12

21.6K 1.1K 100
                                    

4 Ekim 2019
———

Giray masaya döndüğünde elimi çekip gözlerimi kaçırdım.

Efkan gülerek buzu yüzünden çekip masaya koyduğunda ona döndüm.

"Şişmiş mi?" dedim ve yüzünü kendime çevirdim. Dikkatlice yüzünü inceleyip sadece kızardığını görünce rahatladım. "Kızarmış sadece."

O sırada Nisan yanımıza gelip Giray'ın yanına oturdu.

"Selam." dedi gülümseyerek.

"Selam."

Zil çaldığını duyunca ne yapacağımı bilemeyerek oturmaya devam ettim.

"Gidelim mi?" Nisan, Giray'ın sorusuna kafa salladığında beraber ayağa kalktılar. Giray bize baktı. "Siz de gelsenize." dediğinde şaşkınlıkla Nisan'a baktım. Yavaşça kafasını salladı.

"Aslında..." deyip Efkan'a baktım. Ben ne dersem onu yapacak gibi görünüyordu. "Siz tek gitseniz daha iyi olur." dedim Giray'a bakarak.

Efkan'a bakıp omuz silkti.

"Siz bilirsiniz."

Nisan bana el salladığında birlikte yanımızdan ayrıldılar. Ben de Efkan'a döndüm.

"Bir işin mi var?"

"Hayır." dedim. "Yalnız kalmaları daha iyi olur diye düşündüm."

Kafasını salladı.

"Giray da formaliteden sormuştu zaten." dediğinde güldüm. "İstersen bir şeyler yapabiliriz."

"Olur." dediğimde ayağa kalktı.

"Hadi o zaman."

"Nereye gideceğiz?" dedim ayağa kalkıp.

"Sana göstermek istediğim bir yer var." dedi merdivenlerden inerken. "Sen eşyalarını al, benim bir aşağı inmem lazım.

Atölyeden eşyalarımı alıp spor salonuna indiğimde Alper'in yanına gittim

"Nisan Giray'la gitti. Benim de bir işim var. Sen bugün tek git."

"Ne işin var?" dediğinde güldüm.

"İş işte Alper." dediğimde imayla güldü.

"Anladım ben seni." deyip arkama doğru baktı. "Hatta o iş şu an buraya geliyor." dediğinde arkama baktım. Efkan yanımıza geliyordu.

"Neyse, sen de git Fidan'la falan takıl." dedim gülerek. "Bu arada, Fidan'la biraz seni çekiştirdik."

"Ne konuştunuz?" dedi merakla. O sırada Efkan yanımda durdu.

"Artık icraat istiyormuş." dediğimde anlamadı. "Ona açılmanı bekliyormuş Alper." dedim bıkkın bir şekilde. "Neyse, hadi bay." dedim ve Efkan'a baktım.

Eliyle bana yol verdiğinde önünden geçtim.

Okuldan çıkıp arabasının yanına geldiğimizde kapımı açınca gülümseyerek arabaya bindim.

Yola çıktığımızda telefonuma mesaj gelince ekrana baktım. Mesaj Nisan'dandı.

Anneme seninle olduğumu söyledim.

Ona cevap yazdıktan sonra annemi aradım.

"Efendim tatlım."

"Anne, ne yapıyorsun?"

"Evdeyim canım. Sen çıktın mı?"

"Çıktım ama Nisan'la bir işimiz var." dedim ve sessizce güldüm. Efkan da boğazını temizleyip yola bakmaya devam etti.

"Ne kadar sürer işiniz? Yemeği ona göre hazırlatayım."

"Ne kadar sürer?" Kendi kendime soruyormuş gibi konuşup Efkan'a baktım.

"1-2 saat falan." diye fısıldadığında ben de aynısını anneme söyledim ve vedalaşıp telefonu kapattık. Derin bir nefes alıp telefonu çantama koydum. "Nisan ha?" dedi gülerek. Ben de gülerek camdan dışarı baktım.

