otuz ikinci bölüm

9.9K 667 91
                                    


 Baygın bakışlarımla sabahtan beri susmadan konuşan Jimin'i dinliyordum. Derin bir nefes alıp susması için esnedim ancak o bunu görmezden geldi

''Jimin, biliyorum çok üzgünsün ama başıma şişirmen seni Yoongi ile barıştırmaz'' dudaklarını büzüp kollarını göğsünde birleştirdi

''Onsuz ne yapacağım ben?'' gözleri dolduğunda, oturduğum koltuktan kalktım ama her yerim uyuşmuştu. Kaç saattir burada oturuyordum tabii. Uyuşması çok normaldi

''Jimin, Yoongi olmadan ölmezsin. Kendine gel artık. İki çocukla ortada bırakılmış gibi davranmayı kes'' kollarını çözüp büzdüğü dudaklarını eski haline getirdi

''Çok realistsin'' dediğinde güldüm, gözyaşlarını silip karışmış saçlarını düzeltti

''İyi misin biraz daha?'' sorduğum soruyla kafasını salladı

''Sana yaptığım bunca şey için çok üzgünüm Taehyung, meğer sen ne iyi bir insanmışsın'' aklı yeni yeni yerine gelse de bir şey demedim ve omuzlarımı silktim

''Boşver bunu, bir an önce toparlan ve sevgilinle barış. Kocamla beni de yalnız bırak'' şakayla karışık söylediğim şeyle güldü

''Yoongi benimle barışacak değil mi ya? Dayanamaz o bana'' sinirle ofladım, Yoongi de Yoongi

''Bu kadar barışmak istiyorsan çabala, ağlayıp durma''  o an gözlerinin içinin parladığına yemin edebilirdim

''Saçımı siyaha boyayalım''  mutfağa ilerlerken gözlerimi devirdim. Ne kadar da yaratıcı bir yöntemdi

''Saçının siyah olması gayet doğal değil mi?'' Hızlıca mutfakta yanıma gelmişti

''Hayır bak anlamıyorsun, Yoongi pembe saçlarımı seviyor çünkü tam bir bebeğe benzediğimi düşünüyor ancak ben siyah saçla tam bir afet oluyorum'' samimiyetsizce gülerek kafamı salladım

''Sana kızgın, saçını siyaha boyayıp sözde afete dönüşeceğin için seni niye affetsin ki''  beni umursamadan içeriye geri döndü, ben de peşinden gittim

''Jungkook'a söyleyeyim de şu grubu bir araya getirme işini hızlandıralım'' grup lafını duyduğumda gözlerimi devirdim

''Açıkçası Jungkook'un grupla tekrar birleşmesini istemiyorum'' bana baktı şaşkınca

''Neden ki? Jungkook grubu seviyor'' bunu biliyordum ama yine de istemiyordum

''Benimle zaten işi yüzünden çok ilgilenemiyor. Bir de gruba başlarsa hiç ilgilenemeyecek. Haftada en az iki gece çıkacaksınız, of Jungkook tam bir salak'' kaşlarını çattı

''Jungkook'a sakın bunu söyleme yoksa grup işinden vazgeçer'' cidden vazgeçer miydi acaba?

''Gerçekten mi?'' dediğimde kafasını salladı

''Taehyung, Jungkook seni senin sandığından çok daha fazla seviyor. Şimdiye adar yaşadığınız tüm sorunların sebebi bizdik farkındayım ama bundan sonra böyle biri olmayacağım. Birbirinizi hep çok sevin ve sakın Yoongi ve benim gibi ayrılmayın'' aklı yine Yoongi'ye kayarken ağlamaya başlamış ve ellerini yüzüne kapatmıştı


Jungkook eve geldiğinde Jimin duşa girecekti ve cidden, sonunda yalnız kalabilmiştik. Yatak odamıza girdiğimde, yatağın üstünde altında sadece siyah bir eşofmanla oturan Jungkook'la karşılaştım

''Taehyung bey sonunda gelebildiniz'' dediğinde güldüm. Jimin'e banyoya girmeden önce temiz havlu vermiştim ve bu en fazla 1 dakika sürmüştü. Jungkook ne ara tişörtünü çıkarmıştı da sonunda diyordu, yanına ilerleyip yatağın diğer tarafına oturdum

''Geldim işte, sabredemedin'' dediğimde beni belimden tutup kucağına oturttu.

