Uzun süredir kullanılmayan dükkanın içinde neden orada olduğunu bilmediğim masalardan birinin üzerinde oturmuş etrafı inceliyordum. Küçük bir kasa koyabilirdim şuraya, belki bir iki masa. Tatlı bir tezgah. Paraya ihtiyacı olan öğrencilerin yarım gün çalıştığı . Jungkook'un çok sevdiği o pastalardan yapardım. Jungkook olsa o da kahve yapardı belki, kim bilir.
''Şey merhaba, buraya izinsiz giremezsiniz'' yirmili yaşlarının başında olduğu belli olan çocuğa baktım kafamı tam arkama çevirip
''Ah, izinsiz girmedim. Dükkanın yeni sahibiyim ve sen de?'' dedim masadan inerek, çocuk kibar tavrımı sevmiş olacak ki kocaman gülümsedi. Belki de beni beğenmişti. Bilmiyorum.
''Bay Kim ve Bayan Kim, kimseye kiralamayacaklarını söylemişti de o yüzden'' dedikten sonra sırt çantasının saplarını sıkı sıkı tuttu
''Ben torunlarıyım, yani kıracı değilim, Taehyung bu arada'' deyip elimi uzattım. O da hızlıca elini çantasının sapından çekti ve pantolonuna sildiği eliyle elimi sıktı. Heyecanlı gözüküyordum.
''Bir torunları olduğunu bilmiyordum. Ben de beşinci kattaki kiracıyım. Joohyuk'' dedi kendini tanıtarak. İyi bir çocuğa benziyordu.
''Sormak bana düşmez ama ne açacaksınız buraya'' dedi kendi etrafında bir tur atıp etrafa göz atarak. Ben de aynısını yaptım
''Henüz karar vermedim ama kafe gibi bir şey yapacağım sanırım'' dediğim şeyle gülümsedi
''Okul ile beraber nasıl idare edeceksin koca kafeyi'' ben de gülümsedim. Üniversite okuduğumu düşünmüştü. Genç gösterdiğimi biliyordum işte.
''Mezun olalı üç sene oldu'' dediğimde gözlerini kocaman açtı
''Cidden çok genç duruyorsun, sana hyung mu demeliyim?'' kafamı iki yana salladım.
''Taehyung desen yeter'' dedikten sonra telefonumun tanıdık melodisi kulağıma doldu.
''Kusura bakma'' diyerek çıkardım cebimden, o ise sessizce veda edip gitmişti. Telefonun ekranındaki isim ise, Tanrım Namjoon beni ne diye arıyordu ki? İstemeden de olsa açtım telefonu
''Merhaba Taehyung'' dedi sakin çıkan sesiyle, derin bir nefes alıp konuştum
''Merhaba Namjoon'' aramızda kısa süreli bir sessizlik olduktan sonra tekrardan konuştu
''Boşanma davasına gelmeyecekmişsin sanırım'' ah, Jungkook'un biricik avukatı Namjoon ah. Beni arama sebebin şimdi belli olmuştu.
''Evet gelmeyeceğim, gelme zorunluluğum yok diye biliyorum'' dedim alaylı sesimle, ofladı hattın diğer ucundan.
''Elbette yok ancak Jungkook ile birlikte aldığınız ev mahkemeye gelmezsen direkt olarak Jungkook'a kalacak umarım biliyorsundur'' büyük evimiz gözümün önünde canlandı.
''Jungkook mu aramanı söyledi Namjoon, ne evde ne de başka bir şeyde gözüm yok. Jungkook evde mutlu mesut yaşayabilir, umarım anılarımız onu rahat bırakır''
Sabah mükemmel olan moralim Namjoon ile olan konuşmamdan sonra sıfıra inmişti, Jungkook ve ben ne ara böyle olmuştuk? Hiç mi fark etmemiştim? Nasıl soğutmuştum onu kendimden?
Her seferinde kendimde arayıp durduğum hatalar, üstümde koca bir yük oluşturmuştu. Boşanmak isteyen taraf Jungkook iken sadece kendimi suçlayıp durmuştum. 3 gün sonra gerçekleşecek duruşma ile ikimizi sonsuza kadar kaybedecektim. Asla yüzsüz bir insan olmamıştım ve yüzsüzlük yapmak istemiyordum. Hem de hiç.
Ancak Jungkook'u tanıyordum. Eğer Hoseok doğru söylüyorsa pişman olmuş olabilirdi ve inadı yüzünden söylediklerinden dönemiyor da olabilirdi. Onun peşinden koşmak istiyordum ama yine aynı şeyleri yaşayacağımızı biliyordum. Klasik Jungkook Jeon ve herkesi benden önde tutması.
Uzandığım geniş yataktan kalkıp kalan eşyalarımın da birazını yerleştirdim. Kafam ancak böyle dağılıyordu. Annem ve babam beni aramamış ve mesaj atmamışlardı. Beni bu kadar umursamaları(!) gözlerimi yaşartıyordu doğrusu.
''İyi misin kuzucum'' odama giren büyükannemle yatağımda doğrulup nemlenmiş gözlerimi sildim. Kimseyi üzmeye gerek yoktu
''İyiyim'' dedim gülümsemeye çalışarak. Ancak o yılların tecrübesine dayanarak bir şeyler olduğunu anlamış gibi gülümsedi. Hoş boşanıyordum daha ne olabilirdi? Yatağımın ucuna oturdu usulca ve elini omzuma koydu
''Ne yaşadınız bilmiyorum Taehyung ama Jungkook iyi bir çocuk seni isteyerek kırmamıştır'' isteyerek kırdı diyememiştim.
''Neden bir şeyleri çözmek için uğraşmıyorsunuz? Belki buraya gelirse herkesten daha detaylı düşünürsünüz bu işi hm?'' ellerimi önümde birleştirdim. Suç işlemiş küçük bir çocuk gibi hissediyordum.
''3 gün sonra boşanıyorum büyükanne, Jungkook ve benim için çok geç'' dediğimde güldü
''Taehyung, canım. Daha 25 yaşındasın ve altı yıldır evlisin. Jungkook için nelere göğüs germedin ki sen? Hatırlıyorsun değil mi babanla ettiğin kavgaları'' dedi gülümseyerek, aklıma gelen anılarla güldüm ben de. Jungkook ile evlenmek için tüm ailemi karşıma almıştım. Babamla geceler boyu tartışmıştık.
''Hatırlıyorum'' dedim ve telefonumu elime aldım
''Davayı erteleyin Taehyung, Jungkook buraya gelsin. Birbirinize bir şans verin'' Büyükannemi dinlemek ve dinlememek arasında gidip gelmiştim çünkü kararım belki de hayatımızı mahvedecekti.