Medyada Olcay ve Batu var 🦋
Ay'ın yansıması eşliğinde onun buz gibi bakan gözlerinden gözlerimi zorla çektim . Yutkundum içimden bir daha böyle aptalca karşısında donmayacağıma ant içtim . "Yeter artık " diye fısıldadım, bulutlanan gözümden yaş gelmemesi için kendimi zor tuttum elimi yumruk yapıp onun göğsüne zorla bastırdım son bir kez güçlükle gözlerinin içine ok gibi bakmak için kendimi zorladım sonunda başardım çatık kaşlarım onun kusursuz tenine ve gözlerine meydan okuyordu . Kendimi toparlayıp bu sessizliği bozdum .
" Ben kimseye ait değilim! "
" Öylesin , benimsin bundan sonrada öyle kalacak ne dersem onu yapmak da zorundasım dişi geyik "
" Böyle bir mecburiyette falan değilim sen kim..."
" Öylesin! Çünkü ben... seninle ilgili her şey biliyorum kim olduğunu, aileni, geçmişini her şeyini... Ve tabi en önemli şeyide unutmayalım bu dişi geyik yerinde durmayıp yanlış ormana kaçtı ve hiç görmemesi gereken şeyler gördü "
" Kaç defa söyleyeceğim seni ifşa etmeyeceğim ben senin için babama bile yalvardım ..."
" Sana güvenmiyorum.... Yanlış anlama ben kimseye güvenmem! "
Son sözünü de söyleyip bana izin vermeden sıkıca tuttuğu ellerimi bırakıp gitti . Ay ışığının esiri olmuştum, Başımı yine bilmediğim belalara sokmuştum ve bu sefer nasıl kurtulacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu . Yüreğimdeki kuşlar sanki onları azat etmemi istercesine deli gibi çarpıyordu elimi göğsüme bastırıp nefes alışverişlerimi düzene bindirmeye çalıştım ama işe yaramıyordu daha çok kaygılanıyor daha çok huzursuz oluyordum . Tüm gecem bu şekilde geçmişti sonunda sabah olmuştu balkona çıkıp temiz havayı güçlükle içime çekmeye çalıştım yarınımın ne olacağını bilmeden savrulup gittiğim bu cehennemde nefes almaya çalışıyordum ve yanımda kimse yoktu umutsuzca gökyüzüne bakmaktan başka çarem yoktu aklıma küçükken dadımın bana hep söylediği bir şey gelmişti "Her sabah sana boş bir tuval verilir. Bugün tuvale ne çizeceksin ?"
Bunu düşünerek kalkıp hazırlandım hızlıca üzerimi değiştirip kahvaltı bile yapmadan okula gittim . Okul bahçesine girdiğimde kutayı görmemek için adımları adeta koşarcasına atıyordum dünden sonra yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum hem baksam bile ne diyecektim ki ona söz verdiğim gibi anlatacağımı düşündükçe daha çok kaygılanıyordum kafamda deliricesine sadece bunu düşünüyordum .... önüme çıkan ve yürümeme engel olan o şey karşıma çıkana kadar .
Batuhan : " Çok acıdı mı? "
Maral : " A-anlamadım ? "
Batuhan : " Kalbin diyorum hala acıyor mu ? Kalp acısı çeken birini 30 km öteden tanırım "
Dediği bu şeyden sonra yutkundum yüzünde huzursuz bir gülümsemeyle bana imalı bakışlar atan bu çocuğun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum . Fakat anlamam imkansızdı çünkü bu okuldaki herkes anlaşılamayan birer muammaydı .
Yüzümde bıkkın bir ifadeyle ona cevap vermeden yolun diğer tarafına geçmeye çalıştım tabi ki bu atağımda yine elimde patlamıştı. Ayağıma takılan çelme ile neye uğradığımı şaşırdım ve dengemi kaybettim saniyeler içinde yerle buluşacağımı düşünürken beni hızlı bir hareketle tutması sayesinde bundan kurtulmuştum .
Maral :" Sen ne yapmaya ...."
Batuhan : " Sadece arkadaş olmaya çalışıyorum "
Yüzünde kızgınlıkla karışık insanı rahatsız edici bir gülümseme vardı ve bu beni gerçekten artık deli etmeye başlamıştı . Son anda bu çocuğu gördüğüm en son yerin revir olduğu aklıma gelmişti. İstifimi bozmadan kolumu bırakması için hızlıca çektim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 KADEH
Teen FictionTek bir kalp iki farklı dünya eder. Bir dünyaya hakim olma hakkın vardır.... Hangisini seçerdin? Karanlık sandığın Güneşi mi yoksa Güneş sandığın Karanlığı mı?