Horozlu saatin azizliğine uğrayarak kulaklarımın iflas etmesine izin vermiştim . Sabahları beni bu saatten başkası uyandıramazdı telefona kurduğum çalar saatler bana sadece ninni gibi geliyordu .
Beynimin açılması için hızlıca banyoya girdim ve başımdan aşağı sıcak suyun boşalmasına izin verdim beynim pişmişti ama umrumda değildi çocukluğumdan beri sıcak suyu daha doğrusu kaynar suyu çok severdim beni hiç etkilemezdi ısısı tabi bu ısıdan nasibini alan yanık saçlarım hariç , fazla ısıya maruz kaldığı için cansız ve yaptık yapıl olurduçoğu sabah. Püskül gibi olurdu adeta, Olcayın bana püsküllü demesinin sebebi buydu belkide . Olcayın bana püsküllü deyişini hatırlamamla yüzüme yayılan gülümseme bi anda kayboldu okulda yaşananların aklıma gelmesiyle suyun verdiği sıcklıktan daha fena bir sıcaklık hissetmiştim boğazımda hafif bir yanma ile elimi boğazıma götürüp ovdum dünkü kavgayı ayırmak için o kadar bağırmıştım ki sesim kısılmış boğazım acımıştı tabi ağrıyan bileğimse cabasıydı .
Ortalığın çarşamba pazarına dönmesiyle yükselen sesler ve havada sallanan yumruklar ona eşlik etmişti kısa süre içinde öğretmenler ve müdür yanımıza gelmişti, kavga onların gelmesiyle son bulmuştu. Kamera kayıtlarından her şey belli olmuştu Koray ve Kutay ceza almışlardı Arzu , Umay ve Batu ceza almamışlar elbette . Kavgayı ayırmaya çalışıp aynı zamanda kavgaya dahil olmaları bence ceza almalarını gerektirirdi fakat aileleri sayesinde bu işten yırtmışlardı . En çok şaşırdığım ise Olcayın hiç ceza almadan yırtmasıydı buna ise Batu vesile olmuştu . Onun gibi bir çocuk bu fırsatı değerlendirmeyecek biri değildi fakat Olcaya hakaret ettiğini olcayın o yüzden ona saldırdığını söyleyip onu kurtarmıştı neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ama bu ikisi arasındaki şey cözümlenemeyen bir bulmaca gibiydi . Bana gelecek olursak müdürün iki erkeği birbirine düşürmüşüm imaları biraz nasihat ve azarlamalarının dışında iyiydim aslında pek haksızda sayılmazlardı sanırım her şey benim suçumdu olayların bu noktaya gelebileceğini hiç düşünmemiştim gerçekten. Ben sadece kendi bocalamalarımla bir savaş veriyordum etrafımda olan bitene pek ehemmiyet verdiğim söylenemezdi fakat her şeye rağmen velimi bu işe karıştırmamaları beni baya memnun etmişti bu yüzden sesimi hiç çıkarmadım .
Duş'u alıp hızlıca kurulandım üzerimi giyip her zaman gittiğim sahil kenarına gitmek için acele etmeye başladım beyaz çorabımı nereye koyduğumu düşünürken yatağın altını aramaya başladım başımı kaldırıp çıkmak isterken kafamı çarpmamla olduğum yerde acıyan başımı ovmaya başladım acısı hafifleyince kafamı kaldırıp doğrulmaya çalıştım. Tam bu sırada camdan içeri giren Olcayı görmem kafamı vurmanın verdiği halisülasyon zannetmemi sağlamıştı fakat gözlerimi kırpıştırıp gerçek mi değil mi diye kontrol ederken olcayın " Naber püsküllü " demesiyle halisülasyon değilde gerçek oldugunu anlamam uzun sürmedi. Ağzımı bir hipopotam edasıyla açmama engel olamadım .
" Senin ne işin var burada "
" Evini bulmak zor olmadı, köşeyi döndüğümde bu afilli evi görünce senin gibi bir püsküllünün burada yaşabileceğini düşündüm yanılmamışım ."
Üzerini silkeleyip saçlarını düzeltirken söylüyordu bunu o kadar rahat ve bir o kadarda cüretkarca konuşmasının altındaki şeyi gerçekten merak ediyordum ayrıca kapıdaki korumaları geçip nasıl buraya çıkabilmişti anlamış değilim . Gerçi neden şaşırıyordum ki hayatımı kurtarmış ve bir erkekle hiç çekinmeden ölesiye dövüşebilecek bir kız duruyordu karşımda.
" Ben onu mu sordum ? "
" Gereksiz sorularla vakit kaybetmeyi uzun zaman önce bıraktım sende bıraksan iyi olur . Hem zaten senin yüzünden Koray'ın başı derde girdi. Sayende şimdi Kutayla beraber okulda sayfalarca "Okul kurallarını ihlal ettiğim için özürdilerim" yazıyorlar dedi puf koltuğuma oturarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 KADEH
Teen FictionTek bir kalp iki farklı dünya eder. Bir dünyaya hakim olma hakkın vardır.... Hangisini seçerdin? Karanlık sandığın Güneşi mi yoksa Güneş sandığın Karanlığı mı?