GİRİFT

34

(1)-2-3 Kasım 2019
———

"Böyle olunca hem Atalay Hoca'nın istediği oluyor hem de biz görüşmüş oluyoruz."

Ekin'in cümlesiyle birlikte basketbol sahasından gözlerimi alıp ona döndüm.

"Çok mantıklı ama Atalay Hoca'nın bununla kanacağını düşünmüyorum." dedim huzursuz bir şekilde.

"Of ona ne ya bizim ilişkilerimizden?" dedi Hayal çirkef bir şekilde.

"Şimdilik sadece bizim ilişkimizden." diye düzelttim. "Dikkat edin size de sıçramasın."

"Ay Allah korusun." dedi Nisan telaşla. "Zar zor buldum zaten, gül gibi sevgilimi bırakmam o adam istedi diye."

"Ayrılmasanız ne olur ki?" dedi Günay. "Zorla ayıracak değil ya."

"Allah'tan Alper'in koçu böyle değil." Fidan yerinde silkelenip sahaya doğru baktı. "Sanırım maç bitti."

Sahaya doğru baktığımda Efkan'ın yere oturup saçlarını kuruladığını gördüm.

Bugün cumartesiydi, biz de güzel havayı değerledirmek için Efkan'la sevgili olduğumuzun hafta sonu geldiğimiz parka yeniden gelmiştik.

Çok geçmeden sahadan çıkıp yanımıza geldiklerinde herkes kendine bir yer bulup oturdu.

"Iıı..." Soner'in çekingen sesiyle birlikte hepimiz ona döndük. "Ben Damla'yı çağırdım."

Baha birden kahkaha attığında ben de ona katılmamak için dudağımı ısırdım.

"Vay, kardeşim." dedi Enes, Soner'in omzuna vurup. "Yapıyorsun bu işi."

"Hah, Damla geldi." dedi Akın karşısına bakıp.

Soner hızla ayağa kalkınca hepsi birden kahkaha attılar.

"Merhaba herkese." dedi Damla yanımızda durup.

Soner'in Damla'ya olan bakışlarını görünce kahkahamı tutamadığım için başımı Efkan'ın omzuna sakladım.

"Canım sıkıldı." dedi Efkan kulağıma doğru.

"Ne güzel eğleniyoruz burada." dedim başımı kaldırıp.

"Ben akşam Soner'i anneme ispiyonlarken daha çok eğleneceğim." Hayretle baktım ona.

"Efkan." dedim uyarır bir şekilde. "Ne gerek var?"

"İntikam." deyip ayağa kalktı. "Hadi gel, biraz dolaşalım." Elini bana uzattı.

"Biz buralardayız." Nisan'ı bilgilendirip Efkan'ın elini tuttum ve ondan destek alarak ayağa kalktım.

El ele tutuşup deniz kenarına doğru yürürken temiz havayı içime çektim.

"Atalay Hoca başka bir şey dedi mi?"

"Hayır." dediği sırada yanımızdan, koşarak spor yapan iki kişi geçti.

Çok hızlı koşuyorlardı. Tempolu değildi.