Ormanlık bir yoldaydık.

"Uzak mı?" dediğimde sağa döndük.

"Geldik sayılır."

Birkaç dakika sonra bir kulübenin önünde durduğumuzda arabadan inip etrafa bakındım.

Etrafını ağaçların sardığı dümdüz, yeşil bir alanın ortasında ahşaptan bir kulübe vardı. Kulübenin ön verandasında dizilmiş kesili odunlar farklı bir hava katıyordu.

"Burası çok güzel." dedim ve Efkan'a baktım.

"Aslında burası amcamın ama o pek İstanbul'a uğramadığı için çocuklarla beraber biz kullanıyoruz."

Evin kapısını açtı ve bana yol verdi.

İçeriye girip gözlerimi etrafta gezdirdim. Sol tarafta iki tane büyük, beyaz koltuk karşılıklı konulmuştu ve ortalarında, duvarda bir şömine vardı. Sağ tarafta ise küçük, koyu kahverengi bir mutfak vardı. Mutfak ve salonun ortasından bir koridor uzanıyordu ve koridorun iki tarafında ikişer tane kapı vardı.

"Nasıl?"

"Harika." dediğimde mutfağa girdi ve dolapları karıştırdı.

"Kahve içer misin?"

"Olur."

Yanına gidip tezgaha yaslandım ve onu izlemeye başladım. Suyu ısıtıcıya koyduktan sonra ona baktığımı görünce güldü.

Kahveleri yaptıktan sonra salona geçtiğimizde koltuklardan birine oturduk.

"Sesinin güzel olduğunu bilmiyordum." dediğinde güldüm.

"Ben de o gün bizi dinlediğini bilmiyordum."

"Tamamen tesadüf."

Bir süre sessizce oturduktan sonra ona baktım.

"Çok sık geliyor musunuz buraya?"

"Bazen." dediğinde kafamı salladım ve önüme döndüm. "Ailen..." dediğinde ona döndüm. "Nasıllar? Yani, huy olarak."

"Annemle tıpkı arkadaş gibiyiz, cana yakın biridir. Babam da sakin biri, bu zamana kadar sinirli olduğu bir anını görmedim." Yüzüne rahatlamış bir ifade yerleşti. "Seninkiler?"

"Benimkiler... Annem bana küçük çocuk muamelesi yapmayı çok sever." dedi memnuniyetsiz bir şekilde. Güldüm. "Babam da esprili biridir." dediğinde gülümsedim. Güzel bir ailesi varmış gibi görünüyordu.

Birden içime bir huzur çöktüğünde başımı omzuna yasladım. O da kolunu bana sarıp biraz daha yaklaşınca gülümseyerek gözlerimi kapattım.

"Seninleyken kendimi çok huzurlu hissediyorum." diye mırıldandım.

"İyi ki varsın Yağmur."

Bir süre boyunca öyle otururken telefonu çalınca omzundan kalktım.

"Efendim." dediğinde başımı koltuğa yaslayıp tavana baktım.

Hem çok heyecanlıydım hem de çok sakindim. İkisinin bir arada bulunmasının sebebi de yanımda oturuyordu.

"Siz yiyin, benim bir işim var... Soner boş yapma, kapat şu telefonu."

Güldüm.

Telefonu kapattığında ona döndüm. O da bana baktığında gülümsedim.

Elini yanağıma koyup okşarken gözlerime baktı.

"Çok güzelsin." dediğinde utanarak gözlerimi kaçırdım. "Utanırken de öyle." dedi gülerek.

"Seni özledim." dedim tekrar gözlerine bakarak. "Spor salonuna birçok kez girdim ama sen beni hiç görmedin."

"Maç dönemleri biraz yorucu geçiyor." dediğinde geri çekildim.

"Maçların daha bugün bitti. Yorgunsundur sen, bence gidelim. Sen de eve gidip dinlenirsin." dediğimde elimden tutup beni durdurdu.

"Yorgunluğum en iyi burada geçer, merak etme."

~

GİRİFTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin