18 Eylül 2019
———Sorduğu soruyla beraber yüzümdeki gülümseme kaybolurken gözlerimi ondan alıp sıraya çevirdim.
Ne cevap vermem gerektiğini düşünürken Nisan ve Alper sınıfa gelince Efkan koluma dokundu.
"Neyse, sonra görüşürüz." deyip gülümsediğinde ben de gülümsedim.
"Görüşürüz."
Yanımdan kalkıp kendi sırasına geçtiğinde arkadaşları da sınıfa girmişti.
"Ben şok." dedi Nisan yanıma oturunca.
"Ben az önce yanlış mı gördüm?" dedi sırasına yeni oturan Ekin. "Efkan senin yanında oturuyordu."
"Evet, ben de gördüm aynısını." dedi Nisan bana bakarak. "Ne oldu sana? Şu an havalara uçuyor olman lazımdı."
Önüme dönüp Nisan'a yaklaştım.
"Bana 'daha önce ilişkim olup olmadığını' sordu." dedim gözlerim dolarken.
"Hayda. Sen ne dedin?" Omuz silktim.
"Hiçbir şey. Ne diyecektim ki?" dedim gözlerim daha da dolarken. "Ben bir yüzümü yıkayayım." dedim ayağa kalkıp. Nisan bana yol verince geçip sınıftan çıktım.
Tuvalete girip yüzüme su çarptıktan sonra derin bir nefes aldım. Yaşananları tekrar tekrar hatırlamak fazla ağır gelmişti.
Aynaya baktığımda gözlerimin hemen kıpkırmızı olduğunu gördüm.
Geçmesini beklersem derse geç kalacağım için tuvaletten çıktım ve sınıfa döndüm.
Yerime oturduğumda Nisan bana baktı.
"İyi misin?" Kafamı salladım.
"İyiyim." dediğimde Alper arkasını döndü.
"Bana bak, bir daha o şerefsiz yüzünden ağlarsan bütün çizimlerini yırtarım."
"Ben onun yüzünden ağlamadım." dedim. "Kendi halime ağladım. Verecek bir cevabım bile yok, baksana." dediğimde dişlerini sıkıp önüne döndü. Ben de derin bir nefes alıp çizimime döndüm. Ders dinleyebileceğimi düşünmüyordum.
Tenimde bir ürperti hissedince çizmeyi bırakıp gözlerimi yumdum. Büyük ihtimalle Efkan beni izliyordu.
Ona üstünkörü, boş bir cevap vermek istemiyordum. Yalan söylemek ya da onu geçiştirmek düşüncesi beni rahatsız ediyordu ama açık açık anlatmaya da hazır değildim.
Zil çalınca kalemi sıraya bıraktığımda Alper ayağa kalkıp bize baktı.
"Ders beden." dediğinde Nisan da ayağa kalktı.
"Gel, aşağı inelim."
"Ben gelmesem olmaz mı?" dediğimde Alper elimden tutup beni kaldırdı.
"Olmaz tabii ki." deyip kolunu omzuma attı. "Bayağıdır maç yapmıyorduk."
"Alper, hiç havamda değilim." dedim kapıya ilerlerken.
"Yağmur, kendine gelmezsen seni döveceğim bak. Maç yapıyoruz, o kadar!" dediğinde bir şey demedim.
Spor salonuna girdiğimizde Efkan'ı görmek için etrafa baktım. Sahanın ucunda, sırtını duvara yaslamış bir şekilde oturuyordu. Bana döndüğünde bakışlarımı kaçırıp futbol sahasına ilerledim.
Alper yerden top alıp Nisan'a attığında Nisan ayağıyla bana attı, ben de topu iki kere sektirip kaleye attım.
Alper sağ olsun, küçüklüğümüzden beri evlerimizin bahçelerinde çokça futbol oynamıştık. Nisan da ben de az biraz biliyorduk oynamayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT
Teen FictionGirift: İç içe geçmiş, birbirine dolanmış. ~~~~~ Ben Yağmur, Yağmur Avaz. Bu okulda okuyan çoğu öğrencinin de olduğu gibi; yüksek gelirli bir ailenin, tek, çocuğuyum. Babam Türkiye'de ve hatta yurt dışındaki birkaç ülkede oldukça tanınan bir cerrah...