kıvrılıp hafifçe sırıttı.
"Eğer gelmezsen şu telefondaki aileni bir daha göremezsin!Tek bir kelimeme bakar ölmeleri."
Tam o anda kalbimde bir sızı hissettim. Bu kaybetme korkusuydu.Onun için birini ya da birilerini öldürmek bu kadar kolay mıydı?Şu an anladım ki Miraç sandığımdan daha karanlık bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDİŞ
General FictionBırak..gideyim..ne olu-rr Bakışları halâ buz gibiydi.Aynı onu ilk gördüğüm gün gibi.O zaman anlamalıydım bu zalim gözlerin ne demek istediğini.Ama çok geç farkettim en başından beri beni istediğini.Şu an ise köşeye sıkışmış gibi hissediyorum.Gururum...