on birinci bölüm

14.7K 1K 1K
                                    


 Yüzlerimiz birbirinin dibindeyken afallamış ve elimi göğsüne koymuştum. O ise kolumu tutmuştu.

''İyi misin? Korkutmak istemedim'' deyip uzaklaştı, uzaklaşmasını istemedim ve kendimi daha da ezik hissettim.

''Hayır sorun değil'' deyip açık olan buzdolabının kapağını kapadım.

''Ne yemek istediğine karar verdin mi?'' dedim hiçbir şey olmamışcasına

''Çorba içmek ister misin? Hasta olduğunu söylemiştin?'' dedim ardından,kafasını salladı

''Teşekkür ederim Taehyung'' dedi mutfaktaki masanın sandalyelerinden birine oturarak. 

''Nasıl doktorsun sen? Kendini iyileştiremiyorsun daha'' dedim şakaya vurarak, ortamın gergin havası gitsin diye.

''Terzi olayı işte, kendi söküğümü dikemiyorum'' deyip o da güldü.

''Şey bu arada'' diye tekrar konuştu, Jungkook her konuştuğunda çok geriliyorum hızlı hızlı söyle

''İstifa etmek, ismini her yerde Kim Taehyung diye değiştirmek, fazla radikal kararlar değil mi?'' ona göz ucuyla baktıktan sonra yaptığım çorbaya geri döndüm

''Boşanmak kadar radikal olmadıkları kesin'' deyip ocağın altını yaktım. Böyle susarsın işte Jungkook, diye geçirdim içimden.

''Yemek yapmakta berbatsın Jungkook, ne yedin bunca zamandır?'' dedim ona hiç dönmeden, merak ettiğim şeyler vardı ve bu şeyler her seferinde pot kırmama sebep oluyordu.

''dışarıdan falan sipariş ettim'' dedi, sanırım az önce söylediğim şey moralini bozmuştu. Telefonumun melodisi kulaklarıma dolduğunda, tam da o an piştiğini anladığım çorbanın altını kapadım ve

''sen kendine bir tabak al ve yemeye başla'' kot ceketimin cebinden telefonumu çıkarıp dün sabah konuştuğum Minho hyung'un aradığını gördüm

''Selam hyung'' dedim mutfağa girerken, Jungkook masada çorbasını içiyordu ve gözlerini bana dikmişti.

 ''Taetae sana bir şey söyleyeceğim ama kızma'' dediğinde masada Jungkook'un karşısına oturdum

''söyle hyung, kızmam'' deyip elimde gezdirdim gözlerimi

''Seul'e gelsene bugün, Bogum yeni bir gece kulübü açtı ve bugün de parti var'' kaşlarımı çattım

''Hyung Tanrı aşkına, Bogum ile sadece bir iki kere konuştuk, onun için kalkıp Seul'e mi geleyim'' Jungkook sinirlenmiş gibiydi ancak sebebini hiç bilmiyordum.

''Ya,başka işin mi var oturup duruyorsun orada'' gözlerimi devirdim

''Hyung, seni arayacağım bir ara bir şey anlatmam gerek'' demiştim ve kısa bir elvedadan sonra kapamıştık telefonu.

''Bogum, şu bayıldığın gün sigara içen çocuk değil mi?'' şaşkınca baktım ona, nereden hatırlıyordu bu manyak bunu

''Niye sordun?'' dedim ve Yugyeom'a mesaj attım

''Seni onun için niye çağırıyorlar ki? Ayrıca arayan kim? Tek arkadaşının Yugyeom olduğunu sanıyordum. O da seninle aynı yaştaydı en son''  Jungkook beni resmen kıskanmıştı

''Görüşmeyeli bir arkadaş grubum oldu Jungkook, kusura bakmazsın artık'' dedim alayla, dilini yanağına götürdü. Her sinirli olduğunda yaptığı gibi.

''Arayan kimdi?'' dedi direterek

''Minho Hyung, üniversiteden. Hatırlıyorsun değil mi?'' yumruğunu sıktığını fark etmiştim ve bir de ortaya çıkan boyun damarlarını

''Hatırlamaz mıyım? En son onunla iletişimi kesmiştin diye hatırlıyorum'' küçük bir kahkaha attım

''Ayrılışımızın üzerinden, kısa süre geçmiş olsa da değiştim Jungkook'' Kaşlarını çattı ve elindeki kaşığı bıraktı

''Ayrıldık mı biz?'' Ayrılmamış mıydık? Ne diyordu bu şimdi?

''Ayrılmadık mı?'' dedim telefonumu masaya koyarak

''Ayrıldıysak burada ne işim var?'' dedi yaşadığım ev olan evde gezdirerek gözlerini

''Sadece bazı şeyleri netleştirmek-'' konuştuğum sırada kesti sözümü

''Az önce dudaklarımız birbirine değecekti Taehyung, ait oldukları yerlere yani'' masanın üzerinden elimi tuttu

''Seni çok üzdüm Taehyung ama hayatım sensiz gitmiyor, lütfen geri dön''


Jungkook'un yemek yerken söylediği şeylere cevap vermemiştim ve şuan bilgisayardan kafe ile ilgili ayrıntıları kontrol ediyordum. Neredeyse her şey sipariş edilmişti. 

''Seokjin hyung, bir iki gün daha buradayım. Döneceğim diyorum size ya. Tae ile aramı düzeltmek istediğimi biliyorsunuz'' salonda otururken bir anda mutfağa geçmişti ve sesini yükselttiği için şimdi onu duyuyordum.

''Namjoon hyung ve senin aranın bozuk olduğunu düşün'' dedi bıkkın sesiyle. nefes almadan dinliyordum arkadaşıyla olan konuşmasını.

''Taehyung saçma şeyler yaptı evet ama yine de onu seviyorum'' kaşlarımı çattım. Benim saçma şeyler yaptığımı düşünüyordu ve onları suçlu bulmadığı kesindi. Beni sevdiğini söylemişti ama arkadaşlarına toz konduramıyordu. Baştan beri sorun bu değil miydi zaten?

''Hyung, tabii ki siz her şeyden önemlisiniz'' Jeon Jungkook son noktayı koymuştu ve aramızdaki ilişkiyi bitirmişti. Hyungları her şeyden önemliydi, Taehyung da öylesine biriydi herhalde.

--

ulan jungkook üzüp durma şu çocuğu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ulan jungkook üzüp durma şu çocuğu

allahım oğluşlarımı hep beraber görmek istiyorum fic'te ama birleştiremiyorum da, istesem birleştiririm ama off karmaşalar içindeyim a dostlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

allahım oğluşlarımı hep beraber görmek istiyorum fic'te ama birleştiremiyorum da, istesem birleştiririm ama off karmaşalar içindeyim a dostlar

after you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin