yirmi ikinci bölüm

12.3K 754 345
                                    


 Arabada çalan Jungkook'un sesinden nothing like us ve arabayı sürerken aynı anda beni de izlemeye çalışan Jungkook ile mükemmel bir yolculuk geçirmiş ve yaklaşık üç saatlik bir yolculuğun ardından büyükannemlerin evinin önünde durmuştuk

''Sana vermem gereken bir şey var, bekler misiniz?'' elim kapının kolundayken konuştum. İstemeden de olsa kafasını salladı. Buraya gelmeyi hiç istemiyordu. Eve dönmemi istiyordu. Hızlıca arabadan inip eve doğru çıkmaya başladım. 

Kapıyı açan büyükannem gülümsedi

''Jungkook ile barıştınız mı?'' dedi gözlerini üstümde dolaştırarak

''Sanırım'' dedim gülerek, cevabımı zaten biliyordu. Yoldayken ona mesaj atmış ve eşyalarımı toplayıp toplayamayacağını sormuştum. Ne Jungkook'a ne de kendime daha fazla acı çektirmenin bir amacı yoktu. Kapının girişinde duran büyük valizim ve kocaman çantaya baktım

''Nasıl taşıyacağım bunları'' dedim yakınarak. O ise halime güldü. Sağ ol büyükanne.

''Hadi hadi taşırsın'' dedi ve kısa bir vedalaşmanın ardından valizim ve çantamla evden çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Kafe'yi Yoona noona ve Joohyuk'a teslim etmiştim. Kendimi Jungkook'u kandırmış gibi hissetsem de, sorun değildi. Eve döndüğümü duyunca çok sevinecekti sonuçta.

Kafe'yi arada büyükannemler de kontrol edecekti ve gözüm arkada kalmayacaktı. 1 dakika inebildiğim merdivenleri ağır valiz ve çanta ile 10 dakikada inmiştim, Apartmandan çıktığımda siyah arabasına yaslanmış bağımlılığı olmasa da arada sigara içen Jungkook ile karşılaşmıştım. 

''O zehirli şeyi at da buraya gel'' sesimi duyduğu gibi bana döndü bakışları ardından valize ve çantaya baktı

''Bunlar ne?'' dedikten sonra, yarısına bile gelmediği sigarayı demir çöp kutusunun üstünde söndürdü ve çöpe attı

''Yardım et, yardım. Ağır çok'' dediğimde yanıma adımladı ve valizi aldı elimden

''Bunlar ne Taehyung?'' dedi sorusunu yineleyerek

''Valizlerim Jungkook, gözün mü görmüyor? Gözü bozuk olanın ben olduğumu düşünüyordum'' dedikten sonra arabasına ilerledim ve bagajı açıp büyük çantayı arkaya koydum. O da arkamdan geldi ve anlamasa da valizi yerleştirdikten sonra kapattı bagajın kapağını

''Ben kendi arabamla mı gelsem? Onu nasıl götüreceğiz'' dedim beyaz arabama bakarak, o ise kafası karışmış bir şekilde bana bakıyordu

''Eve mi dönüyorsun?'' şaşkın çıkan sesiyle gülümsedim

''Evet, seninle aynı evde yaşarken de küs kalabilirim''


Daegu'dan dönüşümüzün üstünden 2 saat geçmişti, saat gece yarısını geçmişti ve benim ısrarlarım üzerine televizyonun karşısına oturmuş film izliyorduk

''Taehyung, kesinlikle mızmızlık etmek için değil ama titaniği zaten onlarca kez izledik, neden yine aynı filmi izliyoruz'' omzunu başıma koymuştu ve birazdan uyuyacak gibiydi. Birbirimizden nasıl ayrı kalmıştık bilmiyordum.

''En sevdiğim film olduğunu biliyorsun, sen sevmiyor musun yoksa?'' dediğimde, başını omzumdan çekti ve yüz yüze geldik

''seviyorum tabii de, sıkıldım artık izlemekten, replikleri ezberledik ikimiz de'' gözlerimi devirdim, alışkanlıklarımdan ya da sevdiğim şeylerden vazgeçemiyordum. Yeni şeyler denemeyi de pek sevmezdim, saç boyamak hariç.

''İyi kapatalım o zaman'' dedikten sonra yanımda duran kumanda ile kapatmıştım filmi, onun da bu filmi sevdiğini düşündüğüm için açardım her seferinde, demek ki sevmiyordu ve benim için katlanıyordu

''Kapatmasana ya, sen seviyorsun işte. İzleyelim'' kafamı iki yana salladım

''Neden ikimizin de sevdiği bir şeyi izlemiyoruz? Jungkook birbirimizi daha iyi anlamaya çalışalım artık. İkimizin de sevdiği şeyleri yapalım. Her gece dışarı çıkmayalım ya da evde oturup film izlemeyelim. Ortak karar verelim. Birbirimizi sürüklemeyelim'' konuşmam üzerine beni göğsüne çekmişti ve ben de tabii ki hızlıca sokulmuştum kocama. Daha önce de söylediğim gibi Jungkook'un göğsü uyunabilecek en iyi yerdi ancak bunu benden başka kimse bilemezdi. 

''Çok iyi düşünmüşsün güzelim'' sinsice gülümsedim. Benimle ilgilenmesini çok seviyordum.

''Yarın akşam dışarıda yiyelim mi yemeği?'' benden beklemediği soru ile, boğazına bir şey takılmışcasına öksürdü, acaba gerçekten bir şey mi takılmıştı?

''İyi misin?'' dedim endişeyle, ardından kafamı göğsünden çektim ve sırtını pat patladım

''İyiyim iyiyim, sen pek sevmezsin de böyle yerleri şaşırdım sadece'' gülümsedim masummuş gibi

''Yugyeom da gelecek bu arada, ah bir de minho hyung. Sen de arkadaşlarını davet etsene'' son cümleyi istemesem de söylemiştim. Sonuçta Jungkook'la aramı düzeltmeye çalışıyordum

''Minho hyung'un niye geliyor Tae ya, Yugyeom salağı yeter de artar sinirlenmeme'' derin bir nefes alıp konuştum.

''Ben de senin arkadaşlarına bayılmıyorum farkındaysan ama onları da çağırmanı istiyorum'' bana kötü kötü baktıktan sonra telefonuyla bir şeyler yaptı

''yazdım bizimkilere, gelip gelmemek onlara kalmış''

--

merhabaa

yorumlarınız ve oylarınız benim için gerçekten çok motive edici oluyor

umarım daha çok oy ve yorum atarsınız

taekook ile kalın, seviliyorsunuz

after you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin