Medyada Olcay var 🦋
Bilinenler değil zira asıl bilmediklerimiz korkutur bizi ... Gözyaşlarım son kez akarken düşündüm bunu, kalp acısı denen şeyin nasıl zehirli bir şey olduğunu bilerek , hissederek . Ve ben ilk defa bugün anlamıştım kalbimi kimin ele geçirdiğini ona umarsızca kimin sahip olduğunu . Bundan sonra çekeceğim sancı benim eserimdi artık, hep düşünürdüm acı dolu bir kalbe aşk sığar mı diye ? Sığıyormuş hatta
diğerlerini yerinden edip tahtın sahibi o oluyor ve sonsuz bir ızdırabın pençesine düşürüyomuş insanı. Yüreğim bu yeni acıya dayanabilecek miydi hiçbir fikrim yoktu ama daha ilk sarsıntıda yüreğim paramparça olmuştu . Daha fazla acıtmayacaktım canımı buna izin veremezdim . Vücudumu saplamış olduğum yerden uzaklaştırıp kalkmak için kendimi zorladım fakat buna engel olan bir el beni olduğum yerde durdurdu. Bedenime ağır gelmeye başlayan kafamı hafifçe kaldırıp elin sahibine baktım. Karşımda az önce kalbimi kendi isteğimle çıkarıp eline verdiğim kişi duruyordu , gözlerimdeki öfke bulutları hiç korkmadan gözlerinin içine bakıyordu , Bütün dünya sanki bulanık o ise capcanlıydı gözlerimde aldığım nefes ciğerimi yakıyordu . Sonunda konuşmak için dudaklarını araladı" Ne işin var burada ?"
" Asıl senin burada ne işin var ? Şu anda benim yanımda değil onun ...."
"Gördüğün şey gerçek değildi !"
"Aptal değilim! Gerçekle hayali ayırt edebiliyorum merak etme "
Yüzündeki bıkkın ifadeyle gözlerini etrafta gezdirdi, suskunluğunu bir kaç saniye içinde bozup konusmak için ağzını araladı
" Bunu neden tartıştığımızı anlamıyorum "
Kelimeleri eze eze öldürüyordu sanki karşımda. Bana bakan iki çift göz duygusuz ve umursuzdu adeta, neden burada olduğumuzu üzüntümü hiç umursamadan alaycı bir ses tonuyla konuşuyordu içimdeki umut tohumlarını birer birer ezmeye devam ediyordu. Bense karşımda gönlümü ferahlatacağını düşündüğüm birinden olumlu cümleler bekliyordum.
" Haklısın ! Neyden bahsediyoruz ki biz boşver .... "
Öfkeli gözlerimle ona son bir bakış atıp gitmek istedim fakat kolumdan tutup beni savurdu bedenini bedenime yaklaştırıp göz yaşlarıyla ıslanmış tenime parmakları değdirdi parmakları değdiği anda gözlerim istemsizce kapanmış ve irkilmiştim , birinin bana dokunması en nefret ettiğim şeydi fakat o bana dokunduğunda içim titriyor içimi huzur kaplıyordu . Yaptığım delilikti farkındaydım teslimiyetimi bu kadar erken bırakmamam gerektiğini yaşadığım şeyler öğretmişti bana fakat şuan buna karşı koyabilecek ne gücüm vardı ne de gururum boşluktaydım sanki... Güçlükle aldığım nefes alışverişlerim boğazıma ok misali saplanıyordu. Dudaklarını boynuma doğru yavaşça yaklaştırdı, nefesini boynumda hissettiğimde kulağıma eğilip fısıltıyla;
"Gözlerinde yaşamadığım mevsimler var kapatma onları "
Açılmamaya yemin etmişcesine kapalı tuttuğum gözlerim duyduğum bu sözden sonra yavaşca aralanmıştı . Gözlerimi kısıp bağırıp ağlamamak için sıktığım dişlerimi daha güçlü sıkıp göğsünde yumruk yaptığım elimi hızlıca vurup onu kendimden ayırdım. İsyankar bir tavırla ona bağırmaya başladım
" Eminim bunu Umaya da söyledin ! Seni anlamıştım, sana yardım edicektim peşinden geldim ve aptal gibi sana..."
" Sana ..."
Gözlerindeki anlamsız bakış gittikçe derinleşiyordu cümlemi tamamlamamı istercesine adımlarını bana doğru yavaşca attı , yaklaştıkça ondan uzaklaşıyordum bunu farketmişt beni bir hamleyle elimden yakalayıp kendine doğru çekti . Gücünü üzerimde bir kız olarak kullanmasından nefret ediyordum, karşı koymak istediğimde ise canım daha çok yanıyordu.
" SANA!"
" İstediğin kadar zorla beni ağzımı açmayacağım !"
" Ne yapsam bile mi? "
" Ne yapsan bile !"
" Sana bir şans veriyorum cümlenin devamını getirirsen eğer sana az önceki gördüklerini açıklayacağım"
" Az önce yaşanılanları söyleyeceğin hiçbir şey açıklayamaz !"
Az önceki duygusuz bakışları şimdi tam tersi olmuş bir şekilde çatılmış kaşlarıyla beraber, öfkeden deliye dönmüş gözlerini üzerime salıyordu. Aynı şekilde ona öfkeyle baktım yakamdan tutup beni daha çok kendine yaklaştırıyordu ona istediğini vermeye niyetim yoktu zaafıma yenik düşüp gözlerine aynı şekilde bakmayacağımı düşünüyordu fakat yanılıyordu, gözlerimi daha çok öfkeyle donatıp gözlerinin içine bakmaktan vazgeçmedim. Dudakları dudaklarıma milimler kala kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı sonunda gözlerini gözlerimden çekip dudaklarıma baktı saniyeler içinde dudaklarını dudaklarımda hissetmemle gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Bedenim olduğu yerde dona kalmıştı hareket ettiremiyordum yaşadığım afallamadan kurtulup kendime geldim , Çırpınıp elinden kurtulmak istedikçe elini belime daha çok sabitliyor ve beni kendine doğru çekiyordu öyle sımsıkı tutuyordu ki çırpınışlarım hiçbir işe yaramıyordu. Diğer eliyle kolumu tutup daha çok sıkmaya başladı öyle sıkıyordu ki canım acımaya başlamıştı. Dudaklarım dudaklarında açılmamak için direniyordu fakat dişleriyle dudağımı ısırıp canımı yakmasıyla bu son buldu canımın acımasına daha fazla dayanamayarak ona karşı koymayı bırakmıştım.
Saniyeler süren öpüşmemizden kurtulmak için belimi sıkı tutmadığını anladığım bir anda ondan ayrıldım , dağılmış saçımı düzelttim gözlerine az öncekinden daha nefretle bakmaya başladım bu ikinci kez bedenime ve bana izin almadan hükmetmeye çalışmıştı. Öfkeden deliye dönmüş gözlerimle onu orada bırakıp gitmek için arkamı döndüm, karşıdan koşar adımlarla gelen Kutay'ı görmemle gitmek için attığım adımlarım yerimde sabitlendi gözlerimse bu defa saşkınlıkla aralanmıştı.
Kutay : " Maral! "
Koray : " Eğer..."
Adımlarımı Kutay'a attığımda Korayın bağırmasıyla olduğum yerde durdum .
Koray : " Eğer bu çocukla gidersen sonu kötü olur Maral "
Daha ne kadar kötü olabilirdi ki bana daha ne kadar kötülük edebilirdi . Arkamı dönmeye bile tenezzül etmeden Kutay ve Korayı baş başa bırakıp oradan ayrıldım nefes nefese kamp ' a döndüm. Döndüğümde bana fırça çekmeye hazır Olcay ' ı gördüm karşımda.
Olcay : " Nerdesin sen püsküllü! Bütün çadırı ben kurdum ...."
Maral : " Olcay lütfen şuan hiç iyi değilim .... Bak geride ne kaldıysa hepsini bana bırak ben yapıcam ama şuan beni rahat bırak! "
Yalvarırcasına konuşmuştum öfkeyle parlayan gözleri bi anda sönmüştü . Bana acır gibi bakıyordu. Haksızda sayılmazdı ben bile kendime acıyordum . Elindeki çantayı bir kenara fırlatıp yanım yaklaştı.
Olcay : " Sen... İyimisin ? "
Maral : " Değilim "
Fısıltıyla çıkardığım sesle beraber artık dayanacak gücüm kalmamıştı kalbim ağzımda atıyordu adeta sıktığım bedenimi serbest bıraktım göz yaşlarımla beraber özgürlüğüne kavuştular, saşkınlıkla beni izleyen Olcay ne olduğunu anlamak istercesine adımlarıyla bana daha çok yaklaştı elleriyle göz yaşlarımı silip koluma girdi. Güçlükle ayakta duran bedenimi taşımak için yardım etti . Bizi kimsenin göremeyeceği bir yere götürdü. Kimsenin olmadığını farketmemle olduğum yere çöktüm oda benimle beraber olduğum yere oturdu . Asla bir başkasının yanında ağlayamazken bedenimi serbest bırakıp kafamı istemsizce Olcayın omzuna koydum ve ağlamaya başladım. Bu yaptığıma şaşırmış olmalıki gözleri fal taşı gibi açılmıştı, onu umursamayarak ağlamama devam ettim, en sonunda elini başıma koyup okşadı bende kendimi onun kollarına bıraktım.
Hayat ne garipti . Nefret ettiğim bir insanın günün sonunda bana yardım edecek tek kişi olabileceğini asla düşünemezdim ama hayat hep şaşırtır kimin dost kiminse düşman olacağını bilemezsin ya da kalbini verdiğin kişinin seni paramparça edeceği aklının ucundan bile geçiremezsin...
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM OKURBÖCEKLERİM🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 KADEH
Teen FictionTek bir kalp iki farklı dünya eder. Bir dünyaya hakim olma hakkın vardır.... Hangisini seçerdin? Karanlık sandığın Güneşi mi yoksa Güneş sandığın Karanlığı mı?