''Jimin'le Yoongi hyung barışsa da doya doya sevsem seni'' deyip saçlarıma dokundu. Gülümsedim

''Jimin'in grubu kurma işini hızlandırmanı istiyor'' dediğimde dudaklarını boynuma götürdü ve minik öpücükler bıraktı

''Kendin hariç kimsenin yanına benim olduğuyla ilgili bir ek getirme. Benim sadece Taehyung'um var. Taehyung'umun da bir tek Jungkook'u'' sözleriyle kıkırdadım, Elleri belimdeyken ben de ellerimi boynuna doladım

''Grupla kaç gece çalacaksınız Jungkook-ah'' tatlı bir sesle konuştuğumda, belimdeki elini sıkılaştırdı

''İstersen hiç çıkmayız biliyorsun değil mi? Senin tek bir sözüne bakar'' dudaklarımızı birbirine yaklaştırıp nefeslerimizin birbirine karışmasına izin verdim

''Ama arkadaşın üzülür Jungkook-ssi'' oynadığımın farkındaydı, dudaklarımızı birleştirdikten sonra, uzunca öptü beni

''Sen üzülmediğin sürece, kimin üzüldüğü umurumda değil'' Jungkook'un bu yeni hali beni öyle mutlu ediyordu ki

''Seni seviyorum Jungkook-ah'' deyip dudaklarımızı tekrar birleştirdiğimde, odanın kapısı çalındı

''Taehyung-ah, Jungkook-ah. ben çıktım duştan. Saçıma bakmak isteyebilirsiniz afet gibi oldum. Salona gelin'' dudaklarımı dudaklarından ayırdığımda, ofladı

''Ya, Jimin saçına başlayacağım ya'' Jungkook sinirle konuşurken kucağından kalkmış ve istemesem de Jimin'in yanına gitmiştim.

Saçları cidden yakışmıştı

''Saçların güzel olmuş Jimin'' dediğimde gülümsedi, Jungkook da üstüne tişört giyip gelmişti yanımıza

''Jungkook-ah, Yoongi delirir değil mi?'' dedi Jimin saçlarına dokunarak

''Bilmem ki, saçlarını seviyordu. Sinirlenir herhalde'' Jungkook'un Jimin'e hala kızgın olduğu ortadaydı

''Hala çok mu kızgınsın bana?''  Jungkook cevabını bakışlarıyla vermişti ancak bu bakış Jimin'i hiç etkilememiş gibiydi

''Yarın Seokjin hyung'u ziyarete gider gibi şirkete gideceğim'' aklı cidden zehir gibi çalışıyordu

''Direkt fotoğrafını atsan da düşer Yoongi hyung bence'' Jungkoo fikrini belirttiğinde Jimin gözlerini devirdi

''O zaman onu delirtmek için yaptığımı anlar, biraz aklını çalıştır'' hafifçe kıkırdadım

''Böyle şeylere kafasının bastığını düşünmüyorum'' Jimin de benimle birlikte gülerken Jungkook kaşlarını çatmıştı

''Ne yani? Seni kıskandırmak için planlar, kurgular yapmamı falan mı isterdin?'' sorduğu soruyla kafamı hızlıca iki yana salladım. Bu Jungkook'u seviyordum. Ayakta durduğumuz için bana biraz yaklaşmış ve arkadan sarılıp çenesini omzuma yaslamıştı

''İlişkinizin güzelliğinin farkına varamadığım için üzgünüm bunca zamandır'' samimi olduğunu düşündüğüm bir itirafta bulunan Jimin'e gülümsediğimde ellerimi Jungkook'un karnımın üstüne koyduğu elleriyle buluşturdum

''Benim kıyafetim de yok burada, hepsi bizim evde'' dedi dudağını büzerek

''İstersen, sana yakışacağına emin olduğum bir iki bir şeyim var. Onlardan verebilirim'' anında gözleri parladı

''Olur Taehyung, çok teşekkür ederim'' Jungkook Jimin'le konuşmamı kesmiş ve beni belimden çekip mutfağa götürmüştü. Ben ne olduğunu anlamadan beni kendine döndürmüş ve yüz yüze gelmemizi sağlamıştı

''Ona böyle iyi davranmak zorunda değilsin'' sinirli çıkan sesiyle konuştuğunda güldüm

''Biliyorum Jungkook ama ona yardımcı olmak istiyorum. Terk edilmenin ne kadar berbat bir şey olduğunun oldukça farkındayım'' kızgın bakışları anında hüzünlenmişti

''Üstelik yanında duracak bir Yugyeom'u da yok. İyilik yapmaktan zarar gelmez'' saçlarıma minik bir öpücük koydu

''Seni seviyorum Taehyung-ah''

after you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin