yirmi birinci bölüm

12.7K 745 141
                                    


Kollarımı sardığım kaslı yastığımdan ayrıldığımda açtım gözlerimi. Kaslı yastık Jungkook'tu ve yataktan kalkmış esniyordu. Bakışlarını yatağa çevirdiği an gözlerimi kapattım. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp saçlarıma dokundu

''Seni seviyorum'' sessizce fısıldadıktan sonra saçlarımdan öpmüştü. Daha ne kadar eriyebilirim bilmiyordum. Dün gece ona sarılmam üzerine, bana kendi pijamalarımdan birini vermişti ve birlikte uyumuştuk. Onunla uyumak cennet gibiydi. Kollarını bedenime sarmış ve yüzümün her yerine kondurduğu öpücüklerin her birinin ardından özür dilemişti. Birbirimizden çok ayrı kalmıştık.

Sebebinin kendi olduğunu da biliyordu.

Benden uzaklaştığından saniyeler sonra kapının kapanma sesini duymuştum. Yatakta doğrulup etrafa baktım. Pijama altını yere atmıştı ve dolabın kapağı açıktı. Bir şeyleri etrafa atmayı ve dağınıklığı severdi, bir de beni. Ben de her ne kadar dağınıklığını ve etrafa bir şey atmasını sevmesem de onu severdim. Her şeyden çok severdim. 

Telefonumun sesli melodisi beni düşüncelerimden hızlıca sıyırmıştı ve telefonumu açmıştım. Beni sabahın köründe arayan kişi tabii ki Yugyeom'du

''Dün gece niye açmadın telefonlarımı? Aramışsın bir de, duymamışım. Bir şey mi oldu? Ne yaptı Jungkook şerefsizi'' nefessiz konuştuğunda, onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için istemsizce gülümsedim

''Sakin ol, iyiyim ben. Seul'deyim'' kısa bir öksürük krizinin ardından konuştu

''Seul'de misin? Nerede kaldın? Otele falan gitmedin herhalde ben burada dururken'' yataktan kalkıp odanın içindeki lavaboya ilerleyip kapıyı kapadım ve klozetin kapağını kapattıktan sonra üstüne oturdum.

''Saçmalama, otele falan gitmedim. Jungkook'un yanındayım'' bir süre ses gelmedi

''Yok artık'' sesli bir şekilde güldüm ve kapı tıklatıldı ardından da Jungkook'un sesi duyuldu

''Tae, orada mısın?'' ya sen beni merak mı ettin bebek?

''Buradayım Jungkook, telefonla konuşuyorum'' hala kapının önünde olduğu nefes seslerinden belliydi

''Taehyung, zorla mı tutuyor seni o Jungkook denen'' Yugyeom sesli bir şekilde bağırınca Jungkook duymuş olacak ki

''Hayır, Tae kendi isteğiyle geldi evimize. Boşanmayacağız biz avukat bozuntusu'' ofladım Jungkook'un cevabı üzerine. Yapma Jungkook, yangına körükle gidiyorsun. Yapma. Oturduğum yerden kalkıp kapının kilidini açtım ve siyahlara bürünmüş Jungkook ile göz göze geldim. Yakından daha da yakışıklıydı

''Daha barışmadık Jungkook, ayrıca niye benim telefon konuşmamı dinliyorsun sen?'' dedikten sonra, telefonun diğer ucundaki Yugyeom'a açıklama yaptım

''Jungkook saçmalıyor Gyeom-ah, ben seni tekrar arayacağım gün içinde'' dedikten sonra cevabını beklemeden kapattım telefonu ve komodinin üstüne koydum

''Nefret ediyorum şu çocuktan'' güldüm çünkü Yugyeom'u ne kadar sevmese de hayatının sonuna kadar görmek zorundaydı aynı benim onun arkadaşlarını görmek zorunda olduğum gibi

''Hatırlatırım bizi Yugyeom tanıştırdı, o olmasaydı beni tanımayacaktın''  alayla baktı yüzüme

''Yugyeom sadece tanışmamız için vesileydi, biz birbirimizin kaderiyiz. O olmasa da seni bulurdum ve aşık olurdum''  iki gündür eriye eriye bir hal olmuştum. Jungkook normalde de romantikti ama son iki aydır o kadar gariptik ki romantikliği geç Jungkook'un bana seni seviyorum, deyişini bile duymamıştım.

''Bugün Daegu'ya dönmem gerek'' dedim, romantikliğini umursamıyor gibi yaparak

''Neden?'' dedi gayet sakin sesiyle, salak falan mıydı bu?

''Orada yaşıyorum ve başına dönmem gereken bir işim var Jungkook'' ofladı ve yatağa oturdu

''Barıştığımızda ne olacak? Kafeyi bırakıp buraya gelmen gerekmeyecek mi? Seul'den ayrılamam biliyorsun'' gözlerimi devirdim

''Barışacağımıza bu kadar eminsin yani'' dedim alayla, gözlerinden geçen anlık korkuyu gördüm ve bu korku beni bir anlığına da olsa mutlu etti

''Barışmayacak mıyız yani? Taehyung barışalım ya, ben seni çok özledim. Çok da pişmanım'' bu tatlı haline gülümsemeden edemedim.

''Barışırız belki, şimdi bana kıyafet ver ve beni Daegu'ya götür''


Aynadan son kez kendime baktıktan sonra, gözlerim sırtı dönük bir şekilde oturan Jungkook'a kaydı

''Böyle işe sokayım ama'' dedi ve telefonunu yatağa attı, bense kendime baktım. Tam olarak Jungkook gibi giyinmiştim. O ise bu işe benden çok sevinmişti, birbirimizin kıyafetlerini giymeyi severdik. Tabii ona bazen küçük olurdu.

''Ne oldu?'' dediğimde bana çevirdi bakışlarını

''Yenildim oyunda, önemli bir şey değil'' dedikten sonra az önce attığı telefonu cebine koydu ve yanıma geldi

''Gitmesene ya'' sabahtan beri tek konuştuğu konu, Daegu'ya gidişimdi. 

''Jungkook, tamamen barıştığımızda geri döneceğim'' gözlerini devirdi

''Beni evimizde birlikte yaşarken de affedebilirsin Tae, sensiz olmuyor. Sadece bir gündür buradasın ama evimiz tekrar can buldu'' elimi koluna koydum. Ona dokunmayı, onu öpmeyi, ona sarılmayı çok özledim

''Gidelim hadi, daha bu yolun dönüşü de var. Çok geçe kalma''

--

Jungkook'un kıyafetlerini giyen bir adet Tae

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jungkook'un kıyafetlerini giyen bir adet Tae

Jungkook'un kıyafetlerini giyen bir adet Tae

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu Tae'mizin kıyamadığı Jungkook

after you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin