Joohyuk pastasını üflerken herkes onu alkışlıyor ve doğum günü şarkısı söylüyordu. Jungkook hariç. O köşede bir sandalyeye oturmuş beni bekliyordu. Beklemese iyi olurdu ama, ona inanacağımı falan düşünmüyordu herhalde. Jungkook ve arkadaşlarını haksız bulmak? Hah, düşüncesi bile komikti.
''Taehyung gel hadi fotoğraf çekiniyoruz'' diyen Joohyuk'a bakıp gülümsedim ve fotoğraf karesine girdim. Jungkook ise gözlerini devirdi ve
''Kocacım, artık benimle ilgilenir misin?'' Başka problemim yokmuş gibi herkese rezil oluştu bir de. Ne bağırıyordu ki? Gözlerimi devirdim ve yanına ilerledim
''Bağırmasana, salak mısın'' dedim omzuna vurmadan hemen önce. Gevşek gevşek sırıttı.
''Seni kimseyle paylaşmak istemiyorum Tae'' dedi ve elini çenesinin altına koyup bana bakmaya başladı
''Mal mıyım ben de paylaşıyorsun beni?'' deyip gözlerimi kıstım. Bazen Jungkook'tan da fena oluyordum. Tabii ki böyle bir şeyi kast etmiyordu ama biraz süründürmekten zarar gelmezdi. Ayrıca onu affedeceğimi düşünmesini falan da istemiyordum.
''Yok artık'' dedi şaşkınca, ellerini saçlarının arasından geçirdi ve gözlerini kırpıştırdı bir iki kere. Ardından burnunu kırıştırdı ve bir hapşırık
''Ay ölecek misin sonunda?'' dedim heyecanlı çıkarmaya çalıştığım sesimle, o ise etrafa baktı ve ardından bir yerde sabitledi gözlerini
''Birileri beni öldürmeye çalışıyor bence'' dediğinde baktığı yere baktım. Sanırım Joohyuk'a gelen çiçeklerdi bunlar. Çiçeklere alerjisi olan Jungkook yeni getirildiği belli olan güllere kaşlarını çatmış bakıyordu
''Çiçeklere düşmanınmış gibi bakmayı kes'' dedim alayla, ciddi yüz ifadesiyle bana baktı
''Onların düşmanım olduğunu en iyi senin bilmen lazım'' dedi ve ürperirmiş gibi yaptı. Jungkook liseden mezun olduğumda mezuniyetime bir buket papatya ile gelmiş ve gün boyunca kırmızı gözlerle gezmişti. O günleri hatırladıkça dünyanın en mutlu insanı oluveriyordum. Jungkook o zamanlar benimle çok ilgiliydi.
''Daldın'' dedi elini yüzümün önünde sallayarak
''Bir şey geldi aklıma da onu düşündüm'' seni düşündüm diyemedim, eski günlerimizi düşündüm diyemedim.
''İyi iyi, ne zaman bitecek bu parti?'' dedi ve kolundaki saate, ben de baktım onunla beraber. Saat daha 11'di. Normal Jungkook için eğlence bu saatten sonra başlardı
''Sen git bence, evine de bir an önce var'' dediğimde kolumu tuttu ve oturduğu sandalyeden kalktı
''Benim evim senin yanın Tae'' Jungkook yapma, düşerim böyle şeylere, yapma.
''Romantiklik yapmak için biraz geciktin Jungkook. Yaklaşık 1 ay kadar. Bildiğin gibi yakında boşanacağız ve bu senin kararındı. O yüzden hadi git artık''
Jungkook kafeden gitmişti ve yüzümdeki gülümsemeyi silmiştim. Nasıl oluyordu da varlığı bile beni mutlu etmeye yetiyordu? Saat gece yarısını geçerken eve girmiş ve ayakkabılarımı çıkarmıştım. Büyükannem ve büyükbabam uyumuştu sanırım. Tüm ışıklar kapalıydı ve ev sessizdi. Yorgun adımlarla odama ilerledim. Jungkook şerefsizi nasıl olmuştu da gitmişti bilmiyordum. Neden peşimde biraz daha koşturmamıştı?
Ah Taehyung ah, liseli ergen misin sen? Çocuğun peşinden koşmasını istiyorsun?
Odamın ışığını açtığımda çift kişilik yatağımda uyuyan Jungkook ile karşılaşmıştım ve bu görüntü beni içten içe mutlu etmişti. Bu salak gitmemiş miydi? üzerimdeki ince hırkayı çıkarıp yatakta kıpırdanıp duran Jungkook'a baktım. Üstündeki pijama benim pijamam mıydı? Uyansın istemiyordum. Sessizce kıyafetlerimi değiştirdim ve her zaman giydiğim pijamamı giymedim. Jungkook bey benden önce davranmıştı çünkü. Başka bir pijamayı giydikten sonra yatağa girdim ve uzun zaman sonra güzel bir uyku çektim.
''Ee yuh be Taehyung, kaç kilosun sen?'' hayal meyal duyduğum seslerle gözümü açtım. Kolumu Jungkook'un üzerine atmış ve bacaklarımı bacaklarına sarmıştım, sanırım ağırlığımı üzerine veriyordum
''Ne diyorsun be?'' diye çektim hem kolumu hem bacağımı
''Kilo mu aldın diyorum? Eskiden bu kadar ağırlık yapmıyordun üzerimde uyuduğunda'' arsız arsız güldüğünde gözlerimi devirdim ve üzerimizdeki yorganı çekip yataktan kalktım
''Aynen Jungkook, senden ayrılınca iştahım açıldı'' kendine söylediğim lafı duymamazlıktan geldikten sonra kalktı o da yataktan. Pijamam üstünde komik durmuştu. Boyumuz neredeyse aynı olsa da Jungkook yapılıydı ve ben kesinlikle değildim. Bana bol gelen pijamalar onun vücudunu sarmıştı. Cidden Jungkook bu halin ne, demek geldi içimden ama sustum.
''Beni gereğinden fazla inceliyorsun'' dedikten sonra gri pijama üstünü çıkardı. Dolabımı açıp içinden küçük siyah bir valiz çıkardı. Jungkook biz ayrıldıktan sonra vücut çalışmalarını arttırdın mı sen?
''Madem kıyafet getirdin, pijama niye getirmedin? Ayrıca akşam niye dönmedin sen?'' dedim dolabımın önüne geçerken
''Pijama da getirdim ki'' dedi yüzsüz yüzsüz
''Niye benimkini giydin o zaman?'' dediğimde güldü ve manzaramı kapatarak üstünü giyindi ardından da altını çıkardı ve hızlıca giydi.
''Öyle istedim çünkü. Ayrıca hızlı giyin işe geç kalacaksın'' dedi ve yatağa geri oturdu. Salaktı bu çocuk salaktı.
''Çık da giyineyim. Eski kocam olduğun için ben giyinirken beni izlememen gerekiyor'' dedim sweat'inin yakasından tutarak
''Henüz eski kocan değilim ama tamam bakalım'' dedikten sonra somurtarak çıktı odadan ve ben de hızla giyinip yanına salona gittim. Niye bu kadar kolay affediyordum ben bunu?
--
Bölümdeeen Ggukie
bu da taetae bebişi