7K 21 " Kaza"

456 303 37
                                    

Medyada Arzu ve Maral var 🦋

19 Mayısa özel bu yeni bölüm sizlerle iyi okumalar🦋 okurken oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin 💙


Telefonumdan gelen bildirim sesiyle boş boş duvara bakan gözlerim masanın üzerinde titreşen telefonuma kaydı . Masa ile aramdan bir kaç adım olmasına rağmen tüm bedenimi bunun için seferber edip yatakta boylu boyunca uzandım tek bir hamleyle ele geçirdiğim telefonun bildirim ekranında olcayı görmemle tüm bedenim canlanmışcasına yerinden kalktı ve kalbim kuş misali çırpınmaya başladı mesajı sanki Olcay atmamışta Koray atmışcasına deli olmuştum. Ekranı kaydırıp mesajı okuduğumda elim ayağım titremeye gözlerim alık alık bakmaya başlamıştı .

"Konuşmamız lazım " - Olcay ( 14.42)

Bir an içine Korayın kaçtığını düşünmeme engel olamadım genelde böyle emrivaki cümleleri Koraydan alırdım . Olcaydan böyle bir mesaj almak beni baya endişelendirmişti. Mesajın sonuna her zamanki samimiyet göstergesi olan " Püsküllü " ibaresini de koymamıştı bu beni daha çok endişelendirmişti. Aradan 2 hafta geçmesine rağmen hala olayı sindiremediği açıktı . Olayın suçlusu ben olmamama rağmen Koray da Olcay da benden çok uzaklardı . Bu durum canımı yaksada sadece bunun için kızgın olmadıklarınında farkındaydım . Her şey üst üste gelmişti ki ne Koraya Kutay olayını açıklayabilmiştim ne de babamla konuşamamamın sebebini anlatabilmiştim. Okulda kimse yüzüme dahi bakmıyordu başlarda umursamasamda son zamanlarda canımı yakan okul koridorlarındaki fısıldaşmaları daha nekadar dayanabileceğimi düşünmeden edemiyordum. En sonunda pes etmiştim günün sonunda suçlanmaya her daim hazır ve alışık bu bünye bunu da kaldırabilirdi ne de olsa .

Pes ettiğim şu sıralar gelen bu mesaj içimde istemsizce endişe veren kıpırtılar yaratmıştı . kafamdaki bu karamsar düşünceyi bir kenara atıp bunun kendimi açıklamam için bir fırsat olabileceğini düşünmemle içimdeki sıkıntı yerini aklanma heyecanına bıraktı.

Mesajına cevap vermek için gözlerimi telefon ekranına kaydırdığım sırada telefonun yeniden titreşip bildirim ekranına düşen yeni mesajı okumamla gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Üniversite caddesine gel konuşmalıyız " -Arzu ( 14.44)

Ne oluyordu ? Bir anda herkesin benimle konuşma isteğimi çoğalmıştı ? Sıkıntıyla ofladım Arzunun şımarık kaprisleri ve emirleri canımı sıkıyordu. Benden Kutay yüzünden nefret ettiğinin farkındaydım fakat o gün olanlardan sonra hala nasıl utanmadan mesaj atabiliyordu anlamıyordum.

"Derdin ne ? " - Maral ( 14.48)

"Seninle hiçbir derdim yok sen dert edinebileceğim biri değilsin fakat duyacakların konusunda dert sahibi olabilirsin"

- Arzu (14.50)

"Açık konuş Arzu ?" -Maral (14.50)

"Üniversite caddesine gel ! Mini kafede seni bekliyor olacağım "

-Arzu ( 14.51 )

Her ne kadar ondan nefret etsem de emrivakilerini boş yere üzerimde hezeyan edecek biri olmadığın pekala farkındaydım. Umrumda değilmiş gibi davransam da ne söyleyeceğini merak ediyordum. Merakıma yenik düşüp hazırlanmak için ayağa kalktığımda içimden kendime ufak çaplı bir bela okudum Sinirle saçlarımı karıştırdım . Benimle ne konuşacağını düşünmeye başladım İçimi yiyip bitirmesindense ondan kurtulmanın hep en mantıklısı olduğunu düşünmemden dolayı başıma gelmeyen kalmamıştı fakat yinede vazgeçmiyordum bu huyumdan . Sıkıntıyla elimi telefona götürüp cevaplamam gereken en önemli kişiyi yanıtlamaya karar verdim yani Olcayı.

7 KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin