on dokuzuncu bölüm

12.9K 885 611
                                    

 Oturduğum beyaz kanepede gerginlikten patlayacaktım. Karşıdaki kanepede yan yana oturan Namjoon, Jimin ve Yoongi tam gözlerimin içine bakıyordu. Hoseok yanıma oturmuş, Seokjin mutfaktaydı. Jungkook ise lavaboya girmişti. Kendimi savaş alanında silahsız kalmış gibi hissediyordum.

''Masaya geçelim hadi'' dedi Seokjin, salona gelerek. herkes kalkınca ben de kalktım yavaşça yerimden. Buraya gelmekle kötü mü yapmıştım?Büyük masaya ilerledik ve Jimin ile Yoongi yan yana oturdular. Jimin'in tam karşısına Namjoon, tam yanına da Hoseok oturmuştu. Ne yani, Jungkook ile yan yana oturmayacak mıydım? Tamam zaman geçtikçe daha da geriliyordum.

''Su içsem iyi olacak'' deyip masanın yanından ayrılıp mutfağa ilerledim. Asıl amacım Seokjin'in yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormaktı. Mutfağa girdiğimde genişliği beni hayran bıraktı. Çok güzel bir mutfaktı

''Yardıma ihtiyacın var mı?'' dedim tırnaklarımla oynayarak. Onlardan nefret de etsem, kendimi kanıtlama isteğimi bastıramıyordum. Beni başından beri berbat olarak tanımlayan bu 5 kişiye gerçek Taehyung'u tanıtmak istiyordum. Seokjin bakışlarını bana çevirdi

''Şu tabakları taşıyabilirsin'' kafamı sallayıp gösterdiği tabakları elime alıp salona girdim ve Jungkook'un masaya oturduğu gördüm. Tam Yoongi'nin yanına. Elimdeki tabakları masaya koyup Jungkook'a baktım kısa bir anlığına, o da bana bakıyordu. Hafif gülümser gibi olmuştu sanki.

Bu kadar mı mutlu oldun Jungkook? demek geçti içimden, arkadaşları ile yemek yediğim için bu kadar mı mutlu olmuştu? Neden beni de düşünmedin Jungkook? Ben de senin tek bir güzel sözünle mutlu oluyordum halbuki.

Mutfaktan bir iki tabak daha getirip Hoseok'un yanına oturdum. Şu ortamda diğerlerinden daha cana yakın olduğunu düşündüğüm biri varsa o da Hoseok'tu. Seokjin son tabakları da getirip masanın başındaki sandalyeye oturmuştu

''Afiyet olsun'' dedi Namjoon eline çatalını alıp yemeğe başlarken. Hiçbir şey yemek istemesem de, bunu da üstlerine alınacaklarını bildiğim için yemeğimi yemeye başladım. Hiçbirine bakmıyordum. Bakmak istemiyordum. Onlara birer yabancı gibi davranmak istiyordum.

''Yeniden tanışmaya ne dersiniz?'' yanımdan gelen sesle kafamı Hoseok'a çevirdim

''anlamadım?'' dedim şaşkınca, ne diyordu bu?

''Sen Jungkook'un sevgilisi olarak yanımıza gelmişsin gibi davranırız, seninle ilk tanışmamız gibi hm? Ne dersiniz?'' herkes onaylarken güldüm sessizce, alaylı bir gülüştü.

''Jungkook'un hiçbir şeyi değilim öncelikle, bundan sonra da olmayacağım. Bu konuda hemfikir olalım'' Jungkook gözlerini üzerime dikmiş bana bakıyordu

''Niye geldin o zaman?'' Jimin'in sesiyle derin bir nefes alıp ona döndüm

''Benden nefret ettiğinizi biliyorum, ben de sizden ediyorum ama en iyi arkadaşınızla ayrılmadan önce gerçek Taehyung'u tanıyın istedim. Ben de sizi tanımak istiyorum. Zaten bir daha birbirimizi görmeyeceğiz'' Jungkook çatalını sesli bir şekilde masaya bıraktı ve tüm ilgiyi üzerine topladı

''Saçmalamayı kes, boşanmayacağız'' elimi çenemin altına koydum

''Hayal dünyandan çık Jungkook. Orası iyi bir yer değil'' sözlerimle gözlerini devirdi.

''Tamam sakin olun'' dedi Seokjin bana bakarak. Sahte bir gülümseme sundum


Garip geçen bir yemeğin ardından Koltuklarda oturmuş birbirimize bakıyorduk

''Şirketten neden ayrıldın Taehyung?'' dedi yıllardır aynı şirkette çalışmamıza rağmen bir kere bile iletişim kurmadığım Yoongi

''Kendime yeni başlangıçlar yapmak istedim, oraya ait hissetmiyordum kendimi'' Jungkook ile kesişti gözlerim. Yemekten beri bana kızgındı belli ki. Kızgın olması için bir sebep yoktu. Onu affetmeyeceğimi söylemiştim ve o da bunu kabul etmişti.

''İşini sevdiğini sanıyordum'' dedi Jungkook lafa atlayarak

''Ben de beni sevdiğini sanıyordum'' cevabımla dudağını ısırdı. Ne sanıyordu ki? Artık onu alttan almak gibi bir hata yapmıyordum.

''Zaten seni seviyorum Taehyung'' derin bir nefes aldım

''Niye öyle davranmıyorsun o zaman?'' dedim sesimi yükselterek. Demek arkadaşlarının önünde her şeyi konuşuyoruz Jungkook, öyle mi?

''Sakin olur musunuz?'' dedi Namjoon daha çok Jungkook'a bakarak

''Lütfen berbat giden bir ilişkiniz yoksa yorum yapmayın'' dedim gözlerimi onlara değdirmeden. Jungkook'tan bir atak bekledim ama gelmedi. Arkadaşlarını savunmayacak mıydı?

''Neden arkadaşlarını korumuyorsun Jeon? Sen böyle yapınca yaptığın tüm şeyleri unuttuğumu mu sanıyorsun'' üstüne gitmemin sebebi, bu durumlarda taktığı maskeyi düşüreceğini düşünmemdi ama o iyi gidiyordu.

''Bunları yalnızken konuşalım'' dedi, eskiden de böyle yapardı. Bunu her söylediğinde evde kıyametler kopardı. İki gün, belki üç gün konuşmazdık.

''Artık kavga edecek bir evimiz de yok Jungkook, nerede parçalayacaksın kalbimi?'' tüm bakışları üzerimde hissediyordum. Umurumda olan ise bir çift gözdü. Kocaman güzel gözler. Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve kolumdan tutarak kaldırdı beni, ardından ise haftalardır hasret kaldığım dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.

--

Jungkook'um napıyosun annem 


after you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin